Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Referandum için sandık başına gitmemize bir aydan az bir süre kaldı.
Son düzlüğe girildi, tüm propaganda araçları kullanılmaya başlandı.
Kimin “evet”, kimin “hayır” taraftarı olduğu netleşti, her iki taraf özellikle de kararsız seçmeni yanına çekebilmek için amansız mücadeleye başladı.
Birçok kamuoyu araştırma firması aralıklarla anket sonuçlarını paylaşıyor.
Kimisi inandırıcı bulunarak uzun tartışmalara yol açıyor, kimisi fazla dikkate alınmıyor.
Kurulduğu günden bu yana kamuoyu araştırmalarına özel önem veren, birden fazla firmayla çalışan, sadece seçim dönemlerinde değil, hemen her başlıkta halkın nabzını ölçen Ak Parti de benzer çalışmaları aralıksız sürdürüyor.
Ak Parti kaynaklarıyla son değerlendirmelerini, gelen son anketleri ve referanduma kadar nasıl bir tablo öngördüklerini konuşma imkânı buldum.
‘Yarın seçim olsa’ anketi
Hemen söylemek gerekir ki Ak Parti kurmayları, yola çıktıkları güne oranla daha rahat.
“Yarın seçim olsa” başlıklı son ankette, partinin oy oranı yüzde 53.5 gözüküyor.
Referandum değerlendirmeleri de bu oranlar dikkate alınarak yapılıyor.
Her partiden oy
Ak Parti, sadece, “evet” tarafında olduğunu açıklayan partilerden değil hemen her partiden anayasa değişikliğine destek geleceğine inanıyor.
Son seçimde yüzde 10.5 oranında oy alan HDP’den yüzde 4’lük bir “evet” bloğunun çıkabileceği hesaplanıyor.
PKK’ya karşı alınan başarılar, bölgede asayiş olaylarının en aza inmesi, HDP’lilerin tutuklandığı dönemde oluşan tepkinin büyük ölçüde dağılması, halkın devlete ve operasyonlara desteği ve PKK’ya karşı büyüyen öfke bu beklentinin nedenleri.
HDP’nin, “hayır” demeyi düşünen milliyetçi seçmeni ürkütmemek adına agresif bir kampanya yürütmemesinin de bu tabloda etkili olduğu değerlendiriliyor.
Bahçeli’nin mitingleri
MHP seçmeninin en az yüzde 50’sinin kesin olarak “evet” oyu vereceği hesaplanıyor.
Kötümser hesaplarla bile MHP seçmenlerinin yüzde 4 ila yüzde 6’sının desteğine kesin gözüyle bakılıyor.
“Hayır” diyecek MHP’lilerin tepkisinin anayasa değişikliğine değil parti yönetimine olduğu, parti içindeki tartışmaların bu tabloya yol açtığı ifade ediliyor.
Genel başkan adayı olan muhalif isimlerin kampanyaları, bu isimlerin partiden ihracı gibi süreçlerin de tabloda etkili olduğu değerlendiriliyor.
Desteği artırmanın ancak MHP yönetiminin çabasıyla mümkün olacağının da altı çiziliyor.
Bu noktada mitinglerine yeni başlayacak ve 9-10 yerde miting yapacak olan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sahaya çıkmasının olumlu etkilerinin görüleceği beklentisi de hakim.
Ak Parti’den yüzde 4.5
Ak Partililer, kendi seçmenlerinden, “hayır” diyecek olanların oranına yönelik çalışmalar da yapıyor.
Son hesaplamalar bu oranın yüzde 4.5-5’te kalacağı yönünde.
Ak Parti seçmeni olmasına rağmen, “tek adam” ve “rejim değişikliği” eleştirilerinden etkilenen bu kesimin, “hayır” demeye yakın olduğu, “Ak Parti kalsın ama sistem değişmesin” düşüncesini taşıdığı değerlendiriliyor.
Bu kesimin görüşünü değiştirmek için son ana kadar çaba gösterilmesine yönelik bir strateji var.
Ancak referandumlarda genellikle Ak Parti seçmeninin yüzde 5’inin farklı eğilim gösterebildiğine de işaret ediliyor.
Bunun büyük sürpriz olmadığı yorumları yapılıyor.
Hedef değişti
Bu rakamlara ek olarak, “evet” diyeceğini açıklayan BBP’den, “hayır” diyeceğini açıklayan Saadet Partisi’nin görüşüne katılmayan tabanından destek alınacağı beklentisi hakim.
Yurt dışından da büyük destek geleceği değerlendiriliyor.
Almanya ve özellikle Hollanda ile yaşanan krizin “evet”e etkileri sahada gözlenmiş.
Bu konuda özel bir anket yapılmamasına rağmen bazı kararsız seçmenlerin üzerinde yaşanan krizin etkili olduğu yorumları yapılıyor.
Ak Parti kurmayları, bu değerlendirmelerden sonra referandum beklentisini de revize ettiklerini söylediler.
Başlangıçta, “yüzde 55 evet” olarak konulan çıta artık daha yükseğe çekiliyor.
Bu tabloda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya çıkmış olmasının büyük etkisi olduğu ifade ediliyor.
Başbakan Yıldırım’ın miting performansının da beklenenin üzerinde bir dönüş sağladığı belirtiliyor.
Erdoğan ve Yıldırım’ın farklı ve birbirini tamamlayıcı biçimde yaptıkları konuşmaların olumlu yansıdığı kesin.
Özellikle ortak etkinliklerde yapılan konuşmaların seçmen üzerinde “konsolide edici” etki yarattığı vurgulanıyor.
Referandum tarihi yaklaştıkça sahadan daha net sonuçlar da gelecek.