Cumartesi Asmalımescit’in göbeğinde Cafe de Paris

Asmalımescit’in göbeğinde Cafe de Paris

25.02.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cafe de Paris’nin bir efsane olan özel soslu etine ulaşabileceğiniz yerlerden biri de Asmalımescit’e yeni açılan şubesi.

Asmalımescit’in göbeğinde Cafe de Paris

Lise yıllarında İsviçre’deyken tanıştığı bu lezzeti 22 yıl önce Türkiye’ye getiren başarılı işletmeci Abdullah Özmelek tarifi hâlâ bir sır olan sosu artık babasından satın alıyor. Bağdat Caddesi’ndekiyle birlikte İstanbul’daki Cafe de Paris sayısı şu an iki ama bu sayının dört ay içinde dörde çıkması planlanıyor. Gece kulübünden kebapçıya pek çok mekana hayat veren Özmelek: “Benim için artık sadece lokantıcılık, lokantıcılıkta da sadece Cafe de Paris var.”

Haberin Devamı


* Cafe de Paris’ye gelen müşterileri ne bekliyor?

Menüde tek bir yemek var. O yemeği özel kılan, ocağın üzerinde servis edilen etin ya da tavuğun sosu. Bir de patates kızartmamız ve hardal soslu salatamız var. Bu menü 39.90 TL. Tatlı olarak da krem brüle, profiterol, sufle ve dondurmalarımız var. Bir de sonsuz içecek çeşidimiz...

* Siz ne içilmesini tavsiye ediyorsunuz?

Şarap içilmeli. Genelde kırmızı şarap tercih ediliyor zaten. Ben şiraz üzümünden yapılan şarabı ve Merlot’yu çok beğeniyorum.

* Nasıl kesişti yolunuz Cafe de Paris ile?

Liseyi İsviçre’de okudum. O zamanlar ilk favorimiz McDonalds’tı. Sonra biraz yaş ilerleyince Cafe de Paris’ye döndük. Okuldan çıkıp koşa koşa gider yerdik. O kadar çok gidip geldik ki sahibi olan hanımefendiyle ahbap olduk neredeyse. “Ben bunu Türkiye’de açmak istiyorum” dedim. İkna etmek için epey uğraştık. Türkiye’ye geldim, yer buldum. Sonra gittim oraya üç ay kurs gördüm. 90’da Nişantaşı’nda açtım. 22 seneden beri de aşağı yukarı 2 milyon 800 bin kişiye yemek yedirdim.

* Yıllar içinde sosta hiç değişiklik yapılmadı mı?

O zaman neyse şimdi de o. Sosu başlarda İsviçre’den getirtiyorduk ama şimdi babam kendi imalathanesinde yapıyor ve bana satıyor. Buraya konsantre olarak geliyor. Özel bir teknikle bu hale getiriyoruz. Babamın normalde bu işle uzaktan yakından ilgisi yoktur, armatör ama kafaya taktı bir kere... Aylarca uğraştıktan, İsviçre’ye gidip geldikten sonra bu sosu yarattı.

* Aynı tadı tutturabiliyor mu sizce?

Daha güzelini yapıyor inanın.

* Hâlâ severek mi yiyorsunuz bu yemeği?

Hayır. Bakamıyorum bile (gülüyor). Şaka bir yana 22 yıldır hep hayatımda ama yine de çok seviyorum.

* Menüde tek bir yemek olması biraz riskli değil mi?

Evet, başta yakınlarım çok karşı çıktılar. “Aynı yemek sabah-akşam olmaz, hiç bu işe bulaşma” dediler. İnat ettim, oldu. n

Haberin Devamı

“Rezervasyon almasak kaç kişi gelecek diye meraktan çatlarım”

* Lokasyon olarak neden daha önce açıp kapattığınız Cafe de Paris’ler gibi Nişantaşı’nı ya da Etiler’i tercih etmediniz?

Nişantaşı’nda yer bul, hemen yarın açayım, kirası önemli değil. Asmalımescit’in son zamanlarda trendi çok yüksek. Senelerce ben de buradaki Yakup’a ve Refik’e geldim. Buranın doğasını çok seviyorum ben. Ama yakında Nişantaşı’nda ve Suadiye’de de Cafe de Paris olacak.

* Yurtdışındaki Cafe de Paris’lerle buradakiler arasında nasıl bir fark var?

Yurtdışındakilerin hepsinin önünde kuyruk var çünkü onlar rezervasyon almıyorlar. Rezervasyon alınca en azından o akşam kaç kişi geleceğine dair bir ön bilginiz oluyor. Ben rezervasyon almadan çalışsam çatlarım herhalde kaç kişi gelecek diye. Londra’dakinde geniş bir menü çeşidi var, aşağı iki kat da diskotek.

* Sizin için önemli birinin gelmesi mi daha önemli kişi sayısı mı?

Önemli insanlar çok geliyor. Ferit Şahenk, Fatih Altaylı, Adnan Polat, Cüneyt Özdemir buradaydı geçen hafta. Skor çok önemli tabii ama skor kadar insanların memnuniyeti de önemli.