Cadde ‘Kamera önünde çıplak olamam’

‘Kamera önünde çıplak olamam’

26.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Kamera önünde çıplak olamam’

‘Kamera önünde çıplak olamam’



     Yeni vizyona giren ‘Abdülhamid Düşerken’ adlı film ile gözler yine onun üzerine çevrildi. İhtiraslı değil, hırslı, çalışkan, dürüst, insanın gözlerinin içine bakarak konuşuyor. Cıvıl cıvıl, hayat dolu. Bence geleceğin starı. Zaten 32 yaşında zirveye oturmuş ama nedense o bunu kabul etmiyor. İyi bir showgirl, sunucu ve oyuncu. Evet, bugünkü konuğum; Meltem Cumbul. Son günlerin ‘in’ mekanı Salopet’te buluştuk. Aşk, iş, özel yaşam üzerine pek çok şey konuştuk. Şenay Abla’sına cesur yanıtlar verdi. Buyrun...
     
     ŞD-Meltem, çocukluğunu bilirim. Aileni de kendi ailem kadar tanırım. "Adam olacak çocuk bokundan belli olur" derler, sen o zaman da fırlamaydın. Sanata karşı ilgin de vardı ama bu kadar şöhret olacağını umuyor muydun?
     MC-Benim asıl amacım başarılı olmaktı. Şöhret gelince, nasıl olduğunu anlayamadım. Başarı şöhreti getirdi. Onu da kollarımı açarak karşıladım. İnsanlar tarafından sevilmek çok güzel. Ben ilgi çekmek için bu işi yapıyorum. Gösterilerle insanları başka dünyalara taşımayı seviyorum. İnsanlar teşekkürlerini bana sarılarak, fotoğraf isteyerek iletiyorlar. Çocukken seyircim; ailem ve komşulardı. Okulda arkadaşlarım, radyoda ise dinleyicilerim oldu. Kitle dizilerle büyüdü. Ummuyordum ama başarılı olacağımı biliyordum, çünkü hep disiplinli çalıştım.
     
     ŞD-İzmir’den çıktın, İstanbul, Londra, DJ’lik, sunuculuk, sinema oyunculuğu, şov dünyası. Nasıl oldu bunlar Meltem?
     MC-İstanbul’a geldiğimizde 13 yaşındaydım. Konservatuvar sınavına hazırlandım. Annem, Sait Sökmen’e dans derslerine yolladı. Özel şan dersleri aldırdı, tam bir oyuncu gibi yetişeyim istedi. İnanılmaz emek verdi annem. Zaten teyzem de halk müziği sanatçısıydı. Konservatuvara girdim. Hocalarımı çok sömürdüm. Bir şeyler kapayım, öğreneyim diye. Hiç bir dersi kaçırmadan çalıştım. Mezun olunca Şehir Tiyatrosu’na girme şansım varken vizyonumu genişletmek için İngiltere’ye gittim. Bana göre oyunculuğun yeri ve yurdu olmazdı. Radyo hayatıma tesadüfen girdi. Az param vardı ve ilk ‘Genç Çizgi’yi yaparak para kazandım. O aralar kamerayla da flört ediyordum. Yaptığım program ‘en iyi gençlik programı’ seçildi. O sıralar Kanal 6’ın açtığı Radyotek başladı. Ben de girdim. Türkiye’de çok beğenildiğimi biliyordum. Zaten dönünce çok büyük coşkuyla karşılandım. Bu heyecanla İngiltere’de fazla kalamadım, üç yıl sonra döndüm. Çünkü İngiltere’de 10 yıl da kalsam bugün Türkiye’de sağladığım kariyerimi elde etmem çok zordu. İngilizceyi ne kadar iyi konuşsam da bana ancak ikinci roller verilirdi. Çok üretebileceğim ortamın Türkiye olduğuna karar verdim. Geldiğim an işe soyundum. 7 işe birden koşuyordum. 1997’de branşlaşmam gerektiğine inandım. Radyoculuğu ve showgirl’lüğü sevsem de karakter yaratmak istedim ve ikisini de bıraktım. Daha az para kazandım. 97-98 yılları arasında 3 tane film çektim. ‘Karışık Pizza, ‘Propaganda’ ve Avusturya’da çektiğim ‘Doğum Yeri Absürdistan’. Bunlardan sonra da insanların kafasına oyuncu olarak yerleştim. Ardından o büyük dizi ‘Yılan Hikayesi’ ve diğer sinema filmleri geldi.
     
     Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr
     


MAGAZİN


Gökhan, Selin'in 'tek dev adamı'
'Asmalı Konak' yılı
Annesi Aysu'yu eve kilitliyor
Bu da 'Pelin kanunları...'
‘Kamera önünde çıplak olamam’