Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’da, kuzey Suriye konusunda hareketlilik sahadaki sıcak gelişmelerin habercisi. Bir süredir, PYD-YPG kontrolündeki Afrin sınırında Türkiye’nin büyük bir askeri yığınak yaptığına yönelik haberler gündemde.
Son haberler, Afrin-Azez çemberindeki Kefr Cenne’de bulunan Rus askerlerinin çekilmeye başladığı iddialarını da içeriyor.
Kulislerde, Özgür Suriye Ordusu’nun Afrin’in kuzeyindeki bölgeye harekât başlatacağı, Türkiye’nin uzun menzilli top atışlarıyla harekâta destek vereceği son günlerde yoğun biçimde konuşuluyor.
Bu sıcak gelişmeler yaşanırken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump, ardından Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesi, Trump’ın Özel Temsilcisi Brett Mc Gurk’ün Rakka’dan ayağının tozuyla Ankara’ya gelmesi, ABD’den yapılan açıklamalar tüm dikkatlerin Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceğine çevrilmesine yol açtı. Afrin sınırına büyük bir yığınak yapılıp yapılmadığı ve Türkiye’nin Afrin’e girip girmeyeceği sorularına yanıt ararken görüştüğüm askeri ve diplomatik kaynaklardan aldığım bilgi ve değerlendirmeleri şöyle özetleyebilirim:
Afrin planının ilk ayağı
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG’nin devletleşme hamlelerine hiçbir biçimde göz yumulmayacağına ilişkin kırmızı çizgisi tavizsiz sürüyor. Ankara’nın Afrin’e sıcak müdahale opsiyonunu masaya koymasının temel nedeni bu. Bununla birlikte Afrin bölgesinden Türkiye sınırına yapılan taciz atışlarının sistematik bir hale gelmesi de önemli bir etken.
Ankara, bir süredir Afrin planının ilk ayağını uyguluyor. Sınır bölgesine orduyu hareketlendirerek karşı taraf üzerinde baskı kuruyor ve Türkiye’nin güvenliği söz konusu olduğunda misliyle yanıt verileceğini bütün taraflara iletilmiş oluyor.
Afrin’in baskı altında tutulması aynı zamanda YPG’nin Fırat’ın doğusuna doğru genişleme hedefi konusunda da uyarı niteliği taşıyor.
5 aydır kayıp verdiriliyor
Askeri kaynaklar, Afrin sınırına yapılan yığınağa ilişkin abartılı değerlendirmelerde bulunulduğunu, bir takviyenin söz konusu olduğunu, ancak büyük bir yığınak yapıldığı bilgisinin doğru olmadığını kaydediyor. Zaman zaman Gaziantep ve Şanlıurfa’daki birliklerden bölgeye yapılan takviyelerin sürdüğü ifade ediliyor.
Afrin’den yapılan taciz atışlarına TSK’nın verdiği yanıtın, yoğunlaşmakla birlikte 4,5 aydır sürdüğü kaydediliyor. Yaklaşık 5 aydır, her hafta bir ya da iki gün olmak üzere bu atışların yapıldığı, menziline göre fırtına obüsleri ya da tanklarla karşılık verildiği, YPG’ye hem lojistik hem de eleman kaybı verdirildiği belirtiliyor. Kaynaklar, “bir süredir hareket tarzımız misliyle mukabele” ifadesini kullanıyor.
ABD’nin önceliği Rakka
ABD’nin de Rusya’nın da PKK-PYD ile ilişkisi ve desteği ortada. Bu nedenle Afrin’e olası operasyon konusundaki planlamalarda bu iki ülkenin PYD konusundaki rekabeti ve alacakları tutum önem taşıyor.
Rakka operasyonuna kilitlenen ABD açısından Afrin şu anda stratejik olarak birinci planda değil. Ancak bir süre önce Mc Gurk’ün söylediği gibi Trump yönetimi, YPG’nin Rakka’ya yönelik dikkatini dağıtacak gelişmeler konusunda duyarlı. ABD yönetimi Afrin’e yönelik gelişmeler konusunda Türkiye’ye, “Dikkatimizi Rakka’ya vermeliyiz” mesajı gönderirken, YPG’nin bazı güçlerini Afrin’e kaydırmasının operasyonu sekteye uğratabileceğine dikkati çekmeyi sürdürüyor.
Rusya ile sıcak temas
Türkiye’nin Afrin’e olası müdahalesi konusunda en kritik ülke şu anda Rusya. Rusya’nın Afrin’deki güçlerinin bir bölümünü geri çekiyor olması Ankara’ya alan açtığı şeklinde yorumlansa da Moskova’nın bölgede ABD ile girdiği rekabet nedeniyle PYD’yi tamamen yalnız bırakmasını beklemek gerçekçi değil. Hem Suriye politikasını Fırat’ın batısı üzerine inşa eden Rusya hem de Fırat’ın doğusunda hakimiyet kuran ABD, YPG’nin hareketlerini yakından izliyor.
Bunun yanı sıra Türkiye ile son dönemde ilişkilerini derinleştiren, NATO uyarısına rağmen S-400 savunma sisteminin satışı konusunda son noktaya gelen Rusya’nın Ankara’nın duyarlılıklarını bütünüyle gözardı etmesi söz konusu değil. Diğer yandan Rusya ve Türkiye, İdlib’te çatışmasızlık bölgesi oluşturulması için anlaşmış durumda. İdlib’e giden yolların açılması için de Afrin’in belli bölgeleri önem arz ediyor. Bütün bu başlıklar doğrultusunda Rusya ile Afrin konusunda askeri ve diplomatik alanda yoğun bir temas trafiği yürütülüyor.
PYD Afrin’e kuvvet kaydırıyor
PKK-PYD de boş durmuyor. Türkiye’nin Afrin konusundaki kararlılığını gören örgüt, son günlerde bölgeye bazı kuvvet kaydırmaları yapıyor. Afrin ve çevresindeki kuvvetlerini tahkim ediyor. Parça kuvvetler halinde güneyden, rejimin hüküm sürdüğü bölgelerden Afrin tarafına kuvvet kaydırarak olası bir harekâta karşı tedbir almaya çalışıyor.
İlk hedef nereler?
Peki olası bir kara harekâtında Türkiye’nin sıcak olarak müdahale edebileceği ilk noktalar nereler?
Bu konudaki sorulara verilen yanıt, ilk aşamada Afrin merkezinin değil YPG’nin Rusya’nın desteğiyle yerleştiği Tel Rıfat, Azez ve Minniğ Havaalanı bölgelerinin hedeflendiği. İdlib’e asker gönderilme olasılığı da düşünüldüğünde bu bölgelerde sağlanacak kontrol PYD’ye ağır bir darbe indirmek için en kestirme yol olarak görülüyor.
Aşılması gereken zorluklar
Bütün bunlara karşın Ankara’da Afrin’e olası kara harekâtı konusundaki zorluklar da bir süredir değerlendiriliyor:
1) Rusya ve ABD’nin PYD’ye verdiği destek. ABD Savunma Bakanı James Mattis’in PYD’ye yönelik silah yardımının Rakka operasyonu sonrasında da süreceği açıklaması, bu desteğin yeniden ilanı oldu.
2) Rusya, her ne kadar sınırlı ölçüde bölgeden çekilse de alanı bütünüyle ABD’ye bırakmak istemiyor.
3) Afrin, stratejik açıdan El Bab’tan farklı. Ankara, Fırat Kalkanı harekâtında Suriye’deki tüm kesimlerin savaştığı DAEŞ’i hedef alıyordu. Özgür Suriye Ordusu’nu kullanarak, Cerablus’tan El Bab’a kadar hızla bölge DAEŞ’ten temizlendi. Afrin’de ise ABD ve Rusya destekli, rejimle de çatışmayan YPG’nin hedef alınması söz konusu.
4) Türkiye, aynı zamanda El Bab ve Münbiç’e de odaklanmış durumda. El Bab’ın stabil halde kalması ve korunması için gerekli tedbirler alınıyor. Rakka’nın ele geçirilmesi durumunda, DAEŞ unsurlarının El Bab’ı da hedef alması ihtimaline karşılık, yüksek güvenlik önlemleri geliştiriliyor. Diğer yandan Münbiç’ten YPG’nin çıkarılması hedefi doğrultusunda, kente giden yollardaki önlemler sürdürülüyor.
Sahadaki zorluklar ve olanaklar ayrıntılı olarak her aşamada değerlendirildi, değerlendiriliyor. Her an her şeyin yaşanabileceği bir sürecin içindeyiz.