BESLENME ŞEKLİNİZ KANSER TÜRÜNÜZÜ BELİRLİYOR!

Bağırsaklardaki faydalı bakterilerin azalmasına yol açarak vücudun dengesini bozan sağlıksız gıdalar; DNA değişimine neden olup, bağışıklığı çökertebiliyor!

Çeşitli bilimsel araştırmalar, beslenmeyle kanser arasında yakın bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Gıdalar, hem kanser yapıcı, hem de kanser önleyici maddeler içerebiliyor. Ayrıca, yanlış pişirme ve saklama yöntemleri nedeniyle zararlı kimyasallar vücuda girip, kanser yapıcı etki gösterebiliyor.

Riski artıranlar

- Yağ ve yağlı besinleri fazla tüketmek

- Yetersiz taze sebze ve meyve yemek

- Az posa tüketmek

- Tuzlanmış, tütsülenmiş ve dumanlanmış besinleri tercih etmek

Riski azaltanlar

- Günlük enerjiden gelen yağ oranının yüzde 30’un altında olması

Haberin Devamı

- Bol taze sebze ve meyve tüketimi

- Posadan zengin diyet

‘Hangi Kansere Hangi Bitki?’ ve 13 bilim insanıyla birlikte yazdığı ‘Kansere Çözüm Var’ kitaplarıyla beslenme ve kanser arasındaki ilişkiye dikkat çeken İç Hastalıkları, Tıbbi Onkoloji ve Fitoterapi Uzmanı Prof. Dr. Canfeza Sezgin ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

- Doğal beslenme ve kanser arasındaki ilişkiyi anlatır mısınız?

Küresel rekabetçi ortam, üretimde verimi ve dayanıklılığı artırmak için zirai ilaçlar, kimyasal gübreler, hormonlar ve genetiği değiştirilmiş organizma tohumlarının (GDO) gıdalarda kullanılmasına yol açtı. Yani doğal ortamda yetişen besinlerin insan vücuduyla olan tanışıklığı son 100 yılda değişikliğe uğradı. Yapay müdahalelerle kirlenen gıdaların insan vücuduna ilk girdiği andan itibaren değişikliğe neden olacağı artık bilinen bir gerçek.

Bu yüzden kanser (özellikle meme ve lenfoma), hormonal sorunlar, (erkek kısırlığı, kız çocuklarında erken gelişme), alerjik hastalıklar, bağışıklık sisteminin bozulması, iltihabi reaksiyonların artışı ve sindirim problemleri sık ortaya çıkıyor.

Çalışmalar, bağırsaklarımızda trilyonlarca bulunan flora bakterisinin dengesinin gıdalarla bozulabileceğini ve önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğini gösterdi. Bu da sağlıksız veya GDO’lu gıdaların olumsuz etkilediği bağırsak florasının, insan DNA’sını ve bağışıklık sistemini bozabileceğine dair endişeleri artırdı.

- Doğal ve organik beslenerek kanserden korunabilir miyiz?

Haberin Devamı

Beslenme, kanserlerin yüzde 35’inden sorumlu. Değiştirilebilir bir faktör olduğu için sağlıklı beslenmeyle kanser riski üçte bir oranında azaltılabilir. Bitkisel gıdaların kanserden koruyuculuğu, hayvansal gıdalardan daha fazla.

Sebze ve meyveden zengin, kırmızı et ve hayvansal yağdan fakir, balığın tercih edildiği beslenme şekli kanserden korunmada en faydalı tercihlerdir.

- Hangi gıda hangi kanser türüne karşı koruma sağlıyor?

Akciğer kanseri: Elma, portakal, yeşillik, ıspanak, brokoli, domates ve zerdeçal gibi baharatlar mutfakta mutlaka bulunmalı.

Meme kanseri: Organik domates, ev yapımı lahana, yeşil çay, erik ve şeftali tüketilmeli.

Prostat kanseri: Biberiye, devedikeni, domates, karpuz, nar, çörekotu yağı, ısırganotu, keten tohumu yağı, kızılcık, karayılan otu, arı poleni, kudret narı, sarımsak ve yeşil çay korunmada etkili.

Kalın bağırsak kanseri: Haftada üç porsiyon balık, kırmızı biber, kırmızı soğan, tam buğday ekmeği, brokoli, lahana ve ıspanak gibi sebzeler yenmeli.

Haberin Devamı

Pankreas kanseri: Elma, armut, bakliyat, şeftali, kayısı ve erik gibi gıdalara yönelmek gerekir.

Bitkilerin gücünden faydalanırken nelere dikkat etmeliyiz?

Zehir ve ilacı birbirinden ayıran en önemli fark, dozdur. Bazen bir bitkinin kansere iyi geldiği söylentisiyle fazla tüketimesi, başka sorunları beraberinde getirebilir. Örneğin ısırgan otunun aşırı alımı, karaciğer değerlerinin bozulmasına; sarımsağın çok yenmesi, tansiyon düşmesine ve ginsengin çok tüketilmesi çarpıntıya neden olabilir.

İnsanların bitkilerin gücünden doğru faydalanmak için fitoterapi (bitki bilimi) eğitimi almış doktorlara danışmalarında fayda var.

- Kulaktan dolma bilgiler ya da sosyal medyadan verilen tarifler ne kadar güvenilir?

İnsanlar kanser gibi ciddi bir olayda, hayatı etkileyecek kararları çok kolay ve safça verir. Mesela alkali yapıcı suların kanseri tedavi edebileceği bilgileri sosyal medyaya düştü. Ancak bunu uygulayan hastanın, alkali suyun ağızdan alınan kanser ilaçlarının etkisini azaltabileceğinden haberi yok!

Işgın bitkisinin kansere iyi geldiğini duyan meme kanseri hastası, bunu tüketiyor ama kanser hücrelerini çoğaltıcı özelliğiyle hastalığın alevlenebileceğini bilmiyor. Meyan kökünün Çin’de kanser ilacı olarak kullanıldığını okuyan biri, kemoterapi ilacının etkisini zayıflattığını aklına getirmiyor.

- Kanserden korunmak için veya tedavi sürecindeyken alınması tavsiye edilen bitkiler farklı mı?

Kanserden korunmada, bitkilerin gıda olarak tüketildikleri doğal formları daha yararlıdır. Kanser tedavisinde yararlandığımız bitki formları ise içinde belli doğal bileşenleri daha fazla içeren özütlerdir.

Bazı bileşenlerin kanser hücrelerini öldürücü veya bağışıklık sistemini uyarıcı etkisi diğerlerinden daha fazla. Bitki özütlerinde bu aktif bileşenler, özel tekniklerle daha yüksek miktarlara ulaştırılır.

- Bitkileri aktardan mı almak lazım yoksa, ambalajlı ürünler mi tercih edilmeli?

Üzerinde üretim tarihi ve yeri belli olan, etiketli, içerdiği bitkilerin ve diğer doğal bileşenlerin miktarını gösteren ambalajlar tercih edilmeli. Bu konuda doktor ve eczacılardan yardım alabilirsiniz.

- Kanser türlerinin hepsi bitkilere olumlu yanıt veriyor mu?

Kanser tedavisinde tıbbi tedavi yerine bitki, homeopati, akupunktur, biyorezonans, ozon ve hipnoz gibi teknikler uygulanmamalı.

Bitkiler, tıbbi tedavinin etkinliğini artırmada, yan etkilerini azaltmada ve bağışıklık sistemini desteklemede yardımcı olabilir. Her kanserin cinsine ve kullanılan kemoterapi ilacının çeşidine göre bitkisel destek tedavileri farklılık gösterir.

Pankreas, safra yolları, karaciğer, akciğer ve mide kanseri gibi hızlı ilerleyen kanserlerde bitkilerin tek başına etkinliği daha azdır.

Prostat kanseri ve meme kanseri gibi hastalıklar daha yavaş seyirli olduğu için bitkisel tedavilerden faydalanma şansları daha yüksektir.