YENİ DİZİLERİN ‘İYİ’LERİ NE?
Birçok yeni dizi yayına giriyor. Yüzlerce insan büyük emekler harcıyor ve yürekleri ağzında reyting sonuçlarına bakıyor. Yapmak zor, eleştirmek kolay. Ben de dizi yapan biri olarak bu işin zorluklarını yakından biliyorum. O nedenle dizilerin, filmlerin genelde beğendiğim taraflarını görmeye ve yazmaya dikkat ediyorum.
‘Evlat Kokusu’nda Erol Özlevi’nin rejisi, Endemol’ün prodüksiyonuyla iddialı bir iş geliyor duygusunu yaşattı. Oyunculardan özellikle Hande Soral, Zeyno rolüyle bölümü başarıyla yüklenmiş. Birinci bölüm senaryosu, meselesini anlatıp, asıl izleyeceğimiz hikayeye güzel bir düğüm atan bir finale sahipti. Zeyno’nun farklı bir kimlikle hayatlarına girip, çocuğunu uzaktan izleyeceği klişe bir hikaye yerine, doğrudan kimliğini açıklayıp çocuğumu almaya geldim demesi bir sonraki bölümü merakla izletebilecek bir finaldi.
‘İstanbullu Gelin’de Aslı Enver çok sempatik ve sıcak bir karakter yaratmayı başarmış. Faruk (Özcan Deniz)’in gizli sürpriziyle sokak çalgıcıları eşliğinde keman hediye ettiği sahneyi beğendim. Faruk’un onu tavlamaya çalıştığını görünce arabasına biner gibi yapıp kemanı koyması ve ardından gider yapması da karakteri sevdirdi. Keşke hemen aşık olmayıp bu tatlı-sert atışmalar devam etseydi.
HINCAL ULUÇ’UN İSYANI KİME?
Hıncal Uluç’un dizi süreleri ve reklam eziyetiyle ilgili yazıları konuşuldu bu hafta. ‘Seyircisini eşek yerine koyan kanallar’ başlığıyla isyan etmiş, RTÜK’ü de göreve çağırmıştı. Uzun bir aradan sonra dizi izlemeye başladığı için tepkisi büyük olmuş. Uluç, RTÜK’ü göreve çağırıyor ama kurumun vereceği cevap belli. Avrupa Konseyi ülkelerinin kabul ettiği ve Türkiye’nin imzaladığı Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi adında bir uluslararası anlaşma var. Burada diyor ki, dizi ya da program eğer 45 dakikayı aşıyorsa, maksimum 15 dakika reklam ve tanıtım yayınlanabilir. Bu da 45 dakikada bir kez olabilir. Ama Avrupa’da zaten diziler genelde 45, en uzunu 60 dakika. O nedenle orada böyle sorunlar olmuyor. Bizde dizinin bölümü içinde yayınlanacak o 15 dakikaları artırmak için 2-3 saatlik sürelere uzuyor diziler. Bütün mesele dizinin içine daha uzun süre reklam koyabilmek. Ama reklam verenler dizinin izlendiği bölümün değil, aradaki reklamın reytingine göre para ödüyor. Yani amaç reklamları izletebilmek.
15 dakika blok reklam olduğunu, finalde aynı sahneyi tekrar edeceğini bilen seyirci de zaten izlemiyor. Alım gücü olan, eğitimli ve teknoloji kullanan seyirci zaten artık internetten ya da paralı televizyon portallardaki kayıtlarından reklamı sararak izliyor.
Çözüm ne? Birileri cesaret gösterip maksimum 60 dakika dizi yapacak, lastik gibi sarkıtmayacak ve reytingi alacak. O zaman hem reklamı izletirsiniz hem de seyircinizi internete kaptırmazsınız. Ne kadar kaçmaya çalışsak da zaten olacağı bu!
‘Anca beraber kanca beraber’ güzeliz
Bu yıl, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yıldızı Filli Boya’nın filmiydi. ‘Anca Beraber Kanca Beraber’ isimli film, birçok kesim tarafından çok beğenildi, takdir edildi. İçinde sorular yoktu ama şortlu kadına atılan tekme, spor yapan hamile kadına saldırı, kadın cinayetleri, çocuk gelinler, kız çocukların okula gönderilmemesi, tecavüz ve şiddet sorulmuştu. Soruların uzmanlar yerine tarlada, köyde, sokakta, iş yerindeki kadın, erkek, yaşlı, genç farklı bölgelerden kadın ve erkeklere yöneltilmesi etkisini daha çok artırmış. Çatışmaların, kavgaların ve gerginliklerin konuşulduğu bu ortamda “Kadın olmazsa hayat olmaz, insanlığın okulu yoktur, kadınlar gülmeyecekse çiçekler de açmasın” sözleri umudun dile gelmiş haliydi. Ayrımcılık, kutuplaşma, düşmanlık tohumlarını ekmeye çalışanlara rağmen, toplum iyi bir şey görünce hep beraber sarılıyor. Bence siyasetçiler için de iyi bir dersti bu film. Topluma umut, sevgi, kardeşlik ve barış vadedin, kazanırsınız!