Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

21 Kasım 2017 tarihinde 12.8 seviyesine erişen 10 yıllık tahvil faizi geçtiğimiz hafta itibarıyla tekrar yükselişe geçti. Kasım 2017’de yükselen tahvil faizlerine gerekçe olarak Merkez’den gelen yetersiz adımlar, Zarrab davası, NATO ve AB ile yaşanan gerginlikler ve Suriye kaynaklı jeopolitik riskler gösteriliyordu.

Geçtiğimiz hafta başlayan hareketin tetikleyicisi olarak kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in notumuzu indirmesini gösterebiliriz. Moody’s, kararına gerekçe olarak kısa vadeli politikalara odaklanmanın kurumsallaşmayı olumsuz etkilemesini belirtilmiş ve buna örnek olarak Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede ne kadar yetersiz kaldığını ve yapısal reformlardaki gecikmeleri vurgulamış. İkinci gerekçe olarak artan dış borç, jeopolitik ve siyasi risklerin oluşturduğu dış şok tehlikesi gösterilmiş. Dolayısıyla, Kasım 2017 ve mevcut dönem arasındaki gerekçeler birbirinden çok da farklı değil.

Haberin Devamı

Artık ne yapılmalı?

Uzun vadeli tahvil faizlerinin son dönemdeki yükselişinde bir diğer etmen dış finansman şartlarının sıkılaşması. Şekilde mavi çizgi ABD 10 yıllık tahvil faizini gösterirken (sol eksen), kırmızı çizgi 10 Yıllık Türk tahvil faizini gösteriyor (sağ eksen). 2017 son çeyreğine kadar iki seri arasında izlenen yüksek korelasyon ABD 10 yıllık tahvil faizinin dış borçlanmamızda bir referans değeri görmesinden kaynaklanıyor. 2017 son çeyreğinde Türk tahvil faizinde gözlemlenen yukarı yönlü ayrışma dış finansman şartlarından bağımsız olarak kendi ülkemize has risklerin artışını gösteriyor. Bununla beraber 2018 yılı başından itibaren ABD’de artan enflasyon endişesinin 10 yıllık ABD tahvil faizlerini yükselttiğini ve bunun da içeride piyasa faizleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğuna şahidiz.

Her ne kadar Moody’s tarafından ileri sürülen gerekçeler yeni bir durumu yansıtmasa da ileriye dönük olumsuz algının artmasına katkıda bulunduğu kaçınılmaz. Kararın siyasi boyutu elbette vardır ancak ileri sürdükleri gerekçeler yanlış diyebilmemiz de mümkün değil.

Moody’s sonrası 10 yıllık tahvil faizi yükselişte

Moody’s tarafından altı çizilen kurumsal yapıdaki bozulma tehlikesini hafife almamak lazım. Moody’s yaptığı açıklamada kısa vadeye odaklanan düşünce yapısının uzun vadede yaratacağı tehlikeye işaret etmiş. Büyümenin her türlüsünün makbul olmadığına, enflasyon pahasına gelen büyümenin sürdürülebilir olmayacağına vurgu yapmış. Ayrıca gerek OVP gerekse 5 yıllık kalkınma planında yer alan enflasyon tahminlerinin yüzde 5’lik hedefin üzerinde yer almasını ileriye yönelik bir endişe olarak dile getirmiş.

Haberin Devamı

Bütün bunlar bizlerin de içeride sık sık dile getirdiği endişeler. Dışarıdan gelen eleştiriler, içeriden gelen eleştirilere kıyasla daha çok can yakıyor. O nedenle daha çok ciddiye alınıyor. Bu açıdan baktığımızda, eğer Moody’s gibi kurumlardan gelen değerlendirmeler bizim bu kırılganlıkları giderme çabalarımızı hızlandırırsa, bunu işin olumlu boyutu olarak değerlendirmek lazım.