HAYATI ÖLÜM KALIM SAVAŞINA ÇEVİRMEYİN!

Olaylara gösterdiğimiz tepki, stres düzeyimizi belirliyor. Gün içinde keyif almadan yaptıklarımız çoğalınca, tahammülümüz azalıyor ve kendimizi stresin kollarına bırakıyoruz

İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Elif Kutlu Kurtoğlu, hayatın hemen her alanında etkisini hissettiren stres ve bununla başa çıkma yollarına dair sorularımızı yanıtladı.

- Günümüzde stresin günlük yaşamımızda geçmişe göre daha fazla etkili olmasının sebepleri neler?

Stres, hayat içinde karşılaştığımız durumları yorumlamamız sonucunda ortaya çıkan fizyolojik, bedensel ve bilişsel tepkilerin bütünüdür. Evrimsel bakıldığında, canlıların hayati tehlikesi olduğunu düşündüğü anlarda kalp atışları hızlanır; ya savaşır ya da kaçar.

Haberin Devamı

Günümüzde sanki vahşi bir hayvanla karşı karşıyaymışız gibi, olayları hayatta kalma meselesi olarak görüyoruz.

- Stres ne gibi psikolojik hastalıklara yol açar?

Kendimizi sürekli tehlike çanları çalıyormuş gibi alarm halinde tutmanın faturası ağırdır. Tehlike çanları, hayatın diğer seslerini duymamızı engeller. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılayamayıp, sürekli korku ve kaygı içinde oluruz. Bu da beraberinde kaygı ve depresif bozuklukları getirir. Son yıllarda sık teşhis edilen ‘Kronik Yorgunluk Sendromu’ da strese yoğun ve uzun süreli maruz kalan kişilerde görülür. Herhangi bir tıbbi duruma bağlı olmadan, halsizlik, kas ağrıları ve uyku düzensizlikleri gibi belirtiler verir.

- İş yerinde strese yol açan faktörler için hangi önlemleri alabiliriz?

İşleri gerektiği gibi planlayamamak, arkadaş ve yöneticilerle ilişkilerde ‘sınır algısını’ geliştirmemek hayatımızı zorlaştırır. Oysa planlı olmak, her şeyi mükemmel yapmaya çalışmamak, işlere önceden başlamak, ‘sürekli alarm altındaymışız’ hissini ortadan kaldırır. Böylece vücudumuz tehlikeli bir durum karşısında alarma geçirdiği sistemi devreye sokmaz. Yani, stres yaşamayız. Herkesin hakkınızda ne düşündüğüyle meşgul olmak yerine, üzülmenin ve kızmanın tek seçenek olmadığını kendinize hatırlatın.

- İlişki veya evliliklerde stresi azaltmak mümkün mü?

Romantik ilişkilerde sadakat, olmazsa olmazdır. Her ilişkinin normalleri farklı olabilir. Ancak karşılıklı güven duyabilmek, sağlıklı insanın en temel ihtiyaçları arasındadır. Bu kadar önemli bir ihtiyacı tehlikeye soktuğu düşünülen her durum stres nedenidir. Bunun olmaması için açık iletişim geliştirilmeli. Durum ne olursa olsun, yalan söylemek veya olayları saklamak sizi sona yaklaştırır.

Haberin Devamı

Açık iletişim becerileri için suçlayıcı veya alttan alıcı bir dil seçmeyin. Bir suçlu aramak yerine, çözüme odaklanın. Doğru ve yanlış, haklı ve haksız olmak çözüme yardım etmez. Örneğin, fiziksel temastan hoşlanan, el ele ve diz dize olmayı seven çift, bir sorun yaşadığında, bunu karşılıklı oturarak değil, yan yana halledebilir.

- Stresle başa çıkmak için neler yapabiliriz?

Olaylara verdiğimiz anlamlarla, stresin üzerimizdeki etkisini belirliyoruz. Örneğin, bir sınavın sonucu için ‘hayatın sonu değil’ diye düşünebiliyorsak, bunu stres olarak algılamayız. Sürekli alarm halinde yaşayamayız. Rahatsız olduğumuz, kaldıramadığımızı düşündüğümüz her şey için farkındalık kazanıp, bunu değiştirebilmek için elimizde neler var onlara bakmamız gerekir.

Haberin Devamı

Bir an durun ve düşünün. Sakince ve sabırlı olarak nefes alıp verin. Nefesinizin ritmini düzenleyin. Akıllı telefon, tablet ve TV’den uzak durun.

Beş yıl önceyi hatırlamaya çalışın. O zaman sizin için çok önemli olan, stres yaşadığınız durumları aklınıza getirin. Şimdi hala önemliler mi? Şu an sizi harap eden bazı şeylerin, üzerinden zaman geçtiğinde sizi rahatsız etmeyeceğini fark edin.

Koşturarak yaptığınız hiçbir şey size keyif vermez. Gün içinde keyif almadan yaptıklarınız çoğalınca, tahammülünüz düşer ve kendinizi stresin kollarına bırakmış olursunuz.

BESLENME ANAHTAR ROLDE

Medical Park Tokat Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Aktaş, stresten doğru beslenmeyle korunmanın mümkün olduğunu söyledi.

Yeterli C vitamini alın: Stresli durumlarda vücuttan C vitamini atımı artar. C vitamini, bağışıklık sistemini de güçlendirir. Stresli dönemlerde turunçgiller tüketmeye özen gösterin.

Tavuk, süt ve muz tüketin: Stres altındayken miktarı azalan serotonin seviyesini yükseltmek için süt, yumurta, kurubaklagiller, muz, kakao ve sarımsak gibi besinler tüketin.

Kompleks korbonhidratlara yönelin: Karbonhidratların endorfin sentezini artırıcı etkilerinden yararlanmak için mutlaka kurubaklagiller, sebzeler, meyveler ve karışık tahıllı yiyecekler gibi kompleks karbonhidratlara yönelin.

Mineralleri ihmal etmeyin: Birçok metabolik işlevi olan magnezyum, kortizol seviyesinin dengelenmesinde olumlu etki gösterir.

Fazla tuz tüketiminden kaçının: Fazla tuz tüketimi stresle yükselen tansiyonun daha da yükselmesine yol açar.

Kafeinli içecekleri sınırlayın: Kafein, adrenalin ve kortizol hormonlarının salınımına neden olur.

Günde 8-10 bardak su tüketin: Yavaşlayan sindirim sistemini hızlandırmak için yeterli miktarda su tüketin.

Fiziksel aktivite yapın: Hem stresten korunmak için hem de vücutta yarattığı olumsuz etkilerden kurtulmak için hareket edin.

BEYNİN ÇALIŞMA RİTMİNİ BOZUYOR

İstinye Üniversite Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Gülşen Kocaman, stresin beynin çalışma ritmini bozduğunu ve bazı nörolojik sorunlara yol açtığını belirtti.

Stres yüküne karşı beynimizde birtakım reaksiyonlar gelişir. Bunun üstesinden gelmek için beyinde bazı alanlar harekete geçer ve bedenin normal fonksiyonunu korumaya çalışır. Bu sistemler, geçici stres halinde dokularda koruyucu ve destekleyici etki gösterir. Ancak stres uzun sürer ve sık tekrarlanırsa bağışıklık sistemi zayıflar. Bazı araştırmalara göre stres; düşünce, hafıza, tahmin ve karar verme gibi pek çok bilişsel olayda görev alan bölge olan prefrontal korteksin (PFK) çalışmasını bozuyor.

Bu bölge aynı zamanda major depresif bozuklukla da yakından ilişkili.

Stres yeni anıların oluşturulması ya da eskilerin hatırlanması gibi hafıza fonksiyonlarını da bozar. Kriz yaratan konularda insanların iyi düşünememesi ve zihinlerini boşalmış hissetmeleri de bu yüzdendir.

Stres baş ağrılarını da tetikler. Tekrarlayıcı migren, tüm baş ağrısı hastalıkları içinde doktora en fazla başvuru nedenidir. Migrende stres en önemli tetikleyicilerinden biridir.

Nedeni tam olarak bilinmeyen, daha çok genç kadınları çalışma çağında yakalayan Multiple Skleroz (MS), beyin ve omuriliği tutan bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Stresin MS’e neden olduğuna veya kötüleştirdiğine dair kesin kanıt yok ama atak ve bağışıklık sistemiyle yakından ilişkili olduğu bilinir.

Stres, ateroskleroz gelişimini hızlandırarak, kan şekeri dengesini regülasyonunu bozup, hipertansiyon ve kalp hastalıklarını kötüleştiriyor. Böylece beyin damar hastalıkları riski de artıyor.

KALBİNİZİ KORUMANIN YOLLARI

Medical Park Bursa Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Aysel Aydın Kaderli, stres ve kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi anlattı.

Stres, kardiyovasküler hastalıklar için klasik risk faktörleri arasındadır. İnme, koroner arter sorunları ve kalp krizi geçirme riskini artırır. Ritim bozukluklarının ortaya çıkması ya da kötüleşmesinin, kalp yetersizliği sorunu yaşayan hastalarda klinik tablonun bozulmasına yol açtığı da bilimsel olarak kanıtlandı. Doğal afetler, spor müsabakaları, terör saldırıları, iş yoğunluğu ve yoğun trafik gibi kronik stres etkenlerinin kalp krizi riskini 4-8 kat artırdığı bilinir.

Oksijen ihtiyacı artıyor

Akut ya da kronik stres, beynin korteksini uyararak, vücutta bir yandan adrenalin salgısını artırırken diğer yandan başka hormonal yolakları aktive eder. Bu aktivasyon kalp hızının ve kan basıncının; kalbin oksijen ihtiyacının artmasına, damarların anlık dinamik daralmasına, pıhtılaşmanın kolaylaşmasına, iltihabi yanıtın ortaya çıkmasına ve ritm bozukluklarına yol açar.

İş stresinin kalp krizi riskini 1.5-2 kat, aile içi problemlerinse 3-4 kat etkilediğini söylemek mümkün. Diğer yandan depresyon ya da panik atak varlığında kardiyovasküler hastalık riski dikkate değer miktarda artar.

Sadece akut stresle ortaya çıkan ve koroner damarlar normal olmasına rağmen kalp krizini bire bir taklit eden ‘Taka-Tsubo kardiyomiyopatisi’ tablosu da vardır. Hastalar kliniklere göğüs ağrısıyla başvurur ve durum kalp krizini taklit eder. Ancak koroner anjiyografi yapılıp, koroner damarlar normal bulunduğunda şiddetli stres varlığı tespit edilir.