Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Haftalık reyting sonuçlarına bakınca dengenin iyice kaçtığını görebiliyorsunuz. En yüksek reyting alan ilk 25 dizi-programda sadece iki komedi var: ‘No 309’ ve ‘Yeni Gelin’. AB grubunda ilk beş şöyle: ‘Diriliş Ertuğrul’, ‘İçerde’, ‘Vatanım Sensin’, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ve ‘Payitaht Abdülhamit’. Tüm izleyicilerde ise ‘Diriliş’, ‘Eşkıya’, ‘Söz’, ‘Anne’, ‘Aşk ve Mavi’. ‘Savaşçı’, ‘İsimsizler’, ‘Arka Sokaklar’ ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ da eklenince savaş, silah, mafya derken ortalık kan revan içinde kalıyor. Son birkaç yıldır romantik komedilerden geçilmeyen televizyonlar birden nasıl aşktan savaşa geçti? Kontrolsüzce ilerleyen sektör sürekli sağa sola savruluyor, dengesini iyiden iyiye kaybediyor.

Haberin Devamı

Dünyada en çok silah izleyen ülkeyiz!

DİZİLER NEREYE GİDİYOR

Daha geçenlerde açıklandı. Günlük izleme oranlarında 330 dakikayla dünyada birinciyiz. En yakın Japonya’da 265 dakika. İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde ise 220-230 dakika arasında. Dizilerin reytinglerini yazının başında vermiştim. Bu durumda dünyada en çok silah, savaş ve ölüm izleyen ülke biziz!

Asker dizileriyle 90’lara mı dönüyoruz?

Daha çok genç yaşta ailesinden, memleketinden kopup askere giden Mehmetçiğe toplumun sevgisi tartışılmaz. Hele onların daha hayatının baharında yaşamdan kopup gitmesi hepimizin yüreğini dağlıyor. Haber bültenlerindeki şehit haberlerini, tabutlara sarılan ana-baba görüntülerini izlemek bile çok zor geliyor.

İşte bu yürek dağlayan görüntüleri konu eden dizilerle karşı karşıyayız son günlerde. Her gün şehit haberleri ve çatışmalarla dolu günlerde bile olmayan diziler birden bire ekranı doldurmaya başladı. Sosyal medyada, köşe yazılarında, okur maillerinde herkes bu soruyu soruyor, neden aynı dönemde üç dizi birden yayına girdi?

Milliyetçilik dozu konusunda birbiriyle yarışan bu dizilerin dili de 1990’ları hatırlatıyor. Sanki o yıllarda yazılmış, çekilmiş de bu yıl yayına sokulmuş gibi.

O zor yılların gergin siyasi ortamını özleyen yoktur herhalde. Hepimiz “Bir daha yaşanmasın” diyoruz. Bu diziler neden o yılların gerilimini yansıtmaya çalışıyor, merak ediyorum. Toplum son yıllarda çok gerildi ve yoruldu. Biraz daha sakinleşmeye, rahatlamaya, huzura, barışa ve birlik duygusuna ihtiyaç var. Haberlerdeki gerilime zor dayanırken ardından üç saat süren dizilerle seyirciyi germek sosyal açıdan bize fayda vermeyecek. Toplumun ruh sağlığını korumak, birleştirici olmak dizilerin görevi değil doğru ama bozmasına da göz yummamamız gerekiyor. Bence hep birlikte bu konuya bir el atmanın vakti geldi de geçiyor!

Haberin Devamı

SENARİSTLER GREV YAPARSA...

Amerika’da çalışan sinema, televizyon ve tiyatro yazarları sendikası WGA (Writers Guild of America) 2 Mayıs itibariyle grev yapabileceklerini ilan etti. Talepleri ne? Değişen ekonomik koşullarla birlikte gelirlerinin yaklaşık yüzde 23’ünü kaybetmeleri, emeklilik ve sağlık
sigortalarının haklarında iyileşme yapılması. Sendikanın
yaptığı seçimde yüzde 96 oranında greve destek geldi.

Bizim senaristlerin sendikası bile yok!

Yazarların grevi tüm sektörü etkiler. Çünkü senaryo olmazsa hiçbir şey olmaz, her şey durur. Grev olursa, dünyanın birçok ülkesine satılan ‘Modern Family’, ‘Walking Dead’, ‘Empire’ ve başka onlarca dizi duracak. Yeni başlaması planlananlar da ertelenecek. 2007 yılında internet hakları için grev yapan Amerikalı senaristler tüm sektörü durdurmuşlardı. Yani anlayacağınız, bu hafta yapılan grev çağrısı kuru gürültü değil.

Haberin Devamı

Bizde durum ne? Bizde zaten senaristlerin sendikası yok. Haklarını bireysel olarak talep etmek zorunda kalıyorlar. Mesela yeni bir dizi için yaptıkları aylarca hazırlığın parasını alamıyorlar. Üstelik dizinin 3- 4 bölüm sonra yayından kalkması durumunda önceden yazdıkları bölümlerin parasını da alamıyorlar. Sağlık sigortası, emeklilik haklarının adı bile geçmiyor. İnternet yayınından, televizyondaki tekrarlardan, yurt dışına satışlardan da hiçbir pay verilmiyor. Yayınlanan bölümün parasını alan yazar kendini şanslı görüyor.

Dünyada en çok dizi satan ülke sıralamasında ilk üçteyiz. Çalışma haklarında ise son üçte. Amerikan televizyon sektörünü örnek alıp her türlü teknolojisini ithal ediyoruz, örnek gösteriyoruz ama işin içine çalışanların hakları girince herkes üç maymunu oynuyor. Önümüzdeki hafta 1 Mayıs, yazar arkadaşlarıma hatırlatayım dedim!