Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Manisa’daki kışla zehirlenmelerinden sonra (22.06.2017 tarihli yazımız) şöyle demiştik:
Soruştur-madan ne çıkarsa çıksın, kışlaya gıda alımlarında hangi yöntem uygulanırsa uygulansın, askerin yemeğini önceden kontrol edecek sistematiği sağlıklı bir hale getirmek şart. Hele de FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı çok yoğun bir mücadele verilen şu dönemde...
Çünkü binlerce askerin zehirlendiği olayda kasta varan ihmaller zinciri söz konusuydu. Hatta örgütsel faaliyet olup olmadığı yolunda kuşkular da vardı. Dolayısıyla da bu askerin yemeği konusunda çok daha duyarlı olunması gerektiğini ya da olunuyorsa önlemlerin yetersizliğini gösteriyordu. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Genel Başkanı Ahmet Keser’ de bunu şu cümlelerle somutlaştırmıştı:
“Gıda Kontrol Müfreze Komutanlığı diye TSK’nın bir birimi var. Ancak bu birim önleyici kontrol yapmıyor, zehirlenmeden sonra sebep bulmaya yönelik kontrol yapıyor. Sistemin zehirlenme olduktan sonra değil, önceden kontrole dayalı olması lazım. Ha yeterli eleman, laboratuvar yok diyorlarsa da kursunlar ya da o hizmeti de satın alsınlar.”
O günden bu yana geçen yaklaşık bir ayda geldiğimiz nokta ise şu:
Soruşturmada örgütsel yönde bir veri çıkmadı ama yemek firmasına dönük tutuklamalar ve askeriyede tugay komutanı dahil görevden alınmalar peşpeşe geldi. Son olarak da kışladaki gıda kontrolünden sorumlu 3 asker sorgulandı ve astsubay Selçuk Temel tutuklanırken, subaylar adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Tabi bu arada da kışlalara gıda alımı sistemi ve ihaleler konusu da (doğruluğu-yanlışlığı) tartışıldı, tartışılıyor. Ancak hala askerin yemeğini önceden kontrol edecek sağlıklı bir sistem konusunda açıklama yok. Daha doğrusu sözü bile edilmedi. Yani bildik uygulama devam ediyor. Üstelik de tutuklanan astsubayın hiçbir kurs görmeden ve rızası olmadan kontrol heyetinde görevlendirildiğini belirtmesine rağmen...İşte astsubay Selçuk Temel’in Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği 5 temmuz 2017 tarihli tutuklama kararına itiraz dilekçesi:
“....Benim yemeğin hazırlanışı ve pişirilmesi aşamasında herhangibir yaptırımım bulunmamaktadır. Görevimin pişmiş yemeklerin fiziksel ve duyusal olarak kontrolünü yapmak olduğu firmayla olan sözleşmede açık açık yazmaktadır. Yine bu sözleşme kapsamında mutfağa giren her erzağın son kullanma tarihini, analize gönderilmiş olup olmadığını kontrol ederek mutfak Nöb.Asb’na teslim edilmesini sağlamaktır. Aynı sözleşmede yemeğin hazırlanmasındaki bütün aşamalardan firmanın gıda mühendisinin sorumlu olduğu belirtilmektedir.
Bütün yaptığım kontroller mutfakta bulunan kamera görüntülerinde mevcuttur. Bu göreve görevlendirmem benim rızam olmadan ve herhangibir kurs görmeden yapılmıştır. Bu kontrol teşkilatında yapılan teknik işlemlerden herhangi bir bilgim yoktur. Teknik konuları ve analiz işlerini kontrol teşkilatında görevli veteriner asteğmenler ve gıda mühendisi olan Topçu asteğmen takip etmektedir. Ben sadece malzemenin fiziksel ve duyusal olarak kontrolünü yapabiliyorum. Bunu da zaten heyetle birlikte yapıyoruz. Olayın olduğu gün yemeğin kontrolünü firmanın temsilcisi ve kontrol teşkilatı üyeleri kontrol etmiştir. Hazırlanan yemekten mutfakta çalışan işçiler de yemiştir. Yemekte bir sorun olmadığını ifade etmişlerdir...
Benim kontrol teşkilatındaki görevim aynı zamanda sivil firmada çalışan personelin sigorta giriş çıkışlarını,işe gelip gitmelerini, maaş bordrolarını takip ve alacak davalarıyla ilgili yazışmalara cevap vermektir...”
Geçici görevliydi
Tutuklu astsubayın vekili TEMAD Hukuk Komisyon Başkanı Avukat Mehmet Erkan Akkuş’un, gelinen bu nokta hakkındaki yorumu ise şöyle:
“Müvekkilim, 6 kişiden oluşan Kontrol Teşkilatında Geçici olarak görevlendirilmiş Piyade sınıfına mensup üstçavuş rütbesinde bir astsubaydır. Zehirlenmeye konu hindi etinin laboratuvar analizleri raporları temizdir. Yüklenici firma ve kışla komutanlığı arasında imzalanan hazır yemek sözleşmesine göre yemeğin hazırlanmasının denetlenmesi görevi kontrol teşkilatına verilmemiştir. Ayrıca 4 subaydan oluşan heyette en alt rütbedeki müvekkilim hakkında tutuklama kararı verilmesi kamu vicdanını yaralamıştır. Müvekkilime 200’e yakın sivil işçinin özlük hakları takibi için personel astsubaylığı görevi de verildiğinden, vurun abalıya kanısı yaratmıştır...”