TÜRKİYE’DE KOMEDİ VAR MI?

"Recep İvedik’in 3 günde 2 milyon yaptığı ülkemdeki bir kanalın yöneticisi, ‘Bu sene komedi istemiyoruz, sadece dram alacağız Gani Bey’ dedi.” Gani Müjde’nin birkaç gün önce yazdığı tweet’ini aynen kopyaladım. Her kesime hitap eden büyük bir kanalda komedi de, dram da, gençlik dizisi de romantik komedi de olmalı. Peki bir kanal yöneticisi neden “Bu sene komedi almayacağız” der?

Kanal önce reytinglere bakar. En yüksek reyting alan diziler içinde komedi yoksa vazgeçer. Son iki yıldır romantik komedilerle doluydu televizyonlar. Birbirine benzer diziler arka arkaya gelince, seyirci sıkıldı ve alternatif aramaya başladı. Yani sorun komedide değil aslında, sorun birbirine benzer işleri yağmur gibi seyircinin önüne yığmamızda.

Reyting mücadelesi öyle ölümcül ki, herkes kendini garantiye almak istiyor. Bu nedenle de o dönem çok tutan bir işin benzerini yapmaya çalışıyor, seyirci sıkılıyor. O sırada yeni bir şey ortaya koyan olursa, ona yöneliyor. Bu kez o yeni şey moda oluyor, benzerleri yapılıyor. Yani kısır döngü devam ediyor. Böyle zamanlarda aslında en büyük risk, benzerleri yapmak. Başarı şansı ise farklı bir iş yapıp sıyrılmak.

Reytingler düşük olunca, reklam gelirleri de otomatik düşüyor. Dizilerin maliyetlerini karşılayamıyor. Şu an büyük bütçeli birçok dizi yurt dışı satışından para kazanıyor. Kanal yurt dışına satabileceği işi tercih ettiğinden komediden vazgeçiyor.

Peki gelelim asıl soruya, Türkiye’de komedi var mı? Yok. Dram ve komedinin iç içe olduğu tür olan ‘dramedy’ ya da komedisi az romantik komediler var. Bu türlerin altına komik müzik koyulunca, yan karakterler biraz komik oynamaya çalışınca komedi olmaz. Komedinin hem senaryo matematiği vardır hem de ona göre rejisi yapılır. Yani komikleştirmeye çalışarak komedi olmaz. En başta komedi olarak tasarlanır.

Komedi yapan kazanır mı?

Dünyada da, Türkiye’de de en uzun soluklu işler genelde komedilerdir. Üstelik tekrarları bile izlenebildiği için daha çok kesime hitap eder. Seyirci için izlemesi kolaydır, hayata daha çok dokunabilir, günceli yakalayabilir. Dram hikayelerine bakın, çoğundaki hikayeler hayatınız boyunca hiç karşılaşmayacağınız türdendir. Zengin fakir aşkı, karıştırılan çocuklar, yıllar sonra ortaya çıkan anneler, babalar... Kaç kişinin çevresinde böyle şeyler olur ki?

Bu sene ağlak anne hikayeleri, trajik aile öyküleri, asker dizileri yağmuru var. Doğal olarak da seyirci bu yağmurdan kaçacak bir yer arayacak. Yani hakkını vererek komedi yapan kazanacak. Hem hayata dokunacak hem de başarıya... Benden söylemesi!

MSM NEDEN ÖNEMLİ?

Müjdat Gezen Sanat Merkezi geçen hafta kundaklanınca gündemin en önemli başlıklarından biri oldu. Peki neden bu kadar önemli? 1991 yılında kurulduğunda ücretsiz konservatuvar eğitimi vereceğini açıkladı. Mevzuatımız bile buna hazır değildi, “İnsan neden özel eğitim kurumu açar da para almaz diye?” sordular. Devleti ikna edemedikleri için sembolik bir ücret almak zorunda kaldılar. Müjdat Gezen dizilerde oynayıp kazandığı parayı okula yatırıyordu. Birçok sanatçı destek oluyor, ustalar hocalık yapıyordu.

Meddah, Karagöz ve orta oyunu gibi geleneksel Türk tiyatrosu eğitimi de verildi, çağdaş tiyatro da. Oradan yetişen öğrenciler daha sonra hocalık yaptılar. Böylece usta çırak geleneği de yaşatılmış oldu. Bugün sinema, tiyatro ve televizyonda
gördüğümüz birçok oyuncu bu gelenekten yetişti işte. Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Mustafa Üstündağ, Dolunay Soysert, Ahmet Kural, Sevinç Erbulak, Gökçe Bahadır, Serdar Orçin, Zuhal Topal, Ceyhun Fersoy, Berat Yenilmez, Merve Boluğur, Günay Karacaoğlu, Şebnem Bozoklu, Gonca Vuslateri, Alper Kul ve daha niceleri.

İşte MSM bunun için çok önemli ve gözbebeğimiz gibi korumamız gereken bir sanat kurumu. Oraya düşen ateş hepimizin canını acıtır...