Türkiye'de her yıl üç bin 500 çocuk kanser tanısı alıyor

Türkiye'de her yıl üç bin 500 çocuk kanser tanısı alıyor. Her yıl vakalar giderek artıyor. İyi haberse, çocukluk çağı kanserlerinin üçte ikisinin tamamen iyileşmesi

Kanser teşhisi konulan çocukların bir kısmı tedavileri için büyükşehirlere gidiyor. Bu zorunlu göç, aileleri hem maddi hem de manevi olarak sarsıyor. Özellikle bu illerde akraba ve tanıdığı bulunmayanların en büyük sorunu, barınma ihtiyacı.
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı KAÇUV, Aile Evi projesiyle ailelerin en büyük destekçisi karşı farkındalığı artırmak amacıyla

Haberin Devamı

Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı, KAÇUV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız ile hem hastalığı hem de kanserli çocuklara verdikleri desteği konuştuk.

Türkiye’de en çok hangi çocuk kanserleri görülüyor?
Hem Türkiye hem de dünyada en sık lösemi görülüyor. Ardından lenf bezi kanserleri, sinir sistemi tümörleri, nöroblastom, Wilms tümörü ve yumuşak doku sarkomu geliyor.

Bu kanser türleri ne sıklıkla ortaya çıkıyor?
Dünyada yılda 300 bin, Türkiye'de ise üç bin 500 çocuk kanser tanısı alıyor. Kanser, çocuklarda yetişkinlere oranla çok daha nadirdir ama yine de enfeksiyonlar, kalp hastalıkları ve kazalardan sonra dördüncü en sık ölüm sebebidir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri çocukluk çağı kanseri geçirmiş ve kurtulmuştur.

Çocuk kanserleri gelişiminde neler etkili?
Çocuklarda kansere neyin sebep olduğu bilinmiyor, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğu düşünülüyor. Geçirilen bazı virüs enfeksiyonlarının ve genetik yatkınlığın kansere zemin hazırladığı tahmin ediliyor.

Erken tanı ve teşhisin öneminden bahsedebilir misiniz?
Erken tanı çok önemli ve eğitimle mümkün. Hastalıklara ilgili belirtilerin bilinmesi, hızla tanıya gidilmesi ve tedavinin tam teşekküllü onkoloji merkezlerindeki eğitimli uzmanlar tarafından yapılması gerekiyor.

Tedavi sürecinde ailelere düşen görevler neler?
Kanser, uzun ve yorucu bir hastalıktır. Süreç sıkıntılı olsa da, çocukluk çağı kanseri vakalarının üçte ikisi tamamen iyileşir. Bu sebeple asla ümitlerini yitirmemeleri gerekiyor. Çocukların kendilerine neler olduğunu bilmeye hakkı var, hastalığı anlatılmalı. Çocuğun kanser kelimesini hiçbir açıklama olmadan başka kaynaklardan duymasındansa, güvendiği kişilerden duyması daha iyidir.

Haberin Devamı

Ailenin tavrı çocuğun iyileşmesinde ne kadar etkili?
Çocuğun iyileşeceğine inanmaya ihtiyacı vardır. Aile, çocuğa bu umudu aşılamalı. Tedavi sonrası okula dönebileceğini, futbol oynayabileceğini, sosyal aktivitelere katılabileceğini sizden ve doktorundan duymalı. Çocuk, ebeveynleri üzgün olduğu için kendini suçlu ya da hatalı hissedebilir. Eğer ebeveynler iyimser değilse, çocuk da bu tutumu benimser.

Çocukları kanserden korumanın yolları var mı?
Böyle bir sonuç hepimizin arzusu, ama pek de önlenebildiği söylenemez. Her yıl vakalar giderek artıyor. Önlem olarak riskleri en aza indirmeye çalışabiliriz:
-Güneş ışınlarından sakının
-Organik beslenmeye gayret edin
-Hormonlu ve katkılı besinlerden uzak durun
-Kimyasallarla teması azaltın
-Sigara içilen ortamlarda korunun
-Uzun süre cep telefonu ve bilgisayar kullanmayın

Haberin Devamı

KAÇUV, çocuklara nasıl bir destekte bulunuyor?
2000 yılından beri kanserli çocuklara umut olma misyonuyla birçok çalışmaya imza attık. Bunların en önemlisi, Aile Evi. Burası, çocuklarının tedavisi için şehir dışından İstanbul’a gelen, ekonomik sorunları bulunan ailelere yaşam alanı ve ihtiyaçları doğrultusunda destek olurken, psikolojik yardım da sunuyor. Amacımız, farkındalığı artırmak ve aileleri bilinçlendirmek. İş birliğimizi sürdürdüğümüz hastanelerin çocuk hematoloji onkoloji servislerinin bakım ve onarımlarını gerçekleştiriyoruz. İstanbul’da bulunan yedi hastanenin dokuz çocuk servisinde eğitim ve eğlence atölyelerimiz var. Aileler için hijyen ve gıda paketleri sunuyoruz. Bu hastanelerdeki hemşirelere eğitim verip, kısıtlı da olsa kanser araştırmaları için fon sağlıyoruz.
--------------------------------------

UMUDUN ADI: ELİF
Beş yaşındaki Elif Tuba Keleş, 2.5 yıl önce kemik kanserine yakalandı. Üçüz olan Elif'in Ömer ve Mustafa adında iki kardeşi var. Anaokulunda ani bir düşmeyle ortaya çıkan hastalık nedeniyle ameliyat olan ve kemoterapi gören minik kız, tedavisinin sonuna geldi. Başarılı bir sürecin ardından sağlığına kavuşan Elif'in ev hanımı annesi Fatma Keleş ve kamu görevlisi babası Mehmet Emin Keleş'le bir söyleşi yaptık.

Tanı sürecinde neler yaşadınız? Durumu nasıl kabullendiniz?
Kabullenmek çok zor oldu. Hastalığın ne olduğunu, nasıl tedavi edileceğini bilmiyorduk. İstanbul’daki hastaneye gelince, bizim gibi birçok hasta çocuk olduğunu gördük. İstanbul'da kalacak yerimiz yoktu, hekimlerimizin aracılığıyla KAÇUV’a yerleştik. Bu süreçte her türlü destek ve bilgilendirmeyi bize sağladılar.

Teşhis konusunda sorunlar yaşadınız mı?
Evet. Biz Batmanlıyız, ilk doktorumuz biyopsi istedi fakat işlemi yapacak donanımlı bir hastane olmadığından Diyarbakır’a sevk edildik. Testlerin sonuçlarını beklerken uzun bir süre geçti. Tedaviye İstanbul'da başladık ve maddi anlamda çok zorluk çektik. Eşim bu süreçte çalışamadı. Diğer çocuklarımızı akrabalarımıza bıraktık. İnsanlar her ne kadar destek olsa da, bir yerden sonra verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı kendinizi kötü hissediyorsunuz. Aile Evi'ne geçince işler daha iyiye gitti, KAÇUV’un yeri bizim için apayrıdır.

Yaşananları çocuğunuza siz mi anlattınız, nasıl karşıladı?
Tedavi sürecinde çocuğumuza karşı hep dürüst olduk, her şeyi onun anlayacağı şekilde anlattık. Siz daha kabullenmezken çocuğunuza anlatmanız gerçekten çok zor. Ama Elif durumu olgunlukla karşıladı. Bu hastalıkta en önemli konu, destek ve pozitif düşünmek. Moralimizi düşük tutarsak, Elif bunu hissedecekti. En önemli motivasyon kaynağımız, iyileşeceğine inanmaktı. Aile evinde kalmanın en büyük katkılarından biri de bize verdiği umut oldu. Çalışanlar ve yardımlar sayesinde hem maddi hem de manevi olarak moral ile motivasyonumuz her zaman yüksek oldu.

Ailelere hangi tavsiyeleri vermek istersiniz?
Aile için zor bir süreç, dünyanın en çaresiz dönemi. Bilsinler ki, yalnız değiller. Türkiye’de aynı kaderi paylaşan binlerce insan var. Morallerini yüksek tutmaya çalışsınlar. Asla çocuklarının yanında ağlamasınlar ve onlara üzgün olduklarını hissettirmesinler. Daima dürüst olsunlar onların anlayabileceği şekilde hastalığını anlatsınlar ve umutlarını kaybetmeden mücadele ederek sabırla beklesinler.