Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

İçtiğimiz şeye bira diyebilmek için yüzde 100 malt olması gerekir. Batı dünyasında küçük şirketlerin ürettiği gerçek biralar fabrikasyon ve glukozlu, kırık pirinçli biraların yerini alıyor

Soğuktan titrediğimiz bugünlerde gözümün önünde plaj sahneleri canlanıyor. Bunların hepsinde ana rolde bira. Ne zaman etrafıma baksam, insanların, Amerikalı kovboylar gibi şişeyi doğrudan ağzına dikerek bira üzerine bira tükettiğini görüyorum.
Bir yandan biralarını yudumlarken diğer yandan sigaralarını tüttürüyorlar.
Yanında da patates kızartması.
Afiyet olsun.
Bu tip bir diyetin sağlığa etkisi ve şeker hastalığı konusundaki rolü konusunda eminim gazetemizde de yazan değerli hekimlerimizin söyleyeceği çok söz vardır. Bu konuda fazla konuşmak bana düşmez.
Öte yandan bira konusunda bir şeyler söylemek istiyorum.
Hayat kötü bira içmek için çok kısa.
Hem sağlığa zararlı, hem mideye hem damağa.
İçtiğiniz biranın önce etiketini okuyun.
Almanya’da bu işi yasaya bağlamışlar.
Bira dört malzemeden oluşur ya da oluşmalıdır: Su, şerbetçiotu ve arpa maltı (buğday biraları da var tabii).
Bir de maya. Doğal maya kullanılsa daha da iyi ve dünyanın en iyi biraları böyle ama bu ayrı konu.
Kullanılan su ne kadar kaliteli yani berrak ve mineralsiz olursa o kadar iyi.
İçtiğimiz şeye bira diyebilmek için yüzde 100 malt olması gerekir.
Gerçek birada katiyen glukoz kullanılmaz. Alkolleşme sürecini hızlandırmak için glukoz kullanılır ise hem kalite zarar görür hem de sağlık (glukozun genetiği değiştirilmiş mısırlardan elde edilmesi de ayrı bir konu).
Arpa maltı yerine ya da onun ile birlikte pirinç kırığı kullanılan biralar da var.
Amerikan toplumunun en alt katmanlarının içtiği Budweiser ya da neo-con’ları desteklemek ile ünlenen Coors Ailesi’nin piyasaya sunduğu biralar gibi.

Haberin Devamı

300 çeşit bira var
Bunlara da bira denmez, denmemelidir. Lezzetleri bir şeye benziyor ama telaffuz etmeye dilim dönmüyor.
Kötü bira içmenin bir mahzuru daha var.
İnsanda alışkanlık yaratıyor. Tiryakisi oluyorsun.
Daha da kötüsü damakların suni şekerli tatlara alışması. Özellikle sigara tiryakileri şekerli tatları seviyor ve gerek meşrubat gerek de kötü biraların tiryakisi oluyorlar.
Peki biz bu durumdayken Batı dünyasında ne oluyor?
İnanılmaz bir kıpırdanma var bira sektöründe.
Artisanal denen küçük şirketlerin ürettiği gerçek biralar fabrikasyon ve glukozlu, kırık pirinçli biraların yerini alıyor.
Gözümün önüne geçen ay ziyaret ettiğim Wholefoods adlı süpermarket geliyor. Amerika’nın Atlanta şehrinde.
Filmini çektim ve web sitemde yayınlayacağım.
En az 300 çeşit bira var raflarda. Budweiser ve Coors gibi markalar yok. Hepsi artisanal.
Son aylarda denediğim biralar geçiyor gözümden: Arrogant Bastard Ale, Ambita, Lagunitas, Arrogant Bastard Ale, Golden Monkey, Chimay.
Her biri aynı şarap gibi analiz edilebilir. Hepsi farklı.
Ortak noktaları derin lezzetleri ve köpüklerinin adeta şampanya köpüğü gibi minik ve narin olması.
Sonra aklıma Roma’nın fiyat-kalite bakımından belki de en iyi lokantası L’Asino d’Oro geliyor (Öğle yemeği dört porsiyon ve bir kadeh şarap 12 euro).
Akşam yemeğine giderseniz sundukları her öğün için ayrı bir bira öneriyorlar.
Ben bir tanesini deniyorum.
İlki Abruzzo bölgesinde üretilen Fredric. Yüzde 5.5 alkollü Ambrata.
Meşe odunundan cipsler ile lezzetlendirilmiş. Hafif yanık kömür kokusu. Damakta tuzlu karamel lezzeti. Enfes.
Yanında karamelize soğanlı dana ciğeri sote ile öyle bir uyum sağlıyor ki hiçbir şarap bu ciğer ile aynı uyumu sağlayamaz.
Üreticinin adı Almond’22. Web siteleri www.birraalmond.com

Haberin Devamı

Tüketici seçenekleri çok
Gözümün önünde ikinci bir sahne daha canlanıyor.
Ekim sonu. Alba’da hanım siyah tunik arıyor.
Girdiğimiz butikte bir tezgah kurulmuş. Şarap kadehi ile bira ikram ediyorlar.
O kendine tunik arayadursun ben bana uzatılan bardağa dilimi dokunduruyorum.
Sonra da koşarak birayı soyunma kabinine götürüyorum. Hanım leopar desenli bir bluz deniyor.
Gözünü kapa diyorum.
Eşim bira sevmez.
Eline kadehi tutuşturuyorum. Bir yudum al ve bana ne olduğunu söyle.
Eşimin dudaklarından şu sözcükler dökülüyor: Şampanya!
İçtiğimiz bira Baladin. Yüzde 8 alkollü Süper Baladin birası.
Almanya’yı, Belçika’yı geçtik. Fransa, İtalya, Amerika, Japonya gibi ülkelerde de bira devrimi yaşanıyor.
Yeni ve genç girişimciler piyasaya çıkıyor. Tüketici seçenekleri çok.
Dünyanın her yerinde tüketici tercihi daha sağlıklı ve butik üretime kayıyor.
2011 için içki sektörü ile ilgili temennim artisanal ve gerçek bira üretiminin ülkemizde başlaması ve yaygınlaşması.

Haberin Devamı

NOT: Şubat ayında sitemle ilgili olarak bir bira paneli düzenliyorum. Bilgili ve ilgili okuyucular jüri üyesi olmak için başvurabilir.