Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gümülcine
1952’de dönemin Cumhur-başkanı Celal Bayar Yunanistan’ı ziyaret ettiğinde yeni bir dönemin başladığı yorumları yapılmıştı.
Ancak sorunlar geçen 65 yılda boyutlandı, sorun yumağı halini aldı.
2002’de iktidara geldiğinde Ak Parti’nin gündemlerinden biri buydu.
Annan Planı desteklendi, irade ortaya konuldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, azınlık haklarının sağlanabilmesi için adımlar atılmasını sağladı.
Bütün bunların karşılığında beklenti netti:
Mütekabiliyet ve iyi niyet.
Bugüne kadar Kıbrıs’tan Batı Trakya Türklerinin haklarına kadar uzanan bir zincirde bu beklenti karşılık bulmadı.
Buna rağmen Türk ve Yunan halklarının hoşgörü iradeleri, yapıcı siyasetçiler, her iki ülkedeki depremlerde yardıma ilk koşanın komşu ülke olması ve fanatizmin marjinalize edilebilmesi, umudu diri tutuyor.
65 yıl aradan sonra Yunanistan’a cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaretin yapılıyor olması da bunun göstergesi.
Yunanistan Başbakanı Çipras’ın, Erdoğan’dan gelen yapıcı mesajlara karşılık, Anadolu Ajansı’na, “Yunanistan’da darbeciler hoş karşılanmaz”, “Ziyaret, cesur adımlar atmamız için önemli bir fırsat” sözleri de bu nedenle altı çizilmeye değerdi.
Hak talebinin evrenselliği
Erdoğan’ın temaslarının basına açık bölümü polemikler nedeniyle arzulanan tablodan uzak gibiydi.
Darbecilerin iadesi konusunda Yunanistan’ın en azından yargısal işlemlerin hızlandırılacağı mesajı verebileceği beklentisi maalesef karşılık bulmadı ve yine, “Yargı karar verir” yanıtı verildi.
Batı Trakya Türklerinin baş müftünün seçimle işbaşına gelmesi dahil haklarını anımsatan ve her iki ülkenin kuruluş senedi Lozan’ın bu konudaki inceliklerine dikkati çeken Erdoğan’a Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos ve Çipras’ın verdiği yanıtların tonu da istenen seviyede değildi.
Erdoğan da her iki isme, olması gerektiği gibi, aynı tonda yanıt verdi.
AB ülkelerinin, Türkiye’deki uçan kuştan üzerinde durulması gerekli hak ihlali iddialarına kadar hemen her detayla yakından ilgilenme hakkını kendilerinde bulmalarına rağmen Çipras’ın, Batı Trakya Türkleri konusunda, “Başka ülkeleri ilgilendiren konular değil” sözleri şaşırtıcıydı.
Erdoğan’ın, “Müsaade ederlerse en azından ricada bulunmamız herhalde isabetli olur” yanıtı da bu evrensel hakkın anımsatmasıydı.
Gümülcine’de namaz
Erdoğan, Atina’da, ziyaretin fanatik kesimlerce provoke edilmek istendiğini de vurguladı.
Öğrendik ki Gümülcine’de ziyaretten önce, “Erdoğan gidecek, siz kalacaksınız” bildirileri dağıtılmış.
Cumhurbaşkanı, dün sabah Gümülcine’ye geldiğinde, halk tehditlerden etkilenmiş gözükmüyordu.
Kır Mahallesi Camii’nde Erdoğan’la cuma namazını kılan Türkler, gün boyu coşkuluydu.
Erdoğan, ziyaret öncesinde ve ziyaret sırasında sorun çözme iradesini sürekli ortaya koydu.
Çözüm iradesini harekete geçirmek açısından ziyaretin kendisi de başlı başına bir mesaj.
Ziyaretin Gümülcine’de bitmesi de sorunların çözümünün, “bizi ilgilendirir”den daha derin bir bakış açısıyla mümkün olduğunu göstermesi bakımından önemli bir mesajdı.