Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin Suriye sınırında sıcak günlerden geçiliyor.
Ateşin ne kadar yükseldiğini gösteren emareler malum.
Çankaya Köşkü’nde Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen son güvenlik toplantısının ardından Hatay Reyhanlı’daki Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan geçişlere sınırlamalar getirilmesi, sınır hattında alınan önlemlerin artırılması emarelerden bazıları.
Dün bu önlemlere neden gerek duyulduğu sorusuna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha da sıcak gelişmelerin yaşanabileceğini gösteren şu yanıtı verdi:
“Şu anda biz insani yardıma yine varız. O noktada Cilvegözü’nü açık tutacağız ama bunlar gıdadır, ilaçtır, giyim vesaire... Fakat iş silah gibi vesaire, bu tür şeylere dönerse, buna yol vermemiz, müsaade etmemiz mümkün değil. İdlib’de ise görüşmelerimiz devam ediyor. Moskova görüşmeleri, eğer uygulamadaki Astana, güvenli bölge vesaire bunlar da bu değerlendirmenin içinde yer alması halinde İdlib’i süratle çözüme kavuşturacağız diye düşünüyorum.”
Ankara teyakkuzda
Cilvegözü Sınır Kapısı, sadece İdlib açısından değil, PYD’nin kanton ilan ettiği Afrin’e sağlanan geçişler açısından da kritik önemde.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye, geçici bir önlem gibi görünen Cilvegözü Sınır Kapısı’nı insani yardım dışında bütün faaliyetlere kapatarak bir taşla birçok kuş vurmaya çalışıyor.
Saha, sıcak gelişmelere gebe. Bunu ABD’nin İdlib’e El Nusra hakimiyeti gerekçesiyle askeri müdahalesinden Türkiye’nin atmak zorunda bırakılacağı adımlara kadar geniş bir yelpazede değerlendirebiliriz.
Sahadaki durumu şöyle özetleyebiliriz.
Türkiye’nin Rusya ile birlikte askeri üs ve çatışmasızlık bölgesi oluşturmak için çalıştığı İdlib’de El Nusra, diğer yapı ve gruplara üstünlük sağlamış durumda.
Hem Türkiye hem Rusya bu tablodan rahatsız.
ABD ise rahatsızlığını müdahaleye kadar taşıyabilecek ölçüde sert.
PYD-YPG, çok uzun bir zamandır, Kobani ve Cizire kantonlarını, Afrin’e bağlayacak kalıcı koridor kurmak için çalışıyor.
Bu nedenle İdlib, PYD açısından da önemli.
Türkiye, Afrin’deki radikal unsurların taciz atışlarıyla oluşturduğu tehditten ve Kürt koridoru hedefinden dolayı teyakkuzda.
Rakka operasyonu bahanesiyle ABD’nin ağır silahlarla donattığı PYD-YPG, bir yandan Türkiye’nin olası bir operasyonunu engellemek, diğer yandan ABD’nin İdlib’e olası bir müdahalesi halinde hakimiyet alanını genişletmek için çalışıyor.
Türkiye, ABD’nin PYD-YPG konusunda verdiği sözlere karşı temkinli.
Menbiç için verilen, “PYD burayı terk edecek” sözünün, PYD’nin hakimiyetindeki Suriye Demokratik Güçleri kurularak nasıl yerine getirilmediği canlı bir örnek.
Türkiye, İdlib’e yönelik olası ABD müdahalesini, hem Suriye rejimine yönelik bir hamle olarak görüyor hem de PYD’nin Kürt koridoru hedefini tamamlaması için atılmış bir adım.
Türkiye; kendi güvenliğini korumak ve kuzey Suriye’de devletleşme hamlelerini önlemek, Rusya; rejim güçlerini olabildiğince çok bölgede güçlü ve hakim kılmak, ABD; stratejik gördüğü noktaları PYD eliyle kontrol etmek amaçlarını sürdürüyor.
Bu tabloya, Rusya’nın PYD-YPG’yi işlevsel olarak kullanmaya yönelik adımlarını da eklemek gerekiyor.
Bütünüyle ABD kontrolüne girmesini istemeyen Rusya’nın Astana görüşmelerine PYD’yi de ekleme arzusunun temelinde de bu bakış açısı var.
Afrin ve İdlib hesapları
Bütün bu denklem içerisinde Türkiye, Afrin ve İdlib planlarını boşa düşürmek istiyor.
ABD’nin El Kaide bahanesiyle İdlib’e operasyon yaparak PYD’yi bölgeye yerleştirmesi ve Kürt koridorunu tamamlamaya imkân tanıması, ilerleyen dönemde Türkiye’nin elini çok zora sokacak.
Fırat Kalkanı ile elde edilen bölgelerden TSK ve ÖSO’nun çıkmaya zorlanmasına kadar ilerleyebilecek gelişmeler söz konusu olabilecek.
Cilvegözü’nde alınan önlem, bu denklemi bozarak birden fazla sonuç almaya yönelik bir hamle.
Askerin ilk olarak 2014’te kapatılmasını istediği sınır kapısının kapatılması, hem PYD’nin hakim olduğu diğer bölgelerden kopuk Afrin’e insani yardım bahanesiyle lojistik destek taşınmasını hem de El Kaide unsurlarının olası bir operasyonda Türkiye sınırına dayanmasını engellemeye dönük bir adım.
Afrin’e ulaşacak yardımların kesilmesinin PYD’yi zora sokacağına kuşku yok.
Bu durumda, İdlib’e sarkma hevesi de törpülenebilecek.
El Bab’ın doğu ve batısına genişleme
Cumhurbaşkanı’nın Fırat Kalkanı ile Suriye’de oynanmak istenen oyunun bozulduğu, ancak yeni adımların da atılabileceği sözlerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Kırmızı çizgileri başından beri net olan, bunu da Fırat Kalkanı harekâtıyla gösteren Ankara’nın atabileceği adımlar şüphesiz sadece kendi kararına bağlı değil.
Ankara, sınırında doğu ve batı hattındaki PYD hakimiyetinin genişleyerek bir koridor oluşturmasını şimdilik engelledi.
Ancak YPG’yi kara gücü olarak ilan eden ABD’nin, PYD’ye verdiği askeri desteğin, Rusya tarafından siyasi omuz vermeyle tahkim edildiği bir süreci yaşıyoruz.
PYD, Rusya’nın da sözü geçen bölgede en büyük manivelası oldu olacak.
Bu nedenle Ankara tarafından atılabilecek olası adımlar, Fırat Kalkanı’nda DAEŞ’ten alınan, az sayıda özel kuvvet ve topçu birlikleriyle kontrol edilen El Bab’daki hakimiyet alanını Afrin ve Menbiç yönünde doğu ve batıya doğru genişletme olabileceği belirtiliyor.
Bu adımların atılmasının önündeki en büyük engel ise Rusya ve ABD’nin PYD tutumu olarak görünüyor.