Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Paralel evrenlerin varlığı konusunda onlarca teori var. Artık neredeyse hiçbir astrofizikçi, paralel evrenlerin varlığını inkâr etmiyor. Max Tegmark, “Matematiksel Evren (Our Mathematical Universe)’ isimli kitabında çoklu kâinat teorilerini dört aşamalı olarak ele alıyor.

‘İkinci aşama çoklu evren (kâinat) teorisi’ kâinatların birbiri içine girmiş olacağını, ‘üçüncü aşama kâinat teorisi’ zaman boyutu nedeniyle kâinatların adedinin sonsuza ulaşacağını söylüyor. 14 milyar yıl önce bir patlamayla başladığını hesapladığımız kendi kâinatımıza, diğer evrenlerin yıldızları ışıklarının, uzaklık nedeni ile henüz ulaşamamış olduğu kabul ediliyor. Kâinatımız on defa küçükken yayılmış olan hidrojen gazı radyo dalgaları, şimdi orijinal dalga boyundan on kez daha küçük gibi radyo teleskopumuza ulaşıyor. Bu nedenle gök cisimlerinin büyüklüğü ve uzaklığı konusunda yapılmış olan hesaplamalar bizi yanıltabiliyor.

Haberin Devamı

En az yüz evren

Yapılan hesaplamalar ‘birinci seviyedeki’ paralel kâinatların sayısının en az 100 olduğunu gösteriyor. Kainatlar arasındaki farklılıklar o denli fazla ki bizimki ile benzeşen bir kâinata rastlama olanağımız düşük. Öte yandan sadece bizim kâinatımızda 1020 adet hayat olabilme unsuru taşıyan gök cismi var. Doğal olarak hayat unsuru olması oralarda bizim kadar gelişmiş canlılar olması anlamına gelmiyor. Bizden çok daha az veya çok daha fazla gelişmiş canlılar olabilir.

İkinci aşama evren

‘İkinci aşama kâinat’ birçok kâinatın bir arada bulunduğu bir kâinatlar topluluğunu ifade ediyor. İkinci aşama kâinatların adedi ise hesaplanamıyor. Kara enerjinin yoğunluğu, nükleer gücün yüksekliği, elektro manyetizmanın seviyesi, elektronların yoğunluğu, atom protonlarındaki üst ve alt ‘kuark’ların yoğunluğu, kâinatların farklılıklarını belirliyor. Bütün bu farklılık olasılıklarına hacim ve zaman boyutu eklendiğinde sonsuz sayıda olasılık ortaya çıkacağından sonsuz sayıda evrenden bahsediliyor.

Örneğin, sadece elektro manyetik dalgaların gücündeki farklılık bile o kadar önemli ki, güneş sistemimizdeki bu güç yüzde 4 oranında azalsa nötron barındırmayan helyumun ortaya çıkmasıyla güneş bir anda patlayıp yok olabilecek. İşte evrenimizdeki denge böyle bir şey.

Haberin Devamı

Büyük ve küçük

Kâinattaki sistemle bir atomun sisteminin birbirine benzediğini savunan ‘birleşik alan’ gibi görüşler artık taraftar bulamıyor. Güneş sistemimizde hâkim olan güç, güneşin manyetik çekim gücü iken bir atomdaki güç çekirdeğin yaydığı elektrik gücü oluyor. 80 çeşit dengeli atom var ve bunların çekirdeklerindeki proton sayısı 1 ila 82 arasında değişiyor. Atomun çekirdeklerinde protonlardan başka izotop adı verilen ve izotop sayısı ile ifade edilen nötronlar var. Dengeli atomların tümündeki toplam izotop sayısı, 257. Bunlar dışında, radyoaktif veya dengesiz sayılan ya da yaşam süreleri çok kısa olan izotoplar var. Bir atomun çekirdeğinde proton ve nötronlar var. Bunları, alt ve üst ‘kuark’lar oluşturuyor. 2 üst ve 1 alt ‘kuark’ protonu, 2 alt ve 1 üst ‘kuark’ ise nötronu oluşturuyor.

Atom çekirdeğinin etrafında dönen ‘leptonlar’, ‘elektronlar’ ve ‘nötr elektronlar’ olarak ikiye ayrılıyor. ‘Elektronlar’, elektrik yükü taşırken ‘nötr electronlar’ diğer maddelerle ilişkiyi sağlıyor.

Haberin Devamı

‘Kuark’lar arasında ‘pions’, ‘kaons’, ‘muons’, ‘tauons’, ‘Sigmas’, ‘Omegas’, ‘W-bozonları’ ve ‘Z-bozonları’ gibi parçacıkları oluşturanlar da var. Bozonların bir bölümü radyoaktivite taşırken, şişkolar olarak adlandırılan bir bölümü ‘foton’ denilen ışık gücü ve elektromanyetik gücü sağlıyor.

Devam edeceğim.