Sefa Karahasan

Sefa Karahasan

sefakarahasan@gmail.com

Tüm Yazıları

Ankara, Gezi olayları ile mücadele ederken Kuzey Kıbrıs'ta seçim hazırlıkları tam gaz devam ediyor. Tek başına iktidar Ulusal Birlik Partisi (UBP) şimdi "tek başına muhalefet..." Bu sürecin başlamasının ardından kurulan geçiş hükümetinin ilk Bakanlar Kurulu'nda aldığı kararlar da "çok önemli..." Biraz açarsak! UBP iktidarının son bulmasından sonra 3 muhalefet partisi koalisyona gitti ve yeni bir hükümet kuruldu. Başbakanlık görevine ise Sibel Siber getirildi. Sibel Siber, ülkenin ilk "kadın Başbakanı" olma özelliği ile bütün dikkatleri üzerine çekti. Başbakan olmadan önce de yakından tanıdığım Siber'i kutlamak için aradıktan sonra bir araya geldik. Başbakanlık görevini devraldıktan sonraki heyecanı okunuyordu gözlerinde. "Kararlı bir duruş" gördüm. "Halkım için 1 gün bile hizmet etmek onur" diyor.

Haberin Devamı

Bravo Sibel Siber
Milliyet'e yayınlanan röportajında, "(...) Elimde sihirli bir değnek olsa; tertemiz sokaklar, sokaklarda gülen insanların yaşayacağı bir ortam yaratmak isterdim (...)" sözlerini kullanmıştı. Bu çok önemli. 45 günlük Başbakanlık görevine gelen bir "kadın" Başbakan, "40 yıldır iktidar olanların" bile söyleyemediği "cümleleri" kurmuştu. Sonrasında ise ülkede "tepkilere neden olan" Necati Şaşmaz'ın "Kültür Ataşeliği" görevine son verdi. Ardından UBP iktidarının almak için çalışma başlattığı TOMA'nın ihalesinin iptal edilmesi sürecini başlattı. Bu kararlar Kuzey Kıbrıs medyasında, "Bravo Siber" manşeti ile yer aldı. Bazı kesimin tepkisine neden olsa bile, Başbakan Siber'in kararları "uygulamaya" koyması "takdir edilecek" bir durum. Ki; Kuzey Kıbrıs'ı bugüne kadar yönetenlerin; birinci önceliğinin ülke halkının çıkarlarını değil, "parti içi yandaş yaratma, yandaşlara makam veya mevki verme" projesi olduğunu söylersek; Siber Hanım'a övgülerimiz "az kalır..."


Gül'ün değişim sözü
Bu nedenle; Kuzey Kıbrıs, 28 Temmuz'da Meclis'ini tamamen olmasa bile, "yarıdan fazlasını" yenilemek zorunda
Yıllardır, Meclis'i "işgal" eden yüzlerin, artık halka verecekleri bir şey kalmadı. Kıbrıs Türk halkı, "yeni, genç yüzlerin" Meclis'e girmesini istiyor. Milletvekilliğinin "devlet memurluğu" olmaması gerektiğini ifade ediyor. Düşünün AK Parti, 3 yılda bir seçilme sürecini uygularken, Kuzey Kıbrıs'ta 1970'lerden bugüne Meclis'te vekillik yapanlar var. 20 yıllık 30 yıllık vekiller var. Ve hala "farklı şeyleri" söylüyorlar! İktidara geldiklerinde "farklı..." İktidardan gittiklerinde "farklı..." Değişmeyen sadece "koltuk" oluyor! Bir değişmeyen söz, "gençlerin önünü açmak zorundayız, bizler gençlerin önünü açmak için çalışıyoruz..." Kıbrıs Türk halkı artık karar vermek zorunda. Ya yeni yüzlerin; yolunu açacak ya da "ağlamaya" devam edecek. Halk o zaman; "meydanlara çıkarak" slogan atmaya kalkmasın. Değişimi yapmak ellerinde! Sandık 28 Temmuz'da önlerine gelecek. Son sözü kendileri söyleyecek! Bakın UBP'den aday çıkacak olan Özdemir Gül ne diyor, "Halk değişimin yolunu açmalı..." Özdemir Gül gibi isimlerin Meclis'te bulunması ülkenin "aydınlık yüzüne" çok şeyler katacaktır. Ki bu değişimin "sözünü verenlere" "bir seçim" fırsatı daha verildi. Seçim döneminde yapılmaya çalışılacak "oyunların" not edileceğini de belirtelim. Bu fırsatı nasıl kullanacaklarını "yakından izleyip" göreceğiz.