Servet Yıldırım

Servet Yıldırım

servet.yildirim@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Merkez Bankası, bir puanın üstünde faiz artışı bekleyen piyasa oyuncularını şaşırttı. Faizi değiştirmeme nedenini açıklaması Türk Lirası’nda istikrarın sağlanmasına katkı verecektir.

Merkez Bankası bir puanın üzerinde faiz artışı bekleyen piyasa oyuncularını şaşırttı. Aslında TCMB son bir yılda, bazen geç kalsa da ciddi bir parasal sıkılaştırma yaptı. Bir yıl önce ana fonlama aracı olarak kullandığı geç likidite penceresi faizi yüzde 12.25’ti. Bir haftalık repo faizi ise yüzde 8’di. Bugün ise parayı ağırlıklı olarak repoyla veriyor ve faizi ise yüzde 17.75. Faizi bir yılda GLP’ye göre 5.5 ve repoya göre 9.75 puan artırmış. Fena bir artış değil ama bu oranda bir sıkılaştırma enflasyonu frenlemeye yetmemiş. Burada Merkez Bankası’nın faizi daha da fazla artırması gerektiği söylenebilir. Yani son bir yıldaki artışlar için “yetmez ama evet” durumu var. TCMB’nin para politikası araçları daha fazla etkileyebildiği çekirdek enflasyon göstergelerindeki artış da bu görüşü destekliyor. Ancak bir faktör daha var. O da fiyat istikrarını sağlama çabasında Merkez’e diğer alanlardan destek gelmediği. Enflasyon hedefini TCMB ile hükümet ortaklaşa belirliyor. Bu rakama ulaşılması ise sadece para politikasına değil aynı zamanda maliye ve ücretler politikası gibi alanlara da bağlıdır.

Haberin Devamı

Merkez Bankası piyasayı şaşırttı

Enflasyonla mücadelede maliye politikası son 1-2 yıl destekleyici değildi. Yapısal program seçimler nedeniyle raftaydı. Beklentilerin şekillendirilmesinde, yapısal reform niyetinin büyük etkisi olacaktı. Merkez’in son dönemde ‘güçlü’ bir parasal sıkılaştırmayla para politikasının gereğini yaptığını ve diğer alanlarda atılacak adımları beklemenin daha uygun olduğunu düşündüğü anlaşılıyor. Parasal sıkılaştırmanın talep, enflasyon ve portföy tercihleri üzerindeki etkilerinin zaman yayılması söz konusu. Faizleri değiştirmeme kararının ardındaki düşünce bu olabilir ama eksik kalan şey bu düşüncenin iletişiminin yapılamaması. PPK toplantısı öncesi bu görüşü piyasaya aktarabilseydi, karar sonrası kurdaki hareket bu kadar sert olmayabilirdi. Karar öncesi yapılamayan etkin iletişim çalışmasının hiç olmazsa karardan sonra yapılması TL istikrarının sağlanmasına yardımcı olacaktır.

Haberin Devamı

İki arada bir derede...

Merkez Bankası’nın para politikası kurulu toplantılarının ardından yaptığı açıklamalar önemli. Bir sayfa da olsa bankanın gidişatı nasıl gördüğünü gösterir. Elinde kimsede bulunmayan bilgi, veri ve gözlem olduğu ve ayrıca bunları değerlendirecek çok iyi bir kadro bulunduğu için TCMB’nin değerlendirmesini yakından takip etmek gerekir. Açıklamada öne çıkanlar:

- Ekonomide dengelenme eğilimi belirgin. Dış talep güçlü ama iç talep yavaşlıyor.

- Enflasyon ise yaygın bir şekilde yükseliyor. Enflasyon beklentisi yüksek ve bu fiyatlamaları bozabilir.

Bu iki tespitten şöyle bir görünüm çıkıyor: Geçen sene iç talepteki canlanmanın etkisiyle yüzde 7.5 dolayında büyüyen ekonomi bu yıl bu destekten yoksun kalacak ama canlı dış talep nedeniyle ihracata çalışan firmalar ekonomiyi bir ölçüde destekleyecek. Dolayısıyla, büyüme bu yıl 2017’nin oldukça altında kalacak. Yüzde 4-5 arası makul bir orandı. Açıklamadan, Merkez’in aşağı yönlü bir risk gördüğünü ve bu nedenle faiz artırımında pas geçtiğini düşünüyorum. Beklentilerdeki bozulma ve kur gibi maliyet unsurları ile enflasyon yükselirken, ekonominin durgunluk olmasa bile çok düşük bir büyüme patikasına oturduğu bir senaryo hem TCMB, hem de ekonomi yönetimi için rahatsızlık vericidir. Bir yanda öngörülenden hızla yavaşlayan büyüme ve öte yandan hızla tırmanan enflasyon. İki arada bir derede kalmak gibi bir durum değil mi?

Haberin Devamı

Merkez Bankası piyasayı şaşırttı

Dövizde mi kalsam yoksa TL’de mi?

Bu sorunun cevabı büyük ölçüde enflasyonun ne olacağına bağlı. Eğer tasarruf sahibi TL mevduatın enflasyonun üzerinde kazandıracağına inanırsa dövize yönelmek yerine parasını TL mevduat ya da tahvilde tutmayı tercih edecektir. Reel faiz yani yatırımın enflasyon sonrası getirisi ne kadar yüksekse TL tercihi o kadar güçlü olur. Bu açıdan durum nasıl?

Hesabı yaparken düşülen hata şimdiki mevduat faizi ile son açıklanan enflasyonu karşılaştırmaktır. Oysa ikisi elma ile armuttur. Şimdiki yüzde 15.39’luk enflasyon son bir yıldaki fiyat artışını gösterir. Oysa bankaların verdiği yüze 17’lik faiz ise bir yıl sonra elinize geçecek paradır. O nedenle şimdiki faiz ile bir yıl sonrası için tahmin edilen enflasyon oranını karşılaştırmak gerekir. Bir yıl sonraki enflasyon oranını tahmin zor olduğu için Merkez’in beklenti anketindeki tahmine bakılır. Son ankette tahmin yüzde 11.07. Yüzde 17 olan brüt mevduat faizinin stopaj sonrası neti ise yüzde 14.45. Bu iki orana göre mevduat faizleri 3 puanlık bir pozitif reel getiri sunuyor. Hesap tutarsa paranızı enflasyona karşı koruduğunuz gibi enflasyonun üzerinde bir ek gelir elde ediyorsunuz.

Ama mesele, hesabın tutmasında. Geçen temmuzda yatırım yapan tasarruf sahibinin bugünkü durumuna bakalım.

Bir yıl önce mevduat faizi brüt yüzde 14, stopaj sonrası neti ise yüzde 11.9. O tarihte 12 ay sonrasına ait enflasyon beklentisi ise yüzde 8.41’miş. O tarihte faiz hesabı yapan bir vatandaş parasını TL mevduata yatırarak bir yıl sonra, yani bugün enflasyona karşı korunacağı gibi üzerine 3.2 puanlık pozitif bir reel faiz alacağını öngörmüştür. Oysa dönüp baktığımızda 3.2 puanlık reel getiri bir yana 3 puanlık negatif getiriyle karşılaştığını, enflasyondan 3 puan daha az kazandığını görüyoruz. Paranın enflasyon karşısında erimesi işte budur. Burada hesapları şaşırtan faktör enflasyon beklentisiydi. 2017 Temmuz’da yıllık enflasyonun 2018 Temmuz’unda yüzde 8.41 olması bekleniyordu. Yüzde 15.39 oldu. 3.2 puan pozitif reel faiz bekleyenler, 3 puanlık negatif faize katlandı. Yatırımları enflasyon karşısında o oranda eridi. Oysa o tarihte TL mevduat yerine 3.55’ten dolara dönselerdi, bugün yüzde 35 dolayında nominal ve yüzde 17 reel pozitif getiri elde edeceklerdi.

Yatırımcının yatırım kararı gelip enflasyon beklentisine dayanıyor. Eğer gelecekte enflasyonun yükseleceğine inanıyorsa o zaman TL’de kalmak için daha yüksek getiri talep edecektir. Merkez’in açıklamasına göre enflasyon bekleyişi bozuluyor. Yatırımcının portföy tercihleri ise buna göre şekilleniyor. İşte Merkez’in ve ekonomi yönetiminin önündeki en ciddi sorunlardan biri beklentilerdeki bu bozulmadır.