Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Emniyet’teki FETÖ temizliği sürüyor. Son açığa alınan 9 bini aşkın polisle birlikte teşkilatta FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle haklarında işlem yapılanların sayısı 20 bini geçti. Buna göre 250 bin polisin bulunduğu Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki her 10 kişiden birinin FETÖ’yle bağlantısı netleşti. Tabii bu rakam şu an itibarıyla geçerli çünkü Emniyet içi operasyon sonlanmış değil. Nitekim MİT’in elindeki, şifresi kırılan çipte daha on binlerce polisin adının olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla da teşkilatta tsunami beklentisi yüksek. Dahası, bu rakamların dahi “Temizlik tamam, bitti” anlamına gelmeyeceğini savunanlar var. Gerekçeleri de açığa alınan, haklarında soruşturma açılan ya da meslekten atılanların büyük çoğunluğunun polis diliyle namlunun ucundakiler olması. Yani aralarında bazı dikkat çekici isimler olsa da “ağır abilerin” veya vukuatın azmettiricilerinin henüz ortaya çıkmaması ya da çıkarılmaması. Örneğin, bunlar arasında bir ara 81 ildeki emniyet müdürlerinden FETÖ’cü olduğu söylenen 74’ünün isimleri var mı? Ya da açığa çıkan on binlerce FETÖ’cü polisi mesleğe dahil edenler, katkısı olanlar kimler?..

Haberin Devamı

Dün bu durumu önceki yıllarda polis okullarında öğretmenlik de yapan bir emniyet müdürüyle konuştum. Yapılanların ağaçtaki meyveleri toplamak olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Teşkilattaki FETÖ ortaya çıkarılmak isteniyorsa, bunun sırrı, şifresi sicil numaralarında. Onlardan yola çıkarak kayıtlardan kimin hangi tarihte hangi ilden polisliğe adım attığını belirlemek çok kolay. Dolayısıyla, öncelikle sicil numaralarından illere göre yoğunluk (nüfus ve başvuru sayısını oranlayarak) sıralaması yapıldığında bazı yerlerde blok katılımlar ortaya çıkacaktır. Hem de nüfuslarının diğer illere oranla çok daha az olmasına rağmen. O illerin o tarihteki emniyet müdürü, personel ve eğitim şube müdürlerine ‘Bu işin sırrını anlat’ denildiğinde de Emniyet’teki FETÖ fotoğrafının ilk aşaması (yazılı sınav kıyakları) tamamlanır.

Ardından da o tarihlerde sözlü sınavların yapıldığı bölgelerdeki (10 civarında) Mülakat Komisyonu üyeleri ile onları görevlendiren Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri ve dönemin Emniyet Genel Müdürü’ne sorulduğunda bir boyut daha ortaya çıkar. Çünkü asıl ayıklama komisyonlarda yapılır ve kimin kazandırılacağı, ricacıları tek tek bellidir. Örneğin, bir tarihte bazı adaylara Türkiye cumhurbaşkanlarının adları sorulurken, kimine de ‘Bu yıl gol kralı kim oldu’ sorusu yöneltilmişti. Tabii fotoğrafın son ayağı da o dönemlerin İçişleri bakanlarını sorgulamak...”

Haberin Devamı

Bunlar FETÖ fotoğrafının polis okullarına kadarki bölümü, bunun bir de okullarda devşirilme kısmı da var. Ve onlarda da sicil numaraları kutup yıldızı gibi yol gösterici. Örneğin, daha önceki toplam 10 binlik iki dalgada sicil olarak her dönemden atılan vardı ama özellikle 2006 ve 1994 mezunlarının tamamına yakınının olması (05 Eylül 2016 tarihli yazımız) dikkat çekiciydi. Peki, o dönemin sorumluları sorgulandı mı?..

Özetle, dememiz o ki; elbette yapılan temizlik önemli ama asıl yapılması gereken şey polis literatüründeki “Parayı takip et suçluyu bulursun” taktiğini uygulamak. Yani sicil numaralarını takip edip kaynağa ve azmettiricilere ulaşmak. Bu da hiç zor değil. Tabii istenirse...

Haberin Devamı

Sanayi tesisleri mi konutlar mı yanlış yerde?

Türkiye genelinde bin kadar sanayi sitesinin şehir merkezinde kalmasından dolayı taşınması gündemde. Bu çağdaş bir kentin olmazsa olmazlarından ancak bizde zaman zaman soluk aldırmaktan öteye geçmeyen bir realite. Şöyle ki;
Bugüne kadar gelen her yetkili sanayi tesislerinin kent dışına çıkarılacağından söz etti. Sihirli formül olarak da şimdiki gibi hep organize sanayi bölgeleri gösterildi. Bir plan dahilinde yapılanlar da oldu. Örnek; İstanbul’daki İkitelli, Beylikdüzü, Dudullu...
Sonra aradan yıllar geçti, geldik bugünlere. Görüntü eskiyi aratmaz halde. Konutlar yine sanayi tesislerinin dibinde. Ya da sanayi tesisleri konutların ortasında. Dahası, sanayi manzaralı lüks konutlar kapış kapış gidiyor. Ve bu keşmekeşe çözüm formülü olarak da yine şehir dışında Organize Sanayi Bölgeleri oluşturulması konuşuluyor. İyi güzel de İstanbul’da şehir dışı diye bir yer kaldı mı ki?.. Oralar artık komşu kentlerin toprakları... Bu durumda da doğal olarak akla gelen soru şu:
Ara ara kafalar mı değişiyor yoksa planlar mı bozuluyor?..