Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yerel değil genel seçim havasında yüksek tempolu, anketler ve adaylar odaklı çok polemikli bir kampanya sürecinin sonuna geldik. Yarın sandık. Demokrasinin gereği ve vatandaşlık görevi olan oy kullanma zamanı. Yani en doğru, en gerçek anket için karar anı. Tabii katılım oranıyla bağlantılı olarak... Dolayısıyla her seçim arifesinin “sandığa git ve o sandığa sahip çık” ritüelini bu kez daha bir önemsemek gerekiyor. Çünkü şimdiye kadarki yerel seçimlerde siyasi partiler tek başına girdikleri için aldıkları oy önem kazanıyordu. Sayım sonucunda oylar tüm partilere dağılıyor örneğin yüzde 36 oy alan bir siyasi parti bunun en yüksek oran olması durumunda belediye başkanlığını kazanıyordu. Şimdi ise fiili ittifaklar yüzünden 50 artı biri bulmak zorunda. Yani çıta yüksek ve dengeler tam anlamıyla bıçak sırtı. Yine bu seçime özgü oylama ve sayım açısından da bazı sıkıntılar söz konusu. Şöyle ki; seçmen sandığa gittiği zaman hem büyükşehirlerde hem büyükşehir olmayan illerde dört ayrı oy kullanacak, dahası oy pusulasında kendi partisinin ismi yoksa, ittifak yaptığı partiye oy verecek ve bu dört ayrı oy pusulasını da aynı zarfa koyacak. Sayımlarda bu bağlamda büyükşehirden başlayarak ayrı ayrı yapılacak. O nedenle de öncelikle seçmenin tercihteki refleksi, sonrasında da seçmen iradesinin sandığa girdiği gibi yansıması, yani oyların sayımı ve sandık sonuç tutanaklarına hile hurda karışmaması çok önemli. Bunu sağlamanın tek yolu da sandığa, oylara sahip çıkmak ve gerekli itirazları zamanında yapmak. Bu da doğrudan YSK verilerinin dikkatli kontrol edilmesiyle bağlantılı bir durum. Bunun için de olmazsa olmaz şart sandığın açılmasından sandık tasnif işlemlerinin tamamlanıp, sandık sonuç tutanaklarının ilçe seçim kurullarına verildiği ana kadar partili üyenin sandığın başında olması. Yoksa iş işten geçtikten sonra şöyleydi, böyleydi demenin hiçbir anlamı yok. Tabii bu noktada seçmene düşen sorumluklar da var. Onu da YSK’daki CHP temsilcisi Av. Mehmet Hadimi Yakupoğlu özetliyor:

Haberin Devamı

“Sandığa sahip çıkmak hem partilerin hem seçmenlerin görevi. Seçmen sandığa nasıl sahip çıkar? Öncelikle oyunu vererek ikincisi tasnif işlemleri sırasında mümkün olan bir sandık kurulunu tasnif işlemlerini etkilemeyecek bir mesafeden izleyerek. Oradaki bir çift göz en önemli emniyet tedbiridir. Hiç bir şey bilmesi gerekmiyor seçmenin, bir şey yapması da gerekmiyor. Sadece uzaktan izleyen bir çift göz yeterli...”

Haberin Devamı

Peki ya YSK’daki bilgisayar sisteminde manipülasyon olasılığı söylentileri?

“Yok böyle bir şey, bugüne kadar tespit etmedik. SEÇSİS denilen şey büyük bir hesap makinesi zaten bir şeyi bir yerden alıp bir yere koymuyor. Gelen verileri alt alta toplayıp onları kanundaki kurallara göre siyasi partilere adaylara paylaştırıyor. Sen o sonuçlar girilene kadar sandığın başındaysan zaten SEÇSİS’e girilecek sonuçlara hakimsin demektir. Oyunu kullan, sandığa sahip çık, YSK verilerini dikkatli izle bu işin altın kuralı bu...”

Yani; her seçim öncesinde olduğu gibi vizyona giren sandık sonuçlarına dönük manipülasyon iddialarına acaba demek yerine bilmemiz gereken bir tek şey var; sandığa gitmek, sandığın başında durmak... Bu kadar basit...