Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DAEŞ’in üstlendiği Londra saldırısı Avrupa’daki dini referanslı terör paniğini tetikledi. Bunda Irak ve Suriye’de DAEŞ saflarında savaşmaya giden başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri vatandaşlarının payı da var. Çünkü DAEŞ’in Ortadoğu’daki varlığı azaldıkça bunların birçoğu ülkelerine döndü. Sona yaklaşan Musul ve eli kulağındaki Rakka operasyonunun ardından da kalanı dönecek. Hem de gittiklerinden daha şiddet yanlısı, daha fazla radikal olarak... Peki, Avrupa’yı bekleyen tehdit sadece gidenlerin geri dönmesi mi? Ya da onları kontrol altına alarak veya yok ederek tehdit ortadan kalkar mı?.. Dün konuştuğum Terör ve Güvenlik Uzmanı, eski bordo bereli Abdullah Ağar’ın bu sorulara yanıtı olumsuzdu. Nedenleri de şunlardı:
“Asıl konuşulması gereken konu, Ortadoğu’daki radikalleşmenin insanlığa nasıl bir maliyet ürettiği. Orada IŞİD’i gerekçe göstererek müdahale ediyorsun ama şu ana kadar Suriye’de 550 bin insan ölmüş ve bunların hemen hemen hepsi de masum. Bundan etkilenen insanlar var. Yapmış olduğunuz müdahalelerle IŞİD’in saflarını sıklaştırmış oluyorsunuz. Yani dini anlamda kırılmaya sebebiyet veriyor. Böyle temel bir gerçek var. Şu an en büyük sıkıntı IŞİD’in askeri varlığı değil, üretmiş olduğu kavramsal olgu.”
Bugün İngiltere’deki Müslüman gençler içerisinde IŞİD’e sempati duyanların oranının yüzde 24 olduğunu belirten Ağar devam ediyor:
“Bütün dünyada sempati duyanların oranı ortalama yüzde 9’ken İngiltere’deki rakam çok yüksek. Çünkü inançları yüzünden ötekileştiril-diklerini düşünüyorlar. Ötekileşen, bir şekilde hemen marjinalleşiyor ve radikalleşiyor, radikalleşen de terörize oluyor. İngiltere’de ötekileşmeyi hisseden belki bir milyon kişi, bundan marjinalleşen 100 bin kişi, radikalleşen bin kişi, terörize olan 10 kişi ama böyle oluyor bu iş..”
Yani asıl sorun İngiltere’dekiler.
“Tabii. Nice saldırısında da aynı karakter vardı. Adam bir tane kamyonu ele geçirdi, Fransızların arasına daldı, 100 insanı öldürdü. Burada cipiyle insanlara vura vura yaralayıp öldürdü, sonra da bıçakla polise saldırdı. Fotoğraf bu kadar...”
Peki, ne yapılması lazım?
“Sahaya müdahale radikalleşmeyi ve terörü artırıyor, terör de sahaya müdahaleyi tetikliyor. Böyle bir sarmal var kendi içinde. Batı dünyasının bu sarmaldan çıkması gerekiyor. Bu dördüncü nesil savaşlar, diğerleri gibi durabilecek savaşlar değil. Düşmanlık tohumunu ektiğinizde bunun yüzyıla yayılması gibi temel bir risk söz konusu. Bu savaşın bir şekilde IŞİD’le sınırlı olması lazım. Sonuçta İslamafobi’den birileri çok güzel besleniyor...”

Öztürk nasıl ‘büyük patron’ oldu?

FETÖ’nün Hava Kuvvetleri yapılanmasıyla ilgili iddianameye göre; 2013-2016 arasında F-16 eğitimi alan pilotların neredeyse tamamı örgütten. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk de “büyük patron.” Bu durumda da akla gelen soru şu:
Akın Öztürk, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na kadar nasıl yükseldi ve de neden Komutanken harekete geçmedi?
Bu soruların yanıtlarını “FETÖ neden Hava Kuvvetleri’ni seçti?” başlıklı yazımızda (10.08.2016) Akın Öztürk’ten bir dönem daha kıdemli emekli bir generalin ağzından aktarmıştık. Yinelemekte yarar var:
Akın Öztürk, albaylıktan tuğgeneral olurken 5 pilotun en arkasında terfi etti. Tuğgenerallikten tümgeneralliğe geçerken de yine sonuncuydu ve Kayseri İkmal Merkezi Komutanı oldu. Oradan da Çiğli 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’na atandı. Bu üssün özelliği şu: Hava Kuvvetleri’nin bütün pilotları (jet, nakliye uçağı, helikopter) oradan yetişir. Her yıl yaklaşık olarak 250-300 arası pilot adayı gelir, bunların yarıdan fazlası elenir. Olanları kendi adamlarınızdan seçerseniz, FETÖ’cüleri pilot yaparsınız. Akın Öztürk’ten sonra oraya kim komutan oldu? Hasan Hüseyin Demirarslan. (Son olarak korgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı’ydı). Ondan sonra da o göreve kim geldi? Tümgeneral Kubilay Selçuk. Bunların üçü de tutuklu şu anda.
Çiğli’den sonra Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı olan Öztürk, korgeneralliğe terfi ederek önce Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı’na, oradan da Hava Eğitim Komutanlığı’na atandı. Sonrada orgeneralliğe terfi etti. Bu arada ne oldu? Ergenekon ve Balyoz kumpasından Bilgin Balanlı ile Korcan Pulatsü tutuklandı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı için kimin önü açıldı? Mehmet Erten ile Akın Öztürk. İkisi de kuvvet komutanı oldu. Normal sıra olsaydı Balanlı, sonrada Pulatsü Hava Kuvvetleri Komutanı’ydı. Akın Öztürk’ün olması mümkün değildi çünkü yaş haddinden emekli olacaktı.
Hepsi tutuklu
2015 Ağustos’taki bütün terfi ve atamaları yapan Akın Öztürk. Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı’na getirdiği Hasan Hüseyin Demirarslan adamı. Hava Kuvvetleri’ni normalde komutan yönetmez, kurmay başkanı daha aktiftir. Onun altındaki hükümetin bakanları gibi olan 6 tane başkanlığa da Öztürk’ün adamları yerleşmiş. Şimdi bunların hepsi tutuklu. Hava Kuvvetleri’nin en önemli yeri üs komutanları da kendi adamı. Yani Akın Öztürk’ün Hava Kuvvetleri Komutanı olup olmaması hiç önemli değil. Kime ne söylerse yapılıyor zaten...