Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

15 Temmuz’un üzerinden yaklaşık dokuz ay geçti ama darbe girişimi üzerinden üretilen teoriler ve ortaya atılan sorular bitmedi. Özellikle de karargâhta yaşananlar ve darbenin kilit ismi firari Adil Öksüz konusunda. Yani peş peşe gelen iddianamelerdeki ifadeler ve delillere rağmen o geceye dönük hâlâ karanlık noktalar var. Dahası, CHP liderinin “kontrollü darbe” iddiasıyla kafalar hepten karışmış ve ürkütücü bir tartışma başlamış durumda...
Gerçekten bu mümkün mü? 250 kişinin öldüğü, binlerce insanın yaralandığı o gece birilerince özel olarak kurgulanmış olabilir mi? Dün bu soruları eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’a yönelttim. Çünkü o da sosyal medya üzerinden duyurduğu “FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine tiyatro, kontrollü darbe demek, şehitlerimize yapılabilecek en büyük haksızlıktır” sözleriyle bu tartışmaya müdahil olanlardandı. Üstelik de TSK’daki FETÖ yapılanmasını en iyi bilenlerdendi. Nitekim ilk sözleri de bu yönde oldu:
“Fethullah TSK’nın neredeyse tamamına hakimdi. Darbeye katılan 171 general var, bunları kontrol edebilecek hangi mekanizma var da biz buna kontrollü darbe diyoruz? Tamam, hadi başlattın, kiminle kontrol edeceksin bu darbecileri, ikinci bir gücün var mı TSK içerisinde. Bir insan darbe girişimini kontrollü başlatacaksa bunun kontrol mekanizmalarını oluşturması gerekmez mi? Kontrol mekanizması kim? TSK içerisinde AKP’lilerin oranı yüzde 3’ü bulmaz. Seçimler, sandık sonuçları ortada, hele hele komuta kademelerinde falan hiç bulamazsın. Bence Tayyip Erdoğan’ın en zayıf olduğu yer TSK’ydı. Yani bu kadar zayıfken neyle kontrol edebileceğini düşünüp de kontrollü bir darbeye kalkışabilir ki?”
27 Temmuz 2016’daki Taksim mitinginde 15 Temmuz’a darbe; şimdi ise “kontrollü darbe” diyen CHP lideri gibi kendi çevresinde de bazı insanların var olduğunu belirten Üçok, devamında da şunları söyledi:
“FETÖ’nün yaptığı en iyi şey algı operasyonudur. Balyoz, Ergenekon döneminde de olağanüstü bir algı operasyonuyla insanların yüzde 78’i Balyoz’un darbe olduğuna inandırılmıştı. Ancak gerçekler ortaya çıktıkça durum değişti. Şimdi de böylesine kanlı bir darbeyi, FETÖ’yü aklamaya yönelik aynı şeyler yapılıyor bence. Bunu biz ABD’ye gittiğimizde gördük. ABD’liler ‘Bu darbe Tayyip Erdoğan’ın siyasi idaresini güçlendirmek için yaptığı plan, oyun’ dediler. Alman BND Başkanı’nın açıklaması, Hollanda, İsviçre’nin tutumlarıyla beraber, FETÖ’yü kullanan devletlerin desteğiyle insanları ikna ediyorlar. Benim çevremde de ‘Sen böyle diyorsun ama bilmem ne diyen’ bir sürü arkadaşım var. Hakikaten şaşkınlık içindeyim, 250 tane vatandaşımız öldü, binlerce insan yaralandı, bu bence şehitlere yapılabilecek en büyük saygısızlık.”
Adil Öksüz ajan mı?
Üçok’un darbenin kilit ismi Adil Öksüz’ün MİT’in veya CIA’nın elemanı olduğu, kullanıldıktan sonra da korunduğu ya da yok edildiği iddialarına dönük öngörüleri de şunlardı:
“MİT’in elemanı olduğuna inanmıyorum. MİT hakikaten FETÖ’nün burnunun dibine kadar adam soktuysa helal olsun derim ama darbeden bile haberi olmayan bir istihbarat teşkilatı darbenin 2 numarası denen adamdan niye yararlanmadı sorusu çıkar o zaman karşımıza.
Eğer teorimiz Adil Öksüz MİT ajanı olduğu anlaşılmasın diye binbaşı aracılığıyla bilgilendirdi ise burada da eksiklik var. Kontrollüyse, kontrol edeceksen, hükümete sadece iki saat süre vermezsin.
O zaman Genelkurmay Başkanı’nın bu işe müdahale etmeyeceğini de biliyorsun demektir. Bu durumda da Genelkurmay Başkanı da CIA veya MİT’in kontrolünde mi diye bir sürü soru çıkar karşınıza.
FETÖ’yü CIA’nın kullandığı net. Dünyanın 160 küsur ülkesinde bu örgütlenmeyi başka türlü nasıl yapabilirsin ki? Kızılhaç bile bunlar kadar örgütlü değildir. Adil Öksüz’ü de CIA saklıyor, öldürmüş ya da kaçırmış olabilir.”
Peki, 15 Temmuz’un karanlığı aydınlanır mı?
“Böylesine kanlı bir girişimde ihmalleri olan MİT Müsteşarı ile komuta kademesinin görevde olmaması lazım bence. Bu TSK’daki komuta kademesinin psikolojik baskısını da ortadan kaldırırdı. Senelerce asker savcılık, hakimlik yaptım. Örneğin, komutanın dövdüğü asker ‘Ayağım kaydı yere düştüm, komutanın postalına çarptım’ diye ifade verir ama terhis olup komutan baskısından kurtulunca bütün olayı anlatır. Burada da böyle bir pozisyon var, bütün general olacak albaylar, bütün generaller bunların gözünün içine
bakıyor. Şimdi bunların doğru söylemesi, bildiklerini anlatması hele hele komutanların aleyhine olacak şeyleri söylemesi mümkün mü?...