Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Max Tegmark “Matematiksel Evren (Our Mathematical Universe)” isimli kitabında, “Gerçek nedir?, Uzaydaki ve zamandaki yerimiz neresidir?, Kozmik köklerimiz ve birden çok evren var mı?” gibi sorulara cevap bulmaya çalışıyor.

Dr. Tegmark’a en sık sorulan sorular şunlarmış:

- Uzay boşluğunun sonu var mı?

- Uzay sonsuzsa, nasıl başlangıç zamanı oluyor?

- Evrenimiz, neyin içinde büyüyor?

- Big Bang patlaması denilen “evrenin başlangıcı” nerede oldu?

- Big Bang patlaması sadece tek bir noktada mı gerçekleşti?

Haberin Devamı

n Big Bang patlamalarının benzeri patlamaların daha önce de gerçekleşmediği konusunda bir kanıt var mı?

- Eğer evrenimizin yaşı 14 milyar yıl olarak hesaplanıyorsa, bizden 30 milyar ışık yılı ötedeki yıldızların varlığı nasıl izah edilebiliyor?

- Eğer galaksiler ışık hızından hızlı hareket edebiliyorlarsa, Albert Einstein’ın Rölativite Teorisi ne anlama geliyor?

- Galaksiler gerçekten bizden uzaklaşıyor ve uzay boşluğu genişlemeye devam ediyor mu?

- Samanyolu da genişliyor mu?

- Yoktan var edilme durumu, enerjinin yoktan var edilmeyeceği prensibiyle çatışmıyor mu?

- Karanlık madde ve karanlık enerji nedir?

- İnsanlar evreni anlayabilme, zeka ve akıl gücünden yoksun mudur?

Matematiksel varlık

Evreni incelediğimizde, evrendeki her parçanın kendisinden daha büyük bir sistem içinde var olduğunu görürüz. Örneğin; dünya güneş sisteminin içinde, güneş sistemi Samanyolu galaksisinin içindedir. Uzay matematiksel bir varlıktır. Sonsuz olduğunu kabul etsek bile, yeterince hızla bir yöne doğru seyahat edersek, sonunda ters yöne; yani bulunduğumuz yöne döneriz. Nitekim dünyanın herhangi bir yerinde atılan kurşun yeterli hız ve zaman varsa, dünyanın etrafında dönüp dolaşıp aynı noktaya gelir. Uzay cisimleri, diğer cisimlerin etrafında yüksek hızla döndükleri için onların üzerine düşmezler.

Bazı bilim insanları, evrenin genişlediğini iddia ederken; bazıları, evren genişlemeyip, galaksilerin hareket ettiğini iddia ediyorlar. Güneşin ışığı sekiz dakikada dünyamıza geldiğine göre, biz güneşe baktığımızda sekiz dakika önceki halini görüyoruz. 30 milyar ışık yılı ötedeki yıldızlar için de durum aynı. Gökyüzüne baktığımızda, yıldızların yüzyıllar önceki halini algılayabiliriz.

Haberin Devamı

Big Bang hipotezi, büyük patlamadan sonra, her uzay cisminin, büyüklüğünü bir saniyenin altında bir zamanda, ikiye katladığını söylüyor. 14 milyar yıl içinde, evren çeşitli çekirdek ve gaz aşamalarından geçerek, galaksiler aşamasına geldi. Hidrojen, helyuma, sonra da elementlere dönüştü. Genişleme sayesinde soğuma gerçekleşti. 40 bin yıllık bir genişleme sonucunda, soğuyan gaz “Kozmik Mikrodalga Tabanı”nı oluşturdu. Buradan planetler, yıldızlar, galaksiler ve bugünkü evren doğdu. “Kozmik Mikrodalga Tabanı”nı bulan bilim insanlarından ikisi Nobel Ödülü aldı.

Einstein’ın araştırmaları, kozmik hava boşluğu ağırlığının ortalama 10¯26 km/m3 olduğunu gösteriyor. Bu da, kozmik boşluğun, bir suyun ağırlığından 1 milyon trilyon trilyon defa az olduğu anlamına geliyor. Bu ağırlık, toplam uzay boşluğunun %5’şini dolduruyor. Boşluğun, geri kalan %27’si karanlık maddeden; sonraki %68’i, karanlık enerjiden oluşuyor.