Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Korku imparatorluğu gerçekleşti

Sanmıyorum... Mesut Bey’in öyle bir talebi olacağını sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’nun, “Mesut Yılmaz’ı Rize’den aday gösterecek misiniz” sorusuna yanıtı

Bundan 50 yıl önce, Sirkeci garından kalkan trenle, Almanya’ya gelen ilk Türk işçileri ve onların çocukları, torunları önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlemek için Bouchum’a; Almanya’ya ayak bastıkları madenci kentine geldiler.
CHP ve DİSK Gönüllüleri tarafından Bouchum’da düzenlenen “Emek Şenliği’ne katılan Kılıçdaroğlu, Bouchum’da AB’ye sitem ederken; Avrupa’daki Türk seçmene seçim sloganı “Herkes İçin CHP” afişi ile seslendi.

Arapça olacak
CHP ilk olarak yabancı dille bir parti programı bastırdı. Almanya olarak hazırlanan parti programı şenlikte dağıtıldı.
Londra’dan ayağının tozuyla Almanya’ya gelen Kılıçdaroğlu toplantıda göçmen sorunları, AB politikaları ve AK Parti’nin Almanya’daki “sicili” üzerinde dururken; akşam yemeğinde de gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
CHP’nin ilk olarak yabancı dilde hazırlanmış parti programını burada dağıttınız. Almanca’dan sonra İngilizce de hazırlanıyor; peki Kürtçe olacak mı?
Kürtçe programa sıra gelirse yapabiliriz. Internet sitesinde Rusça, Arapça ve İngilizce parti programı yer alacak.
Niye Rusça?
Geniş bir dünya, CHP’yi tanımalarını istiyoruz.
Niye Arapça?
20 kadar Arap gazeteciyle Türkiye’de bir araya geldik. Onlar ülkelerindeki sosyal demokrat siyasetçilerin çalışmalarından söz ettiler. Biz de bu kesimlerle ilişki kurmamız gerektiğine karar verdik.
Gazetecilerin gözaltına alınmalarıyla ilgili olarak Başbakan’ın tutukluluk sürelerine dikkat çekmesi üzerine “rahatsız olduğu” yolunda yorumlar yapıldı...
Bu iktidar kamuoyu tepkisi olunca iki adım ileri bir adım geri; bunu hep yapıyor. ‘Yargıya karışmıyorum’ diyor ama beğenmediği kararlarda yargıyı en acımasızca eleştiren ben değilim herhalde. Başbakan’ın bu olaylardan rahatsız olduğuna inanmıyorum. Hatta dünyanın tepki gösterdiği bir olaya Başbakan tepki göstermiyorsa benimsiyor demektir. Yargıya verdiği mesaj ‘Siz aslında yolunuza devam edin’...
Kürt meselesine mesafeli misiniz?
Mustafa Muğlalı Kışlası’nın adının değişmesini ilk ben gündeme getirdim, medyada küçük yer aldı; Erdoğan istedi olay büyüdü. Yüzde 10 barajını kaldırmayı ben istemedim mi? Ekonomik ve sosyal sorunlara eğilen bir partiyiz.
Peki bölgenin anadilde eğitim talebi...
Anadilde öğretime evet ama anadilde eğitimde sorununuz var; öğretmen nereden bulacaksınız. Bazıları bunu demokrasi sorunu olarak görebilir ama AB uygulamalarına tepeden tırnağa baktık, böyle bir şey yok. Bütün ayrıntılarına girerek bakıyoruz. Bizim görevimiz toplumu entegre etmek, bölmek değil. Henüz anadilde eğitim aşamasına gelmedik, tartışarak bu olgunluğa ulaşacağız.

Balbay ve Özkan’ın adaylığı
Anadilde eğitim hakkını savunmadan Diyarbakır’dan oy alacağınızı mı düşünüyorsunuz?
O Diyarbakırlı kardeşimize kalmış, ister bize ister kendisine hapishane vaat eden Başbakan’a oy verir. İsterse oy vermez. Evrensel değer ölçülerine göre, kendi felsefemize göre var olan sorunları çözmekte kararlıyız.
Ergenekon davasından tutukluların adaylığı da konuşuldu. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan...
Bize yapılmış bir başvuru yok. Herkes yazıyor. Tutum belirlemedik. Balbay’a yakışır, niye yakışmasın, CHP’yi tercih ederse seviniriz tabii... Basın emekçisidir, kalemi ile geçinen saygın bir isim.
Bu tercihinizden Ergenekon davasını sahiplendiğinizi düşünebilir miyiz? Yoksa Balbay’ı davanın tüm sanıklarından ayrı mı değerlendiriyorsunuz?
Ergenekon davasını bir bütün olarak görmüyorum; hiçbir zaman tümüyle sahiplenmedim. Balbay saygı duyduğum bir gazeteci, daha önceden de tanırdım.
Baykal Ergenekon davasının avukatı olduğunu söylemişti...
Öyle bir iddiam olmadı.
Başbakan referandum öncesi,“Bitaraf olan bertaraf olur” dediği TÜSİAD’ı ziyarete gitti...
İki adım ileri bir adım geri bu duruma da uyuyor. Şimdi bir adım geri gitti, bekleyin iki adım atacak! Kendi medyasını, kendi sermayesini, sivil toplum örgütünü yarattı. Cezalandırmadan öte sermaye kayıyor.

Haberin Devamı

Avrupa’ya sitem ve eleştiri..
Emek Şenliği’ndeki konuşmanızda Brüksel’i eleştirdiniz; bunun arka planını anlatır mısınız?
Türkiye’nin yaşadığı bu sürecin sorumlularından biri de Brüksel. Yapılanları reform olarak adlandırıyorlardı. Şimdi rahatsız olmaya başladılar. Daha önce kendilerini uyarmıştık, ‘Yargıya müdahale etmek istiyorlar’ demiştik, sessiz kaldılar. Yüklenme nedenim oydu. Etik değerleri güçlü, verdiği sözün arkasında duran iktidar olduğunu sanıyorlardı. Oysa etik değerleri güçlü olmayan, verdiği sözü tutmayan bir iktidar olduğunu yeni öğrenmeye başladılar. Paris’te, Londra’da, Brüksel’de, Almanya’da anlatmaya çalıştık. Bundan sonra AKP’nin gerçek yüzünü daha iyi anlayabilecekler.
Türkiye kendi içinde demokrasinin alanının giderek daraldığı tartışmalarını yaşarken, AB’den katılım için destek beklemek ne kadar gerçekçi?
AB yetkililerine bu olaylar çıkmadan söylemiştim; yapılan düzenlemeler bizi AB’den uzaklaştırıyor. Kendi vicdanlarını rahatlatmak için sessiz kalıyorlar, gelinen noktada eleştiriyorlar. AB’den yetkililer Türkiye’ye geldi. ‘Yargı ile ilgili düzenlemeleri herhangi bir AB ülkesinde kanun teklifi olarak getirirseniz, ben de bizimkine evet diyeceğim’ dedim. Getiremezlerdi zaten ama Türkiye’ye reform diye sundular. Bu tavrı Avrupa’nın etik değerleriyle bağdaştıramadım.
Size ne cevap verdiler?
Sessiz kaldılar.