Otorite yok, hiyerarşi var
Ebeveynler sıklıkla otorite kurmakla ilgili sorunlar yaşarlar. Çocukların kendilerini dinlemeleri için biraz çekinmeleri gerektiğine inanırlar ve bunun için de ‘yüz göz olmamaya’ çalışırlar. Oysa anne - baba - çocuk ilişkisinde otorite değil, hiyerarşi vardır. Ebeveyn, kıdemli aile üyesi olduğu için belirleyicilik hakkına daha fazla sahiptir. Çocuklar, sınırları tanımaya çalışırken zorlanır ve zorlar. Bu noktada, çocuğu ‘şımartmamak’ için bazı konuları yokmuş gibi konuşmaktan kaçınmak ya da sert tavırlarla korkutmak hiçbir şeyin çözümü olamaz. Sorun yaşanacaksa, konuşulsa da yaşanır konuşulmasa da.
İlişkiyi korumak
Anne, baba ve çocuk arasındaki ilişkide, en temel ve önemli gerçeklik, o ilişkide, karşılıklı rahat hissedebilmek ve keyif alabilmektir. Tabii ki ebeveyn - çocuk ilişkisinde dinleme, anlama, açık ve net olabilme gibi birçok bileşen söz konusu, ancak bunların hepsinin ötesinde ve üstünde iyi ilişki tanımında, ebeveynle çocuğun, birbirinin tadını çıkarabilmesi önemlidir. Bazen ebeveynler doğru bildiklerini uygulamaya ve uygulatmaya zorladığında, orada çabuk ve pratik bir kar - zarar hesabı yapılabilir. Örneğin, sebze yemek çocuklar için iyidir. Ancak çoğu çocuk sebze yemek istemez. O akşamki yemeği yemek konusunda tartışmaya başlayan ebeveyn ve çocuk birbirlerine kızar. Konu, sebzenin faydalarından kayarak, bazen birisinin bazen de diğerinin kazandığı bir güç çatışmasına varabilir. Ebeveynin şunu öngörebilmesi gerekir: Çocuğun gelişiminde, annesi / babası ile gülüp eğlendiği bir sofra, bir tabak kabak yemeğinin sağlayacağı yarardan çok daha önemlidir.
Abartılı övgüler işe yaramaz
Çocukları, yaptıkları iyi şeyler, olumlu davranışları ve başarıları için sözel olarak ödüllendirmek gereklidir. Ancak çocuğun doğal gelişiminde zaten yapabileceği şeylerin abartılı vurgusunun, pratikte, özgüven gelişimine katkısı yoktur.
İki küpü üst üste koyan bebeği, başımızı sallayarak ve gülümseyerek pekiştirebiliriz. Ancak uzatılan ve çocuğun ‘seviyesine inildiği’ varsayılan bir ses tonuyla “Aaaferiiiin, çok güzeeeel, alkıııış” gibi ifadeler yersiz ve fazladır. Her çocuk kendisine göre resim yapabilir, ama her resmin de olağanüstüymüş gibi değerlendirilmesi gerekmez. “Ne güzel oldu” demek yeterlidir çoğu zaman.
Sorun olduğunda
Her insan, hayattaki belli durumlarla baş etmeye çalışırken kendini korumak, yarı bilinçli savunma mekanizmaları geliştirir. Bazıları çok ağlar, bazı çocuklar annesine bağırabilir, babasıyla hiç konuşmaz, kardeşine sürekli vurur. Ebeveynin, bu savunma mekanizmalarına dokunmaya hakkı yoktur. Sadece vurma, kırma, sövme gibi kabul edilemeyen davranışları şekillendirmek konusunda yardımcı olabilir. Duygunun yanlışı doğrusu yoktur, dolayısıyla kardeşi olduktan sonra daha az sevil-diğini düşünen çocuğa “Yanlış hissediyorsun” denemez. Başka şekillerde tek ve biricik olduğu hissettirilebilir.