Serfiraz Ergun

Serfiraz Ergun

serfiergun@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Garanti Bankası eski Genel Müdürü Akın Öngör’ün 1998’de başladığı şarapçılık macerasının ürünü olan Selendi Şarapları’nın, sadece 3500 şişesinin satışa sunulacağı üçüncü rekoltesi Ulus 29’da tanıtıldı


“Bin yıllık İtalyan şarap üreticisi Frescobaldi’nin 29. kuşak torunu Marki de Frescobaldi’yle Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’nde karşılaştım. Ben de Selendi Şarapları’nın birinci kuşak üreticisiyim dedim. ‘Eh tabii, bir delinin bir yerden başlatması gerekliydi’ diye cevap verdi.”
Bir zamanlar bankacılık sektörünün karizmatik yöneticisi Akın Öngör’ün sözleri bunlar. Akın Öngör, bizleri bu yıl üçüncü kez, görücüye çıkardığı kızları Selendi’lerle karşı karşıya getiriyor; Selendi Şarapları’nın 2006 rekoltesini piyasaya sürüyor. Öngör ailesi, tam kadro Ulus 29’da verdikleri davetteydi; Akın, Gülin, Pelin ve Yavuz Öngör.

‘Bir delinin bir yerden başlatması gerekliydi’
Bağlar 10 yaşına girecek
1998 yılında arkadaşı Kesibe Karaosmanoğlu’nun Akhisar’daki çiftlik evinin tam arkasındaki arazinin satılığa çıktığını haber vermesiyle şarapçılık virüsü içine giriyor. Arazi alınıyor ama yapılan analizler sonucu şarap üzümü ekmeye uygun bir toprak yapısı yok.
Akın Öngör, İngilizce’den araklanan deyimle “hayır” kelimesini cevap olarak kabul etmeyenlerden. İsrailli uzmanlar getiriliyor, toprak analizleri sonucunda gerekli mineraller, sulama ve iklim koşulları manipüle ediliyor ve “olmaz” denilen yere 2000 yılında şaraplık Cabarnet Sauvignon, Şiraz ve Merlot üzümleri ekiliyor. Evet, bu yıl üçüncü rekolte alındı. Hatta 2006 başında daha kaliteli bir ürün alınabilmesi için öyle bir budama yapıldı ki bir kütükten alınan üzüm salkımı sayısı neredeyse yarıya düşürüldü.
Çünkü az ama öz şarap elde etmek istiyorlar. Ve geçen yıl elde edilen 6500 şişe şarap yerine de bu yıl sadece 3500 şişe şarap alındı. Yani bizim pazar gecesi Ulus 29’da tatdığımız Selendi 2006 şarabından sadece 3500 şişesini satışa sunacaklar. Butik ve şato usulü kaliteli şarap üretimi gelişiyor. Yani Selendi Bağları ne dışarıdan üzüm alıyor ne de dışarıya üzüm satıyor.
Selendi 2006’lar; yüzde 38 Merlot, yüzde 38 Şiraz ve yüzde 24 Cabarnet Sauvignon üzümlerinin bir kupajı yani karışımı.

Haberin Devamı



Kimler geldi, neler yendi?
Bu yıl davetliler basın ağırlıklıydı. Mehmet - Canan Barlas, Güngör Uras, Vahap Munyar, Mehmet Yaşin, Ali Esad Göksel, Yurtsan Atakan, Fatoş Yalın bir anda hatırlayabildiğim gazetecilerden.
Bir ara rakip firma Doluca’dan Sibel Kutman Oral’ı gördüm ama yemeğe kalmadı galiba. Volkan - Gülperi Vural, Cem - Nilüfer Duna ve kızları Defne, Tilda ve yeni zatürreeden kalkan Erol Tezman, Buket - Birol Öngör, Yasemin Pirinççioğlu, Topaz’ın somölyesi (şarap sunucusu) Alain Wursching ve Seyid Karagözoğlu (dağıtımcı), Jean Luc Collin (önolog - şarap yapımcısı) ve Türk eşi, basın dışı konuklar arasındaydı.
Öngör’ler geçen yıl Mikla’da olan davetlerini bu yıl Ulus 29’da yapmak istemişler. Önce Selendi 2006’dan yollamışlar ve şefler şarapların tadına bakmış, ona uygun bir mönü çıkarmış. Mönü Öngörlerce beğenilmiş ve o gece yediklerimiz çıkmış ortaya.
29’un barı etrafında aldığımız içki sırasında gelen ördekli ve Hoi Sin soslu sigara börekleri lezzetliydi. Sonra da çöpe dizili kabak - dana karpaçyolar ve mozerella - çeri domatesler hafif ve güzeldi. Bazıları hemen Selendi 2006’yla başladı, bazıları da ahududulu şampanyaları tercih etti.
Masalara oturulduktan sonra herkesin bardaklarına Selendi 2006’lar servis yapıldı. Ön yemek füme ördek göğsüydü. Selendi ile yapımış jöle, fındık, kuru incir ve beyaz turp küpleri ördek dilimlerinin üzerine serpiştirilmişti. İkinci ordövr, içinde dört çeşit mantar olan fırında kızartılmış üçgen milföy parçalarıydı.
Üzerine de yine Selendi sirkesi ve mantar kapuçino sos gezdirilmişti. Sıra ana yemeğe gelince iyi ki sabah kahvaltısından başka ağzıma bir şey atmadım diye düşündüm. Kuzu rulosu kereviz püresiyle servis yapıldı. Üzerlerine de birkaç tane kestane çipsi atılmıştı.
Yemek şöleni Selendi sosunda pişirilmiş kırmızı erik ve armut tatlısıyla bitti. Üzerine maskarpon peyniri ile beyaz çikolata köpük gibi çırpılıp krema yapılıp konulmuştu.
Ev sahipleri sürekli masa değiştirerek konuklarla sohbet edip, fikirlerini aldılar, hatta bir anket formu bile dağıtıldı bir ara. Akın Öngör, şarapçılık virüsünü ikinci kuşağa da bulaştırdığından mutlu görünüyordu.