Medical Park Hastaneler Grubu’nun ‘Birlikte Mümkün’ projesi, kanser hastaları ve yakınlarına psikolojik destek verecek. Tedaviye eklenecek görüşmeler, seminer ve grup çalışmaları süreci daha etkin hale getirecek

Kanser tanısı konduğu andan itibaren yaşanan şok ve reddetmeyle başlayan; süreç boyunca farklı şekillerde ve şiddette ortaya çıkan psikolojik sorunlar, tedaviyi olumsuz etkileyebiliyor. Üstelik sadece hastalar değil, hasta yakınları da benzer sıkıntıları yaşıyor. Yani hastanın sosyal çevresinin de psikolojik olarak desteklenmesi sürece olumlu katkı sağlıyor. Türkiye’nin ilk onkoloji hastanesini kuran Medical Park Hastaneler Grubu, bu bakış açısından yola çıkarak ‘Birlikte Mümkün’ adlı sosyal destek projesini hayata geçirdi. Grup, Psiko-Onkoloji Derneği’yle yaptığı iş birliği kapsamında kanser hastaları ve yakınlarına yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları gerçekleştirecek.

Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi, Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi ve Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde hastalar ve sağlık personeline bireysel görüşmeler; yakınlarına ise seminer ve grup çalışmaları aracılığıyla destek sunulacak.

Mücadele Komisyonu kuruluyor

Proje kapsamında hasta ve yakınlarına yönelik olarak yürütülecek çalışmalar sonucunda tespit edilecek psikolojik sorunlar, psikolojik profillemeler yapılarak takip edilecek. Kanser hastalarının psikolojik tedavileriyse hastanedeki onkoloji bölümünde görev yapan uzman hekimlerle koordineli biçimde yürütülecek. Ayrıca Medical Park Hastaneler Grubu bünyesinde kurulan ‘Kanser ile Psiko-sosyal Mücadele Komisyonu’yla hasta ve yakınlarına verilecek psikolojik destekler, grup bünyesinde yer alan tüm hastaneler genelinde etkin hale getirilecek.

'İhtiyacı gözlemliyoruz’

MLP Care Hekimlik Hizmetleri Direktörü Dr. Şerif Köksal, “Yılda 52 binden fazla kanser hastasının tedavi süreçlerinin içinde yer alıyoruz. Onkoloji alanındaki vaka birikimimiz nedeniyle hem hastalarımızın hem de sosyal çevrelerinin tedavi süreçleri boyunca psikolojik destek ihtiyacını net olarak gözlemliyoruz. Bu ihtiyaca cevap vermek üzere bir sosyal sorumluluk projesi hazırladık. Kanser tedavileri, hastalar üzerinde yıpratıcı etkiler oluşturabiliyor.

Ancak bu etkileri asgariye indirmek ve hatta bazen yok etmek, tersine çevirmek, tüm aktörlerin uyumlu birlikteliği ile süreçleri farklı yaşamak, yaşatmak mümkün. Birlikte Mümkün projesi ile onkoloji ve psikolojinin, kanser tedavisinde ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğuna dikkat çekmek istediğimiz kadar, psikolojik desteğin sadece hastalar için değil; hasta yakınları hatta tedavi boyunca hastaların yanında olan sağlık personelinin de ihtiyacı olduğunu anlatmak istedik” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

VAKA SAYISI ARTIYORTEDAVİDE PSİKOLOJİK  DESTEK  ÖNEMLİ

Haberin Devamı

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nden Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Andaç Argon, kanser vakalarının yüzde 50’sinin önlenebilir olduğunu anlattı. Sorularımızı yanıtlayan Prof. Argon, “En önemli sorumlular, sigara ve obezite” dedi.

- Kanser nedir?

Kanser bir organ veya dokudaki normal hücrelerin günün birinde vücudun aslında çok hassas olan denetim mekanizmaları ve bağışıklık sisteminin kontrol ve gözetiminden kurtulup aşırı çoğalmaya ve başka organ ile dokulara yayılma potansiyeli kazanmaya başlamasıyla ortaya çıkan hastalıkların genel adıdır.

Haberin Devamı

- Kanserin sıklığı ve en çok rastlanan kanser tipleri nelerdir?

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu istatistiklerine göre, Türkiye’de her yıl 163 bin 500 insan kansere yakalanıyor. Yani günde yaklaşık 450 insanımıza kanser teşhisi konuyor. Türkiye’de en sık şu kanser türleri görülüyor:

Kadın Erkek

Meme yüzde 24 Akciğer yüzde 21.1

Tiroid yüzde 12 Prostat yüzde 12.7

Kolon yüzde 8 Kolon yüzde 9.3

Rahim yüzde 5.4 Mesane yüzde 7.7

Akciğer yüzde 5 Mide yüzde 5.9

- Kanser vakaları artıyor mu?

Evet, kanser ürkütücü bir hızda artıyor. 2030-2035 yıllarında yani önümüzdeki 15 yıl içinde dünyadaki kanserli hasta sayısının günümüzün iki katına çıkacağı öngörülüyor.

Kanser genellikle ‘yaşlılık hastalığı’ kabul edilir. İnsanın ortalama yaşam süresi 150 yıl öncesine göre neredeyse iki katına çıktı. Bu, artıştaki önemli nedenlerden. Tabii diğer faktörler de önemli. Örneğin neredeyse tüm kanserlerin üçte birinden sorumlu olan sigara ve yüzde 20’si kadarından sorumlu obeziteyi de katarsak yüzde 50 nedene ulaşmış oluruz. Ve bu yüzde 50, tamamen ortadan kaldırılabilir bir oran.

Korunmak için

Aşağıdaki önlemlerle kanserden korunmak mümkün:

- Kansere neden olan bakteri ve virüslere karşı korunma, tedavi ve aşılanma

- Hijyen teknikleri içerisinde ‘endüstriyel hijyen’ diyebileceğimiz iş ortamından edinilen kanserlere karşı korunma

- Her türlü radyasyona karşı koruyucu tedbirler almak. Örneğin cep telefonları ve diğer elektronik ekipman ve küçük ev aletlerinin yaydığı radyasyon, doza ve süreye bağlı olarak kansere yol açabilir.

- Kişi erken saptanabilen bazı kanserlerin tarama programlarına düzenli katılmalı ve genetik altyapı varsa araştırmalar yapılmalı.

- Düzenli yapılan check-up’lar ihmal edilmemeli

- En geç gece yarısı ışıksız bir odada uykuya başlamalı ve 7.5 saat düzenli uyunmalı. Stresle başa çıkma yöntemleri geliştirmeli; kronik stres nedeni olan faktörlerden uzak durulmalı.

- Tütün kullanılmamalı.

- Herkes ideal kilosuna ya da ona yakın değerlere inmeli.

- Yazın saat 11-15 arasında mümkünse güneşe çıkmamalı ve özellikle sarışın, ben ve çilleri fazla olan insanlar yüksek koruma faktörlü kremler kullanmadan dışarıya çıkmamalıdırlar.

Beslenme sürecin parçası TEDAVİDE PSİKOLOJİK  DESTEK  ÖNEMLİ

Medical Park Ankara Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Bürge Çobaner, kanser hastalarının beslenmede nelere dikkat etmeleri gerektiği hakkında tavsiyeler verdi:

Protein alımı artırılmalı: Ameliyatlar, kemoterapi ve radyoterapi gibi işlemler nedeniyle zarar gören hücreleri iyileştirmek ve enfeksiyondan korunmak için kanserli hastaların protein gereksinimi daha fazladır.

Sebze ve meyve tüketilmeli: Günde 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze alınarak vitamin, mineral ve lif/posa doğal yollarla karşılanmalı.

Karbonhidratlar kompleks olarak alınmalı: Tam buğday ekmeği, tam tahıl makarnası, kahverengi pirinç, kuskus, arpa, yulaf, erişte ve kepek gibi tahıl ürünlerinin bağışıklık sistemine katkısı vardır.

Günde iki litre su için: Kemoterapinin zararlı etkilerini en aza indirmek için idealdir.

Yağlara dikkat: Doymuş yağların (margarin, iç yağlar, vb.) alımının azaltılması bağışıklık sistemine iyileştirici etki yapar. Ayrıca balıkta bulunan OMEGA -3 yağ asitlerinin meme ve kalın bağırsak kanseri başta olmak üzere bazı kanserlerin görülme sıklığını azalttığı, bazı kanser hücrelerini öldürdüğü ve bağışıklık sistemini uyardığı gösterilmiştir.

Bunları tüketmeyin!

Tatlı içecekler, meyve suları, meşrubat, şekerli gıdalar, beyaz ekmek, pastane ürünleri ve fırın mamullerinden uzak durun. Ayrıca fast food yiyecekler de kesinlikle yasaklanmalı. Patates kızartması, mısır gevreği, makarna, hazır çorba, krema ve çikolata da yenmemesi gerekenler arasında.

TOMOTERAPİYLE NOKTA ATIŞI

Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nden Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Berrin Pehlivan, radyoterapi tedavisindeki yenilikler hakkında bilgi verdi: Radyoterapi, kanser hastalarının tedavisindeki başlıca yöntemlerden biri. Vücudun hemen her bölgesindeki birçok kanser tipinde tercih ediliyor.

Cerrahi ve ilaç tedavisine ek olarak uygulanıyor. Bazı kanser tiplerindeyse radyoterapi tek tedavi yöntemidir. Radyoterapi bazen cerrahi öncesinde tümörü küçültme amacıyla verilir. Bazı tümörlerdeyse cerrahi sonrasında kalmış olabilecek kanser hücrelerini temizlemek için kullanılır.

TEDAVİDE PSİKOLOJİK  DESTEK  ÖNEMLİ

Radyoterapi alanındaki gelişmeler, özellikle kullanılan cihazların verdiği ışınların mümkün olduğunca hastalıklı dokuya yönlendirilmesi, diğer alanların en az doza maruz kalmasını sağlayacak teknolojilerle ilerliyor. Geleneksel tedavilerde normal doku hasarı ve buna bağlı yan etkiler daha fazla olmaktaydı. Son yıllarda yoğunluk ayarlı radyoterapi veya odaksal (streotaksik) radyoterapi gibi tekniklerle normal dokuyu daha korumak mümkün hale geldi. Geliştirilen yeni cihazlar ise radyoterapinin çizgisini daha da yukarı taşıdı. TomoTerapi bunlara iyi bir örnektir.

Geleneksel radyoterapi cihazları, geniş bir radyasyon ışınını sadece birkaç açıdan verebilme olanağına ve teknolojisine sahip. TomoTerapi ise ışınları bütün açılardan optimize ederek öngörülen dozu veriyor. Tek bir radyasyon ışını yerine, TomoTerapi teknolojisi, bir ışını binlerce küçük ve dar ışıncıklara bölüyor. Her bir ışıncık, farklı bir tedavi dozu verebilmektedir.

Böylelikle farklı dozlar, sağlıklı çevre dokulara zarar vermeyecek şekilde tümörün farklı kısımlarına gidiyor.

Böylece yan etkiler azalıyor ve hastanın yaşam kalitesi artıyor.

Radyoterapinin yan etkileri bölgeseldir ve uygulandığı yere göre değişir. Bunlar çoğunlukla tedavi bitiminden sonra birkaç haftada kaybolur. Ancak bazı yan etkiler daha uzun sürebilir.

Çoğu hastadaysa hiçbir yan etki ortaya çıkmaz. Genel olarak yan etkilerin riski, kanserli hücreleri öldürmenin getireceği yararlara göre çok daha düşüktür.