Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, gazete ve televizyonların temsilcilerine, Hollanda ile yaşanan kriz ve AB’nin tutumu konusunda çok kritik açıklamalar yaptı. Çelik’in açıklamalarını şöyle özetleyebilirim:

- AİHS’NİN İHLALİ: Yaptığımız girişimler Avrupa’da sistematik engelleme ile karşı karşıya. En son Hollanda’daki olaylar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) bir AB ülkesince ihlalidir. Biz Türkiye olarak OHAL ilan ederken bile AİHS’yi askıya almadık. Ama AB’nin bir kurucu ülkesi, şiddet kullanmak yoluyla hakları ihlal etmiştir. Bu bir siyaset krizi, hukuk krizi olduğu kadar, AB ve Hollanda açısından aynı zamanda bir değerler krizidir. Avrupa’da izin verilenlere bakıldığında, bizim yaptığımız mitingler en barışçıl, en demokratik olanlar.

Haberin Devamı

- NEO FAŞİST UYGULAMALAR: Çok rahatsız olduğum bir açıklama türü var. Tarafları itidale davet etmek... Demokratik hak kullanmak isteyenle, neo-faşist uygulamaları benimseyen taraf var. Bu açık uygulama tüm değerleri ihlal etmiştir. AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten, Avrupa Konseyi üyesi, NATO üyesi ve OECD üyesi olarak açık bir şekilde bütün ülkeleri, AİHS’yi tehdit eden bu uygulamalara karşı, bu söylemlere karşı göreve davet ediyoruz. “Tansiyonu düşürün demek” yetmez, bunun nereden kaynaklandığını bulup AB yetkilileri gereğini yapmalılar. Böyle bir konuda tarafsız kalınamaz, “itidale davet ediyoruz” diye bir yaklaşımla yetinilemez. Aşırı sağla mücadele için aşırı sağ söylemi kullanırsanız, sonuç olarak aşırı sağ yükselir. Hollanda’da aşırı sağı engellemek için kullanılan bu yöntemler onu güçlendiriyor. Seçim sonucunu görmeye gerek yok, aşırı sağ Hollanda’da siyasal olarak iktidara gelmiştir.

‘Karadan  geçiş’ yeniden  değerlendirilmeli

- YENİ BERLİN DUVARLARI: Avrupa içinde yeni Berlin duvarları oluşmaktadır. Maslahatgüzarımızın gözaltına alınması, bakanımızın Türkiye toprağı olan yere sokulmaması açık bir biçimde suçtur. Bu AB ile paylaştığımız değerlerin de ihlalidir. Buna göz yumulursa, AB açısından siyasi birlik olmaktan bahsedilemez. Karşımızda insanlığın en ilkel çağlarını hatırlatan bir yaklaşım var. Camilerin kapatılması, kendilerinden olmayanları sürmekten bahsediyor Wilders. Faşizm deyince Avrupalılar ürperiyor ama bilsinler ki en çok biz ürperiyoruz. Biz herkesi değerlere riayet etmeye çağırıyoruz. Hollanda hükümetini de bu değerlere uymaya çağırıyoruz. Türkiye gereğini yapacaktır, AB, Avrupa Konseyi ilkeler çerçevesinde bu olayları kınamalı, bu olaylara karşı dışlayıcı yaklaşım sergilemeli.

Haberin Devamı

- DEĞERLER YOK EDİLİYOR: (Aşırı sağa teslim olan bir AB siyaseti mi var şu anda? Bakanlığınızın misyonu bu durumda geri mi kalıyor?) Tam tersine, esasında yaşanan tartışmalar bizim bir siyasi değerler AB’sine vurgu yapmamızın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Değerler Avrupa’sını korumanın önemi ortaya çıkmıştır. Değerler Avrupa’sı olmazsa Hollanda’daki gibi hükümetler Avrupa’da sahne alır ki, bu dünya için kötüdür, Türkiye’nin milli çıkarları için kötüdür, Balkanlar’daki barışın korunması için son derece olumsuz sonuçları olacaktır, Müslümanlar için de kötü sonuçları olacaktır. Avrupa’daki duyarlı kesimleri harekete geçirip, bunun için mücadele etmemiz lazım. Şu anda birlik politikasını tehdit eden şey ırkçılar, faşistler. Aslında Erdoğan karşıtlığı altında Avrupa değerlerini yok etmek var. Benim Avrupa’da konuştuğum pek çok muhatabım, “Biz Gümrük Birliği’nden sonra Türkiye’yi alsak bu sorunların hiçbiri yaşamayacaktı” diyor. Şimdi Fransa, Almanya ve Hollanda’da seçim var. Bunların sonuçları nasıl bir Avrupa ortaya çıkacağının net göstergesi olacak. Aşırı sağın yükselmesi 2. Dünya Savaşı öncesindekine benzer bir kabusun ortaya çıkması anlamına gelir.

Haberin Devamı

- RASYONEL DÜŞÜNMELİYİZ: (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Hollanda ile diplomatik ilişkilerin askıya alınmasını, İncirlik’teki Alman askerlerini göndermeyi öneriyor...) Türkiye niye bugüne kadar AB’ye yatırım yaptı? Çıkarına olduğu için. Şunu görmek lazım. Türkiye’nin milli gururunu, onurunu inciten her yaklaşıma karşı gereken cevabı vereceğiz ama milli çıkarımızla ilgili dengeyi de gözeteceğiz. Yani rasyonel düşünmeliyiz. Bakın Avusturya, Hollanda’nın yaptıklarını birlik politikası yapmaya çalıştı, birlik kabul etmedi. Şimdi Hollanda yapmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki, bu değerler korunmalı. Bu dili ve pozisyonu korumak lazım.

- KOPUŞA ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYORLAR: (Türkiye ne gibi müeyyideler uygulayacak?) Bunu karşılığı verilecektir, üzerine çalışılacaktır, notalar verildi. Mutlaka müeyyideler olacaktır. Ama bu noktada Hollanda’nın yaptığına Hollanda gibi cevap verseydik farkımız kalmazdı. Haklıyken haksız duruma düşmemek önemlidir. Milli onurumuzu koruyacak adımlar atmamız lazım. Elçi’nin gelmesini istemediğimizi söyledik, nota verdik, özür beklentimizi illettik. Türkiye’nin bazı rakipleri var. Bu rakiplerin bazıları krizleri Türkiye için bir kopuşa çevirmeye çalışıyor. Biz Avrupa’daki aşırı sağcıların da bunu kopuşa çevirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Avrupa’da olmayan bazı rakiplerimizin de bunu yapmaya çalıştığını biliyoruz. Bu krizleri bizim aşırı sağın egemen olduğu bir kopuşa çevirmememiz lazım.

- İLİŞKİLER SONA ERDİ YAKLAŞIMI ERKEN: (AB devam eder mi, Geri Kabul Anlaşması ne olacak?) Birlik bu şekilde yoluna devam edemez. Türkiye ile ilişkileri bu şekilde devam edemezin ötesinde bir şey söylüyorum. Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden biri (İngiltere) birlik dışına çıkmıştır. Birlik ülkeleri ile birliği temsil eden kurumlar arasında temsil krizi var. 2017’ye girdiği şekliyle çıkmayacak birlik. Şu an Türkiye AB ilişkilerinde olumlu bir durum yok ama 2017’yi beklemek lazım, Türkiye için yeni imkan ve pozisyonlar ortaya çıkacaktır. Türkiye AB ilişkileri sona erdi yaklaşımı erken ve yanlıştır. Geri kabul, vize serbestisi ve mali yardımlar tek bir paket. Bizim şu anda anlaşmaya uyma yükümlülüğümüz yok ama insani sebeplerden yapıyoruz. Türkiye bir anlamda insanlığın namusunu kurtarıyor. Karadan geçişler konusunda Türkiye bence bu durumu yeniden değerlendirmelidir. Çünkü Avrupa üzerine düşeni yapmıyor.

Mogheri ve Piri’ye tepki

(AB Yüksek Temsilcisi Mogherini’nin ‘Karşılıklı gerilimden kaçınılmalı’ açıklaması) Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye’de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru şekilde değerlendirmemiş. Avrupa Komisyonu Türkiye Raportörü Kati Piri, Türkiye’de yağmur yağsa yorum yapıyordu ancak yaşanan gelişmelere dair bir yorumda bulunmadı. Özellikle sistematik engellemeye imza atan ülkeler DEAŞ saldırısında Türkiye’ye destek verirken, PKK saldırısında böyle bir dayanışma göstermedi. PKK da bu yaklaşımdan güç alarak silah bırakma sürecini sona erdirdi.

- HAHN ‘SÖYLEMEDİM’ DEDİ: (AB Komisyonu üyesi Johannes Hahn’ın Türkiye’ye mali yardımların durdurulduğu açıklaması) Türkiye mükellefiyetlerini yerine getiriyor. Bu iddiaları Hahn’ın ofisine sorduk. “Böyle bir şey söylenmediği” yanıtı verdiler.

‘Karadan  geçiş’ yeniden  değerlendirilmeli

‘FETÖ’nün ciddi ağı var’

Geçmişte devletin imkanlarıyla, bizzat devlet görevlisi olarak oralarda oldukları için ciddi bir ağ oluşturmuşlar. İlk yaptıkları iş kilise ile işbirliği yapmışlar. Muhataplarıma “Siz bunları camide aramayın’ diyorum. Birini boş bir yola koyun. Yol boşsa yolun ortasından yürür. FETÖ’cü ise boş olsa da saçak altından yürür. Oralarda kurumsal ilişkiler geliştirmişler, çözmek zaman alıyor. Avrupalıların gözünde sivil toplum örgütü görüntüsü içindeler. Propaganda gücümüzü artırmamız gerekiyor. Lobi şirketleri ile olacak iş değil. Yaşananlar, bizim FETÖ ile mücadele konusunda da, PKK ile mücadele konusunda da bir takım eksikliklerimizi ortaya çıkardı. Bunları süratle tamamlamalıyız. Türkiye’nin doğru anlatılması için propaganda gücü yükseltilmeli. Küresel rol oynayan medya da önemli. Bu alandaki rekabette de söz sahibi olmamız lazım.

- SİYASİ KRİZ TETİKLİYORLAR: (Evet çıkarsa ne olur?) Evet çıkarsa, herkes pozisyonunu ona göre alır. Bazı ülkeler, Türkiye ile normal koşullarda yürütemedikleri rekabeti, Türkiye’de siyasi krizleri tetikleyerek yürütmeye çalışıyor. (Hollanda’daki vatandaşların durumu?) Vatandaşlarımızın hukukunu korumaya mecburuz. Ama bir korku ile hareket edemeyiz. Milli onurumuzu inciten bir şey karşılıksız kalmaz. Onlar aşırı sağın kapsama alanına soktular kendilerini oradan da çıkamıyorlar. Oradaki adam neo-faşist uygulama yapıyor, onu eleştirmiyor. İlkeler değil, ülkeler dayanışmasına dönüştürürlerse, milliyetçilik öne çıkar, AB’yi Avrupa ulus devletine çevirirler.

- AİHS ORTADA: (2008’deki düzenlemeyle yurt dışında siyasi propaganda yapılmasının yasaklanması konusuna vurgu yapanlar var..) Arkadaşlar cevap verirler ama bakın AİHS ortada mı, toplantı ve gösteri yürüyüşü bir hak mıdır, önceki iki gösteriyi kamu güvenliğini tehdit etmeden başarmış mıyız? O zaman bugün neden bunu yapıyorlar? (Nazi ifadesini bilinçli mi kullanmıyorsunuz?) Söylemle ilgili bir tercihim yok. Bunlara söyleyince, biyolojik katliamı algılıyorlar. Oysa biz onları uyarıyoruz. Uygulamanın kendisinden dehşete düşmeleri gerekirken, oturup sadece söylemi eleştiriyorlar.