Nedir Bu Geçiş Oyunu?

30 Kasım 2017

2006-2007 sezonunu ikinci tamamlayarak Süper Lig’e yükselen Başakşehir, bu süre içerisinde Abdullah Avcı önderliğinde müthiş bir istikrar yakaladı. Bu süre zarfında, Abdullah Avcı’nın Türk Futboluna kazandırdığı; izlettirme fırsatını verdiği oyuncular ise cabası…

Biraz hatırlamakta da fayda var. Mahmut Tekdemir, Enver Cenk Şahin, Doka, Visca, Webo, Volkan Babacan, Epureanu, Mossoro, Cikalleshi, Napoleoni, Çaiçara, Elia…
Bu başarı hikayesinin altında çok ciddi bir ekip var, yapılanma var. On seneyi aşmış bu hikayede gelişime açık bir teknik direktör var. Abdullah Avcı’nın bugün geldiği nokta, tüm bu unsurların istikrarla yakalandığının bir başka göstergesi…
Bu sezonu da dahil edersek, son 4 sezondur sürekli ilk dörtte yer alan bir Başakşehir izliyoruz. Geçtiğimiz sezon ikinci olan takım yine zirveyi bırakmıyor. Galatasaray’ ın ardından yine ikinci sırada.
Abdullah Hoca; sistem adamı diyerek geçiştirebileceğimiz bir futbol adamı değil. Evet oynattığı bir şablon var ancak bu şablon, zeka gerektiren bir çalışmanın ürünüdür. Gelin şimdi madde madde Abdullah Avcı’nın oyun anlayışlarını sıralayalım.

- Her ne şartta olursa olsun takım boyu mesafesini çok önemsiyor. Bu mesafe

Yazının Devamı

Igor Tudor Şubat ayını görecek mi?

1 Kasım 2017

Temmuz ayında, tarihinin en kötü başlangıçlarından birine imza atan Galatasaray, pazar gecesi ise Trabzon’da sezonun en etkisiz oyunlarından birini oynadı. Bir önceki hafta Fenerbahçe karşısında kaybedilen puan ve o karşılaşmada oynanan etkisiz oyuna rağmen Galatasaray teknik heyeti hak ettikleri eleştirileri almadı. Oysa ki Fenerbahçe maçından önce oynanan 8 maçta, sahayı rakiplerine dar eden; hücumsa hücum, savunmaysa savunma yapan bir takım nasıl olur da 2 hafta içerisinde bu değişime uğradı?

Gelin filmi başa saralım. Galatasaray, Temmuz ayında Östersunds maçıyla Avrupa Kupalarına veda etmişti. İsveç’te oynanan maçta, Östersunds 68. Dakikada golü buluyor. Igor Tudor ise hamle yapmakta geç kalmıyor ve hemen akabinde Gomis’i oyundan alıp yerine Eren Derdiyok’u sahaya sürüyordu. O gün Galatasaray sahadan 2-0 mağlup ayrılıyordu. Bir hafta sonra oynanan maçta ise Galatasaray kendi evinde İsveç temsilcisiyle 1-1 berabere kalıyordu. Sezon başı formsuzluk, rakibin erken form tutması ve daha birçok sebebi bu mağlubiyet için sıralayabiliriz. Telafisi olmayan bir maç olsa da bu kötü başlangıcın tam tersine müthiş bir seriye imza atarak lig tarihinin en iyi başlangıçlarından birine imza

Yazının Devamı

Derbi

21 Ekim 2017

Yine nefesler tutuldu ve tüm spor kamuoyu Pazar akşamına kilitlendi.
Bizlere bu heyecanı yaşatan, bugünün bir futbol bayramı olmasını sağlayan şey nedir?
Derbi diye tabir ettiğimiz maçlar heyecan ülkelerinde yaşanır.
İtalya, İspanya, Arjantin, İskoçya… Bu ülkelerde yaşanan siyasi gerginlikler, fikir uyuşmazlıkları, hatta hatta dini çıkar çatışmaları futbola kadar yansımıştır.
Bundan 7-8 yıl önce İngiltere'de, Glaskow Rangers ve Celtic takımlarının Premier Lig'e dahil edilmesi bile konuşulmaktaydı.
Bizim ülkemizde ise KARŞIYAKA - GÖZTEPE maçında seyirci rekoru kırılmıştır. Üstelik 2.ligde; 80.000 kişiyle ve yıllar öncesinde…
Yıllar öncesine ve bugünümüze baktığımızda, ülkemizdeki derbilerde, değişen tek unsurun saygı olduğunu görmekteyiz. Seneler önce yine bir derbi öncesinde iki takım futbolcuları aynı otelde kamp yapmaktadır. Galatasaraylı oyuncular odalarına çekilmişlerdir. Galatasaray'ın o zamanki teknik direktörü Gündüz Kılıç, lobiye iner. İki Fenerbahçeli futbolcunun gece geç saatlerde halen uyumadığını görür ve yanlarına gider ''sizin bu saatte burada ne işiniz var? Yarın maça nasıl çıkacaksınız?'' diyerek iki futbolcuya da azarlayarak apar topar odalarına

Yazının Devamı

Türk futbolunun özneleri

3 Ekim 2017

İlk yedi haftasını geride bıraktığımız ligimizde; oyun anlayışları, taktik ve oyuncu kalitelerini konuşmak yerine hakemleri konuşmaya devam ediyoruz. Oysa ki, kalite olarak çok üst düzey maçlara tanık oluyoruz. Geçtiğimiz senelerde, yana oynayan futbolcuları izlemekten bıkıp, maç esnalarında telefonlarımıza göz atarken, bu yıl bir an bile gözümüzü ekrandan alamıyoruz. Buna rağmen yine futbol konuşmamaya devam ediyoruz.

Her hafta, bir takımımız üstüne senaryolar yazmaya devam ediyoruz. Bir hafta bakıyorsunuz bu takımın adı Beşiktaş bir diğer hafta, Fenerbahçe ya da Galatasaray… Öyle ya, bu lig 3 takımdan ibaret…

61 yıldır bu lig oynanmakta. Bu 61 yılda başrol ve figüranlar hiç değişmemiş. Diğer takımları hep yok saymışız. Hakemleri zaten adamdan saymamışız. Sonra o saygı duymadığımız adamlardan 3 büyük takımımızın kendi evlerinde oynadığı maçları adil bir şekilde yönetmesini beklemişiz. Bizler deriz ki ‘’hakem gördüğünü çalsın’’ , işte bu son cümle tam bir samimiyetsizlik cümlesidir. Rakip takım maçında gördüğünü çalan hakem bizim için cesur ve adil hakemdir. Buraya kadar bir sorun yoktur. Eğer ki o cesur hakem sizin tuttuğunuz takımın maçında adil ve cesur kararlar veriyorsa sorun

Yazının Devamı