Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

24 Haziran’da sandığı etkileyecek dinamiklerin ilk sıralarında gençler var. Özellikle de bu seçimde ilk defa oy kullanacak 1 milyon 650 bin yeni seçmen dikkate alındığında. Çünkü bıçak sırtı dengeler nedeniyle tek bir oyun bile belirleyici olacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neredeyse yüzde 3’lük bir potansiyel oluşturan bu gençlerin sandığa etkisi çok kritik. Üstelik bu dinamiğin bir boyutu, bunun bir de sonucu doğrudan etkileyecek ana kitlesi söz konusu. Şöyle ki; YSK’nın açıklamasına göre, son seçmen sayısı 59 milyon 391 bin, bunların yaklaşık 20 milyonu da 18-25 arası nüfus. Yani genç seçmen. Bir başka deyişle, daha iyi eğitim beklentisi olan, iş bulamayan, hayallerinin çok uzağında yaşam süren, kızgın, kırgın, moralsiz insanlar. Dolayısıyla da hem Cumhurbaşkanlığı hem de parlamento çoğunluğu için yarışanlar açısından bu gençlerin nereye doğru evrileceği seçimi belirleyecek en önemli unsur. Tabii söylemleri, vaatleri ve inandırıcılıklarıyla doğru orantılı olarak. Nasılını kamuoyu araştırmacısı Adil Gür anlatıyor:

Haberin Devamı

“Gençler açısından temel mesele işsizlik. TÜİK’e göre eğitimli her beş gençten birisi işsiz, yüzde 20-22 civarında eğitimli genç işsiz var. İkinci mesele eğitim, gençler daha iyi bir eğitim istiyorlar. Üçüncüsü ise gençler diğer yaş gruplarına göre daha özgürlükçü, daha fazla özgürlük alanları talep ediyorlar. Çünkü üst yaş gruplarında insanların yaşamla ilgili bir kaygıları var, yani 35-40 yaşında, iki tane çocuğu olan, ay sonunda kirasını, kredi kartı taksitini ödemek gibi sorumlulukları söz konusu. O nedenle, gençlerin özgürlükleri, özgürlük alanlarıyla ilgili sözler söylemek lazım. Seçim beyanname-lerinde onları umutlandıracak, heyecanlan-dıracak bir şeyler olması gerekiyor.”

Peki genç seçmen hareketliliği nasıldır?

“Biz gençleri siyasetten uzak, siyasetle ilgisi yok diye düşünüyorduk oysa Gezi sürecinde, sonraki seçimlerde, 16 Nisan referandumunda, sosyal medyada yazılan çizilenlere baktığımızda gençlerin aslında siyasetle çok ilgili olduklarını görüyoruz. Bu gençler her defasında aynı reflekslerle hareket ediyor. Yani gençler orta ve üst yaş gruplarına göre muhalif ama bunlar bugün muhalif değil ki? 16 Nisan’da, 1 Kasım’da da muhalifti. Adı üstünde, genç, kanı kaynıyor. Gençler biraz daha böyle uçlarda yer alıyor ama yaş 30’u geçtikten sonra merkeze kayıyorlar. Sadece AKP bakımından değil. Varsayalım 20 yaşındaki bir genç aşırı sol bir grupta kendisinin yer aldığını düşünüyor ama 30 yaşında daha merkezde, sosyal demokrat bir partiye kayıyor veya 18-20 yaşında MHP’ye, Kürt genciyse de HDP’ye oy veriyor ama 30 yaşına geldiğinde yine merkeze doğru kayıyor. Ama gençler geçen seçimde CHP’ye oy vermişti, bu sefer hepsi İYİ Parti’ye verecek ya da geçen seçim MHP’ye oy vermişti, bu seçimde İYİ Parti’ye kayacak diye bir bulgu yok. Blok halinde hareket etmiyorlar.”

Haberin Devamı

Özetle; sandığın anahtarı Atatürk’ün ülkenin geleceğini emanet ettiği gençlerde. Yani seçimi kazanmak isteyen cumhurbaşkanı adaylarının ve partilerin öncelikle bu gençleri kazanması, bunun için de mutlaka yeni bir şeyler söylemesi şart. Özellikle de özgürlükler ve işsizliğe çözüm noktasında...