Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yalın Alpay ve Emre Alkin’in yirminci yüzyıl Türkiye ekonomi tarihini yazdıkları kitabın adı, “Olaylarla Türkiye Ekonomisi”. Kitaptaki en ilginç bölümlerden biri, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ödemek zorunda kaldığımız Osmanlı borçları hakkında.
Cumhuriyetin ilk yıllarından 1929’a kadar Türk ekonomisi yıllık ortalama % 11 büyüyordu. Lozan görüşmelerinde, Türk heyetinin kararlı tutumu sayesinde, kapitülasyonlar kaldırılmıştı. Yunanistan, Kırkağaç bölgesinin Türkiye’ye bırakılması karşılığında, tazminat ödemekten kurtuldu.
Osmanlı borçlarının geri ödenmesi, topraklarının bölüşen devletlerin her birinin aldığı toprakların geliriyle orantılı olarak sağlanacaktı.
Lozan’dan sonraki pazarlıklar sonucu, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1912 yılından önceki borçlarının % 62’si ve 1912 yılından sonraki borçlarının da % 76’sı yüklenildi. Toplam ödenecek borç tutarı, 107.5 milyon altın lira karşılığı dövizdi. İlk taksit 1929 yılında ödendi.
Osmanlı borcunun ana para ödemeleri ilk yıllarda yıllık 2 milyon altın lira karşılığı döviz olsa da daha sonra tedricen artarak, yıllık 3.5 milyon altın lira dövize kadar çıkıyordu.
1933 yılında, Türkiye alacaklı ülkelerle ikinci bir anlaşma yapıp, borç yükünü 86 milyon altın lira karşılığı dövize indirdi. Kalan borcun yıllık 700 bin Fransız Frank’lık taksitler ve % 7.5 faizle 50 yılda ödenmesi konusunda anlaşıldı.
Borcun büyüklüğü
1929 yılı rakamları çerçevesinde, toplam Osmanlı borç yükünün milli gelire oranı % 6.6; bütçeye oranı % 46 idi.
Faiz dahil yıllık toplam ödemelerin ihracat gelirimize oranı yaklaşık % 5; yıllık bütçeye oranı % 3 idi. Borç yükümüz kısa zamanda düştü; çünkü, borçlu olduğumuz ülkeler de borç içindeydi ve para birimleri, enflasyon yüzünden ciddi devalüasyona uğramaya başladı.
1933 yılında yapılan “Osmanlı borçlarının yeniden yapılandırılma” operasyonu o denli başarılı oldu ki borçlar daha o yıl Fransız Frangı’ndaki devalüasyonla 53.6 milyon altın lira karşılığına indi.
1938’e gelindiğinde...
1938’de Türkiye, alacaklılardan yeni bir taviz kopardı. Borçlar, döviz yerine, kliring(takas) yapılarak, mal karşılığı ödenecekti. 1943’te yapılan ödemelerden sonra, Türkiye’nin borcu 23 milyon altın lira karşılığına inmişti. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise borçlarımız iyice azaldı ve hükümet borçların erken ödenmesine karar verdi. 1954’e kadar Osmanlı borçlarının tümü ödendi.
Diğer ülkeler ne yaptı?
Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan borçların diğer yükümlülerinden olan Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan gibi ülkeler, kendi paylarına düşen borçlar için hemen hemen hiç ödeme yapmadılar. Buna rağmen, Truman doktrini çerçevesinde, Yunanistan’a 400, Türkiye’ye ise sadece 100 milyon dolar ABD yardımı yapıldı. Türkiye, Marshall Planı çerçevesinde yapılan 13 milyar dolarlık ABD yardımından da sadece 354 milyon dolar pay elde edebildi.
Daha sonraki yıllarda, Türkiye’nin dış borçları artmaya başladı. 1986’da 32 milyar dolara ulaştı. 1993 yılına gelindiğinde, dış borçlar 67 milyar dolara ulaşmıştı. 2016 yılı sonunda ise dış borçlarımız 404 milyar doları aştı.