Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

FETÖ’yle mücadelede asker, polis, yargıya sızmış on binlerce kripto hain deşifre edildi ve kurumlarıyla ilişikleri kesildi, halen de temizlik tam gaz devam ediyor. Ankara, İstanbul ve İzmir başsavcılıklarınca Türkiye genelinde başlatılan operasyonlar da bunun son örnekleri. Yani kripto mripto artık hikâye, hepsi tek tek ete kemiğe bürünüyor... Daha da önemlisi şu ana dek binlerce kişi de itirafçı oldu, oluyor. Örneğin daha iki gün önce 677 ankesör operasyonunda 9 bin 352 kişinin gözaltına alındığı, bunların da yüzde 46’sının itirafçı olduğu medyaya yansıdı. Ki bu da örgütün çözülmesine dönük yol alındığını gösteriyor. Çünkü temizlik oluyordu ama FETÖ algı operasyonlarıyla elemanlarına umut vererek onların itirafçı olmalarını, yani çözülmeyi engellemeye çalışıyordu. Dolayısıyla da şimdilerdeki itirafçı sayısının fazlalığı FETÖ belasını bertaraf etmek anlamında son derece önemli bir gelişme. Hem örgütün çözülmesi hem de itirafçıların söylediklerinin doğruluğunun artık kolaylıkla test edilebilir hale geldiğini göstermesi açısından. Nasılını ve niyesini Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski başsavcısı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok anlatıyor:

Haberin Devamı

“Genelkurmay Başkanlığı’nda Partigöç’ün başkanlığındaki grup başlattıkları TSK’daki sicil dosyalarını dijitale yükleme projesi kapsamında FETÖ’cü askerlerin izlerini sildiler. Ki bunlar arasında MİT tarafından yapılan araştırmalar da vardı. Polis arşivinde olanları da yurt dışına kaçan müdürler götürdüler. Yani devletin FETÖ hafızası yok edildi. Şimdi ise 15 Temmuz’un hemen sonrasındaki bilgi birikimine göre altyapı çok gelişti. Bir kişinin doğru mu yoksa yanlış mı söylediğini verdiği bilginin ne kadar değerli olduğunu çok kolaylıkla tespit edebiliyoruz artık. Dolayısıyla, itirafçıların polisi, savcıları kandırması gibi süreçler artık bitti.”

Devletin FETÖ hafızası yenilendi mi diyeceğiz?

“Yeniden oluşturuldu. Ayrıntılarıyla birlikte bu örgütün hangi yıldan bu yana devletin içerisinde faaliyet gösterdiği, organizasyonu, medya, mali, askeri bütün ayaklarının ilgili kişileri artık devletin hafızasının içerisinde. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, tarikat bağlantıları da biliniyor. Yeniden bir kalkışma, yapılaşma içerisine girerse kimlerle irtibat kurabileceği nasıl bir faaliyet içinde olabileceği artık devletin hafızasının içinde var.”

Haberin Devamı

Peki ya yok edilenler? Üçok devam ediyor:

“Mesela, bildiğim, somut bir şey söyleyeyim. 1987 yılında Silahlı Kuvvetler içerisinde Ramazan Bulut diye bir astsubay geliyor ve ben hava kuvvetleri imamıyım diyerek o dönemde subay, astsubay 1400’e yakın kişinin ismini veriyor. Bununla ilgili de bizim istihbarat başkanlığı bir idari soruşturma başlatıyor. Adına da Bulut Projesi diyor. Bu soruşturma devam ederken (1987-1992) iki üç tane Hava Kuvvetleri Komutanı ve hiçbir tanesi adli soruşturma açtırmıyor. Bu idari soruşturma ortaya çıkınca da 100-150 kişi ordudan atılıyor, geri kalanlar ise göreve devam ediyor. O gün yüzbaşı, binbaşı olanlar belki de bugün korgeneral, orgeneral oldu. Bu kayıtların hepsini devletin hafızasından çıkarıp götürmüşler.”

Haberin Devamı

1400 kişilik liste yok yani?

“Yok. Kimler vardı, kimler soruşturuldu, Ahmet, Mehmet, binbaşı, yüzbaşı, astsubay neyse, bu isimlerin hiçbiri bilinmiyor. Ben bu olayı cezaevinden çıktıktan sonra suç duyurusunda bulunurken İstanbul, Ankara ve İzmir’deki savcıların hepsine söyledim; o 1400 kişinin isimlerini tespit edin dedim. Hatta çok yakın zamanda 2018’de de sordum. Bununla ilgili araştırmayı yaptıklarını ama bu projeyle ilgili isimlerin Hava Kuvvetleri’nin kayıtlarında olmadığını söylediler. Bulunsa şu anda da işe yarardı. Biliyorsunuz, herkes darbeye fiilen katılmadı. Yani darbeye fiilen katılmayan ama Bulut Projesi’nde adı olup şu anda belki de general olan insanlar da vardır yani...”