Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta başı 2018 yılı bütçe görüşme-lerinde sarf edilen şerefsiz, namert, alçak sözcüklerine ve havada uçuşan yumruklara değinmiştik. Ve utanç verici bu görüntülerin artık Meclis’in ritüeli haline geldiğine dikkat çekmiştik. Çünkü şu an tatilde olan parlamentoda birkaç istisna dışında yumruksuz, kavgasız, küfürsüz bir oturum gerçekleşmiyordu. Bu yazımız üzerine 2011- 2015 yılları arasında TBMM Başkanlığı yapan Cemil Çiçek aradı ve “Maalesef haklı şeyler yazıyorsunuz” diyerek doğrudan konuya girdi:
“Gittikçe Meclis de üslup, seviye kaybediyor. Bir önceki, bir önceki döneme baktığınızda aşağıya doğru gidiyoruz. Halbuki mevzuatta bir sıkıntı yok. İç tüzük çok açık; 67. maddede denir ki hatiplerin nazik bir dil kullanması, yaralayıcı bir üslubu tercih etmemesi lazım. Çünkü milletvekili dediğimiz toplum önünde olan insanlar, bir de naklen yayın var. 80 milyon vatandaş bunu seyrediyor.”
Başkanlığı döneminde iç tüzüğün 67. maddesine aykırı olarak sarf edilen sözlerle ilgili bir tarama yaptırdığını belirten Çiçek, devamında da şunları anlattı:
“Tarama yapılan iki senelik bir süre için sinkaf, kişilerin anası, bacısı da dahil yaralayıcı sözler içeren 2 klasör dolusu doküman hazırlattım ve bunları resmi yazıyla tüm parti liderlerine gönderdim. Siz de bunların tabiri caizse ikazını yapın, gerekirse disiplin işlemi yapın diye. Çünkü neticede bu kişiler Meclis’te konuşuyor ama bir parti adına konuşuyor ve aynı zamanda partisine de zarar veriyor.”
Ne oldu?
“Bir tek kişiyle ilgili AK Parti bir işlem yaptı. Onun dışında da herhangi bir şey olmadı. Oysa genel başkanlara da grup yönetimlerine de çok görev düşüyor çünkü sadece Meclis’i yöneten kişinin yapabileceği bir şey yok. Nitekim yöneten başkan ceza veriyor, iki birleşim çıksın gibi, şimdi de para cezası geliyor ama aslında bu kişilere partilerin de bir tavır koyup, bir daha kürsüye çıkarmaması ve hatta listelere de almaması lazım ileriki yıllarda.”
Yani çözüm partilerden başlıyor?
Elbette. Bu sadece Genel Kurul’da değil ki... Şimdi grup toplantıları da çığırından çıktı. Yani bu noktada iyiye gitmiyoruz. Bugünden yarına netice alacaksak genel başkanların bu konuda ortak bir tavır koyması gerekiyor. Kim ki böyle sinkaflı, şerefsiz, namussuz, ahlaksız ananı avradını diyen varsa, çıkarmayacaklar kürsüye. Çünkü bu sadece kişinin karakterini, seviyesini göstermekle kalmıyor, kurumu da partileri de yıpratıyor. Milletvekilliği saygınlığı zaten giderek dibe vuruyor. Bunun da sebebi işte bunlardır. Şimdi bakın, bugünkü Meclis’e 550 kişinin içerisinde böylesine yanlış yapanlar 10-15 kişiyi geçmez ama geri kalan 530-540 kişi de bundan etkileniyor. Her dönem böylesine üslubu bozuk 5-10 kişi çıkar ama tüm Meclis zan altında kalır.”
Çiçek’in bu konu hakkında partilerin duyarsızlığına dönük verdiği bir başka örnek de şuydu:
“Benim zamanımda 4 partinin temsilcileri anlaşarak bir Etik Kanun Taslağı hazırladı ki bu Meclis’te bir ilktir. Ama partilerin hepsi kulağının üstüne yattı. Dolayısıyla, Meclis’te bu işlerle ilgili hazırlanmış birçok rapor, kanun haline getirilecek metin var ama yapılabilen fazla bir şey yok...”