Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Seçim takviminin öne çekilmiş olması ve bu durumun Merkez Bankası’nın elini rahatlatması dünkü faiz artırımının önünü açtı.

Merkez Bankası kararlarının piyasalarca doğru tahmin edilebilmesi net ve sade bir iletişimle olur. İyi iletişim para politikasının daha hızlı ve etkin bir şekilde işlemesini sağlar. Burada yapılması gereken, Merkez Bankası’nın karar alırken hangi verilere baktığının, hangi değişkenleri hangi hedef değerlere taşımak istediğinin piyasalara net bir şekilde açıklanması ve ondan sonra da bu çizilen yol haritasıyla tutarlı hareket edilmesidir.

Haberin Devamı

Merkez fırsatı değerlendirdi

Fed ve ECB’nin oldukça başarılı uygulamalarına karşılık bizde iletişim konusunda maalesef ciddi sorunlar var. Her şeyin başında daha politika faizinin neden Geç Likidite Penceresi’ne çıpalandığının ve geleneksel faiz koridorunun kullanılmadığının bile tatmin edici bir açıklaması bulunmuyor.

Merkez tarafından sene boyunca yukarı revize edilen enflasyon tahminleri konulan hedeflere ulaşma konusunda samimiyeti sorgulatıyor. Böyle olunca, Merkez hangi veriye bakar ve ne zaman ne tepki verir gibi sorulara cevap bulabilmek neredeyse imkânsız hale geliyor.

Merkez’in dünkü toplantısı da kafa karışıklığının zirve yaptığı ve her kafadan bir sesin çıktığı toplantılardan biriydi. Kararı anlayabilmek için yukarıdaki tabloda yer alan 2017 yılındaki PPK tarihlerindeki veri akışını inceleyelim.

Geçen sene faiz artırımı yapılan tarihleri, gerek kur oynaklığı gerekse enflasyon beklentilerindeki bozulma açısından değerlendirdiğimizde, 25 Nisan toplantısında faiz artırımı için gerekli zeminin oluştuğu rahatça gözlenebiliyor.

Neden bekledi?

Ancak burada zor olan, Merkez’in neden dün faiz artırdığını anlamak değil, neden daha önce faiz artırmadığını anlayabilmek. Genel olarak, faiz artırımlarının önündeki temel engelin büyüme odaklı ekonomi politikası olduğunu düşünüyorum.

Fakat dünkü toplantıyı daha öncekilerden farklı kılan, seçim takviminin öne çekilmiş olması ve bu durumun Merkez’in elini rahatlatıp faiz artırımının önünü açması olabilir.

Haberin Devamı

Faiz artırımının kısa vadeli etkisi TL’yi değerlendirmek, uzun yani 6-12 aylık vadede etkisi ise talebi yavaşlatmaktır. Mevcut konjonktürde kısa vadeli bakış açısının baskın olduğunu ve bu nedenle faiz artırımının daha rahat gerçekleştiğini düşünüyorum.

Seçim sonrası dönemde enflasyon

2017 yılında gözlemlenen enflasyonist baskı önemli ölçüde talep kaynaklıydı. Seçim sonrası dönemde potansiyel büyüme oranına dönüşün hızlanması enflasyonist baskıların da azalacağı anlamına gelir. Merkez’in bu fırsatı iyi değerlendirmesi ve enflasyon beklentilerini tekrar tek hanelere çıpalaması için net, sade ve sıkı para politikasını elden bırakmaması gerekir.