Süleyman Ateş

Süleyman Ateş

suleyman.ates@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hocam, şahsınıza ve tüm İslam âlemine Hayırlı Ramazanlar diliyorum. Sizi her konuda takdir ediyorum. Affınıza sığınarak aşağıdaki sorularımı yanıtlarsanız sevinirim. Şimdiden Teşekkürler. Sağlıkla ve sevgiyle kalın...
1. Bilerek oruç bozmanın karşılığı 60+1 gün olduğu doğru mu?
2. Fotoğraf olan odada namaz kılınmazmış?
3. Kesilen tırnakların toprağa gömülmesi gerekiyormuş, doğru mu? Mehmet Sözeri
Cevap: 1) Kasten tutulmayan orucun ne kazası, ne de keffareti vardır. Ancak başlanıp da mazeretsiz olarak bozulan orucun keffareti hakkında o 61 gün ceza hükmü kitaplara girmiştir ama bu, ne âyetlerde vardır, ne de sağlam hadislerde. Sadece bir tek kişinin anlattığı bir hikâyeye dayanılarak böyle bir hüküm kitaplara konulmuştur. Kesinlikle doğru değildir. Her ne suretle olursa olsun bozulan orucun keffareti (cezası) onun yerine Ramazan dışında bir gün oruç tutmak, yani o orucu kaza etmektir.
2) Sadece fotoğrafa karşı durup namaz kılmak doğru değildir. Namaza durulan yönde yani kıble yönünde olmadıktan sonra odada fotoğraf bulunması namaza engel değildir. Sadece fotoğrafa karşı namaza durmak caiz değildir. Yoksa herkesin cebinde para var ve her para üzerinde de fotoğraf var. Cüzdan cepte herkes namaz kılarken hâlâ fotoğraf olan yerde namaz kılınmaz sözünün bir anlamı kalır mı?
3) Tırnak aralarına kir ve mikrop dolabilir. Onun için kesilen tırnakları rastgele eve atmak, yaymak sağlık ve temizlik açısından doğru değildir. Kesilen tırnaklar bir kâğıt parçasına konulup çöpe veya uygun bir yere atılır. Yahut tırnaklar çöp sepetine doğru kesilir. Tırnakları gömmek hurafedir. Tırnağı gömmenin ne anlamı var?
İnsanın aklına aniden gelen kötü düşünceler
Sayın Hocam, 2.5 aydır ibadetlerimi yapmaya başlamış biriyim. Bundan 10 gün öncesine kadar hiçbir problemim yok, gayet güzel ibadetlerimi yapar, kendimi manevi açıdan oldukça rahatlamış hissederdim. Ne olduysa bu son 10 gün, özellikle Ramazan’a girdiğimizden beri olmaya başladı.
Namazda ya da zikir yaparken ya da dua ederken birden aklıma; Ya Allah (c.c.) yoksa (haşa) ya ellerini boşuna açıyorsan, ibadet edeceksin diye kendini boşuna paralıyorsan (haşa) veya Kur’ân-ı Kerim’de meal okurken; ya böyle bir şey yoksa, bu ayetler sonradan birileri tarafından yazılmışsa (haşa) gibi neredeyse beni helak edecek düşünceler aklıma geliyor. Hocam Ramazan’a girdiğimizden beri artması beni ayrıca korkutuyor. Hani öyle olmasa bunlar şeytanın vesveseleridir deyip geçeceğim ama Ramazan’da şeytanlar bağlanıyorsa bu aklıma gelen benim düşüncelerim mi sayın hocam? Hocam bu problemimi çözmenin yolu var mıdır? Vereceğiniz cevaplar için şimdiden Allah (c.c.) razı olsun. Selam ve dua ile. Ali Vural
Cevap: Bir hadiste Ramazanda şeytanın zincire vurulduğu belirtilir ama zincire vurulan asıl şeytan değil, insanın kendisinde bulunan nefis şeytanıdır. Açlık ve ibadet dolayısıyla nefsin gücü azalır, böylece iyiliklere engel olma kudreti kalmaz, şehvet duyguları zayıflar. İnsan böylece daha çok Allah’a ve maneviyata yönelir. Yoksa asıl şeytan serbesttir, onu zincire vurmak da mümkün değildir. Ancak ibadet ve zikirle o şeytanın yaklaşmasına engel olunabilir. Çünkü Allah’ı anınca şeytan kaçar, siner. Ama insan gaflete düşünce yine saldırır, kötü düşüncelerle kalbinizi, imanınızı bozmaya çalışır.
İçinize gelen o düşünceler şeytanın vesveseleridir. Şeytan sizi ibadetten alıkoymak için o tür düşünceleri içinize atmaktadır. Böyle düşünceler gelince yine Allah’a sığının, E’zzu besmele çekin. Ve kendinizin, dünyanın en akıllı insanı olmadığınızı da düşünün. Siz mi akıllısınız, Hz. Muhammed mi, siz mi akıllısınız, yoksa Farabi mi, İbn Sina mı, Gazali mi, Yunus mu, Mevlânâ mı, Hacı Bektaş mı? Bunların hepsi ömürlerini ibadetle geçirmiş, kendilerini derinden Allah’a vermiş, maneviyatla iç içe yaşamış insanlar. Eğer onların eylemleri boşa gitmiş ise haydi varsın sizinki de gitsin, ne çıkar?
Özetle kardeşim, bu tür düşünceleri bırakın, Kur’ân’a gönülden bağlanın, Hz. Muhammed’i sevin. Sevin ki manen yücelesiniz. Yoksa vehimler içinde bocalayıp durursunuz. Şunu da bilin ki aklınıza gelen bu anlık düşünceler, eyleme geçirilmedikçe günah yazılmaz. Yeter ki siz bu düşüncelerden tevbe edin, bunları içinizden atmaya çalışın.