Nur Başnur

Nur Başnur

-

Tüm Yazıları

‘Türkiye’nin Sihibrazı’ Kubilay Tunçer, “Hayata panik yapmak da bir seçenek ama sihirbazlar nanik yapmayı tercih eder” diyor ve ekliyor; “Bana kalırsa hayatta sihir vardır, bakmasını bilmeli”

Kubilay Tunçer’i 1999’da Ankara’nın kült kafesi Cafe Bien’de tanıdım. Sanırım Sibel Köse’nin de olduğu hayli CosmoAnkaralı (bir ayağı Ankara’da olup dünya vatandaşı olarak yaşayanları tanımlamak için uydurdum bu terimi) bir gruptuk. Gecenin geç saatlerinde müşteriler elini ayağını çeker, kapılar kilitlenir ve bir grup tuhaf insan, masaları duvar diplerine dayayarak saatlerce Tom Waits, Santana, Billy Holiday eşliğinde dans ederdik. İşte Kubilay’la da böyle bir sürreel gecede dans ederek tanıştık. Hem sevimli, hem komik, hem çekici, hem de entelektüel biriydi. Salı günü onu Fitaş’ın 5. katında, Bowl Room’da ‘Türkiye’nin Sihirbazı’ gösterisinde izlerken şöyle bir geriye kayıvermişim.

Hem gülmek hem şaşırmak için
Kubilay Tunçer’in, aralıksız sürdürdüğü sihir şovlarıyla Türkiye ve dünyada birçok turne gerçekleştirdiğini biliyorum. Sanırım birkaç yüz bin seyirciye canlı gösteri yapmıştır. 2009’da Merlin Ödülü’nü almış ve dünya çapında yılın en iyi kabare sihirbazı seçilmişti. ‘Olağan Mucizeler’ adlı oyunuyla en iyi oyun yazarı ödülüne değer bulunmuştu. Oyunları dünya tiyatrolarında sergilendi. Birçok filmin ve dizinin senaryosunu yazdı. Sinema oyunculuğuyla övgü topladı.
Tanıştığımızda pek merak etmiştim. Sen ODTÜ’de psikoloji oku, üzerine felsefe master’ı yap, tut sihirbaz ol. Ehh, memlekette pek alışıldık bir tablo değil. Kendisine “Niye sihir?” dediğimde, “Hayata panik yapmak da bir seçenek. Sihirbazlar nanik yapmayı tercih eder. Sihir bir tersten okuma, ezber bozma işi. insanları şaşırtmak çok önemlidir, çünkü şaşırma temel duygulardan biridir, korkma, gülme ve ağlama gibi. İkna ederek şaşırtamazsınız insanları. Aklın bir saniyeliğine devreden çıkması lazım. İşte bunu yapar sihirbaz. Trikler yardımıyla hayatta sihir olduğu illüzyonunu yaratırsın. Bana kalırsa hayatta sihir vardır, bakmasını bilmek lazım. Ben insanlara bunu göstermeye çalışırım. Gerçek sihir hayattır” dedi. Kesinlikle katılıyorum. Aynı gece içinde hem gülmek, hem şaşırmak, hem de entelektüel bir sarcasm yaşamak ve bunları bir kadeh şarap ve hafif atıştırmalıklar eşliğinde keyife dönüştürmek istiyorsanız buyurun ‘Türkiye’nin Sihirbazı’nı izlemeye...

Haberin Devamı

ESKi RUHU VE YENi YÜZÜYLE KILIÇ ALi PAŞA HAMAMI

Haberin Devamı

Şehrimizin yeni gözdesi; Tophane’de restorasyonu henüz tamamlanan Kılıç Ali Paşa Camii’nin mütemmim cüzü Kılıç Ali Paşa Hamamı, nihayet virane görüntüsünden kurtuldu ve mücevher gibi parlayan bir keyif mekânına dönüştü. Hamam, 1578-1583 yılları arasında Tophane’deki leventlere hizmet vermesi amacıyla Kılıç Ali tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Ustanın son eserlerinden olan hamam, İstanbul’un ikinci en büyük hamam kubbesine sahip. Bu harika projenin sahibi Ergin İren,
“Restorasyonundan, hijyenine çok emek verdik” diyor; “Bu kadar güzel bir eseri birkaç yıl içinde dünyanın en çok ziyaret edilen hamamı haline getireceğiz.” Ne hoş bir iddia.
Bilinen tüm eski detayların aslına uygun biçimde, aynı el işçiliğiyle yeniden hayata geçirildiği hamamın mermerden göbek taşında ısındıktan sonra natırların maharetleri ellerine kendinizi teslim ediyorsunuz; sonra gelsin kese, gitsin köpük masajı. Dileyenler gevşemiş bedenlerini masözlere teslim edebilir. Bütün muamele bittikten sonra ev yapımı ayva şerbeti ya da limonata içerek küçük atıştırmalıklarla dinlenme bölümünde şahane kubbeyi izleyerek hayallere dalabilirsiniz.
Çıkışta hamamın dükkanına uğramayı unutmayın. Geleneksel Türk hamam geleneğine ilişkin çeşit çeşit peştemal, havlu, lif, kese, bakır taslar, kirdenler, lengerler, nalınlar, damgalı sabunların arasında dolanmak ayrı bir keyif.

Harcında Cervantes’in emeği var
Rivayete göre Kılıç Ali, İspanyolcanın dehası Cervantes’e ilham kaynağı olmuş. Bazı kaynaklarda Cervantes’in Osmanlı’ya esir düşerek Kılıç Ali Paşa Camii’nin inşatında beş yıl duvarcı ustası olarak çalıştığını, ülkesine döndükten sonra esaret yıllarında tanıdığını ve hayranlık duyduğu Kılıç Ali Paşa’dan ilhamla ünlü eseri Don Kişot’u yazdığını anlatılır. Tarih nasıl muazzam sırlar taşıyor.