Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pal Station’ın neşeli seslerinden Esin Görür, dans hocasını örnek alarak radyoculuğa başlıyor, üniversite eğitimi için Eskişehir’e taşınıyor ve ardından Anadolu Üniversitesi radyosu Radyo A’nın seçmeleriyle mikrofonla tanışıyor. Programlarıyla ilgili konuştuğumuz Görür, radyo aşkını şöyle anlatıyor: “Radyoda kendimi çok rahat hissediyorum. Her şeyden arınıyorum. Günlük telaşlarımdan, kaygılarımdan, sinirlerimden, üzüntülerimden... Yayında olduğum sürece kendimi sadece işime, müziğe ve dinleyenlerimi mutlu etmeye odaklıyorum. Radyo benim için tam bir terapi gibi, anlatması zor bir deli işi!” Yayınlarında dünya müziğinin en popüler ve keyifli şarkılarını paylaşan Görür, ayrıca müzik dünyasından haberleri dinleyicisiyle paylaşıyor, enerjili sunumuyla onları gün ortasında karşılıyor. Bu coşkusunu da “Devamlı yüksek enerjide olmak tek kuralımız. Tempolu şarkılar çaldığımdan dolayı, enerji düşüklüğüne, keyifsizliğe pek yer yok” diyerek anlatıyor. Esin Görür’ün programında ayrıca “Shut Down” isimli bir bölüm var, günün en özel şarkısını yayınlıyor, şarkı ve şarkıcı hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Görür, programını format yayıncılığının biraz daha eğlenceli ve rahat hali olarak tanımlıyor. Görür’ü hafta içi hergün 10.00 - 14.00 saatleri arasında dinleyebilirsiniz.

Haberin Devamı

‘Radyo terapi gibi geliyor’

* Radyoda kendinizi nasıl hissediyorsunuz, o atmosferi nasıl tarif edersiniz?

Kendimi çok rahat hissediyorum. Her şeyden arınıyorum. Günlük telaşlarımdan, kaygılarımdan, sinirlerimden... Yayında olduğum sürece sadece işime, müziğe ve dinleyenlerimi mutlu etmeye odaklanıyorum. Benim için radyo tam bir terapi gibi. Zamanımız hep bir şeyleri beklemekle geçiyor ama radyo yayınında öyle değil. Hayat gibi radyo. Bir şarkı sonra ne çıkacağını bilmediğiniz, o şarkının size ne hissettireceğini kestiremediğiniz, sizi neyle buluşturacağını asla hayal edemeyeceğiniz bir yer... Anlatması zor bir deli işi!

* Radyonun dışarıdaki imajı hep havalıdır, sizce de havalı bir meslek mi?

Radyoyu meslek olarak gören insanların sayısı gerçekten çok az. Seni gençlik hevesini gideriyormuş gibi görüyorlar, bir yandan ilgilerini geçiyor, bir yandan da anlamlandırmaya çalışıyorlar. Yaptığımız işi küçümseyen bir azınlık bile var. “Ne ki birkaç saat mikrofonun başına geçip şarkı çalıp, konuşuyorsunuz” şeklinde yorumlar bile duyabiliyorsunuz. Sanki mikrofonu ona verseniz harikalar yaratacakmış ya da kendisi her gün işe gidip dünyayı kurtarıyormuş gibi... Ülke dışındaysa durum tam tersi. Yurtdışında mesleğimi öğrenen herkesin bir anda yaklaşımı değişiyor. Hemen heyecanlanıp yayınla ilgili şeyler öğrenmek ve beni dinlemek istiyorlar. İşimi çok karizmatik bulduklarını söyleyip, hayranlıklarını gizlemiyorlar.
Yani yurtdışında daha çok saygı gören bir mesleğimin olduğunu söylemek, kendi deneyimlerim sonucunda daha doğru bir ifade olur. Ülkemizde de işimize saygı ve sevgi duyanlar var ama bence radyoları kalkındırmak açısından sayıları pek de yeterli değil.

* Dinleyicilerle sıkı iletişimi olan radyoculardan mısınız?

Egosu yüksek olan bir insan değilim. Bu işi yapmak için biraz ego gerekir ama fazlası sizi gudubetin teki yapar! Ben, dinleyenlerimle hep iletişim halinde olmayı seviyorum. Bazılarıyla ilişkimiz o kadar ilerledi ki dışarıda bir araya gelip vakit geçiriyoruz. Bana yansıttıkları enerji o kadar yüksek ve güzel ki, aldığımı katlayıp geri vermeliymişim gibi hissediyorum ve öyle davranıyorum. Başıma hep ilginç şeyler geliyor ama en alışamadığım sanırım, evlenme teklifleri. Bu biraz mahcup ediyor beni. Şakaya vursan olmaz, ciddi ciddi cevap versen olmaz.. Ne diyeceğimi bilmediğim nadir anlardan işte!

* Peki sosyal paylaşım ağlarını kullanıyor musunuz, dinleyicilerle programın dışında da iletişiminiz devam ediyor mu?

Sosyal medya konusunda kendimi başarılı buluyorum ama yine de bir Ceyhun Yılmaz değilim. Onun sosyal medyadaki gücü beni gerçekten çok etkiliyor, inanılmaz bir yetenek. Bense her şeyi yazmayı sevmiyorum. İçimden geçiyor ama elim pek gitmiyor.
İnsanların neye hassasiyet gösterdiğini hâlâ öğrenemedim maalesef. Dinleyenlerimle program dışında da iletişimim devam ediyor. Yakın dönemde yapamadık ama kahvaltı-yemek organizasyonlarımız olurdu. Pal Station sponsorluğundaki etkinliklerde de bir araya geliyoruz zaten.
lRadyoculuğun dışında neler yapıyorsunuz, anlatır mısınız?
Radyoculuğun dışında çok yoğun bir hayatım var şu sıralar. İki yeni televizyon proje sinin üstünde çalışıyorum. Ayrıca bu ay içinde Kadir Has Üniversitesi’nde açılan “Şehir Sanatları Akademisi - Hall Of Fame”de ders vermeye başlayacağım.
“Program Yapımcılığı ve Radyo DJ”liği adı altında bir ders olacak bu. Ne öğrendiysem, onları aktarabileceğim bir alan olacak. Bu benim açımdan yeni ve çok heyecanlı bir deneyim! Ayrıca organizasyonlarda sunuculuk yapıyorum. Caromag dergisinde de bir köşem var, müzik hakkındaki aylık yazılarımı paylaşıyorum.

Haberin Devamı

‘Keşke kadın programcılar fazla yayın yapsa’

Haberin Devamı

* Radyo camiasında ‘Keşke şu şöyle olmasaydı’ dediğiniz neler var?

Keşke kadın radyo programı yapımcıları daha fazla yayın yapabilse. Bir radyoda kadın DJ ya yok, ya da bir tane falan var. Bu gerçekten can sıkıcı bir durum. Ayrıca yayın saatleri git gide uzuyor. Verimli olarak yayın yapmak zaman geçtikçe zor bir hale geliyor. Radyo yayınları, dinlenme oranı araştırmaları yüzünden daha ilgi çekici şeyler yapmaya çalışıyorlar ama bu rekabetin, yayınların niteliklerini olumlu etkilediği yönünde ciddi şüphelerim var... Dinleyiciler radyolarda sadece kesintisiz müzik dinlemek ister oldu. Bazıları DJ’lerin 1dk.’lık konuşmalarına bile tahammül edemiyor. Radyolarda, sohbet ya da tartışma programı yapmak bu yüzden imkânsız bir hale geldi. Belki internet radyolarının artmasıyla durum biraz daha değişir ve gelişir bilemiyorum ama radyonun geleceği açısından durum pek iç açıcı değil. Radyo dinlemeyi bilmeyen nesiller yetişip duruyor. Ekran sever çocuklar, hayal güçlerini TV karşısında yitiriyor.