Kahkonen’in inadı tuttu

Kahkonen’in inadı tuttu
Ankara Kulisi / ZÜLFİKAR DOĞAN
Hamsiyi, şiş kebabı, baklavayı ve Galatasaray’ı seven Carlo Cotarelli, IMF programının hüsran ile neticelenen birinci safhası sonrasında, vazife arkadaşlarıyla birlikte masa şefliğinden azledilince, yerine gelen Finli Juha Kahkonen bir muamma idi.
Hakkındaki ilk duyumlar Bulgaristan’da katı ve ödünsüz bir şekilde icra ettiği, "para kurulu" esasına dayalı programda gösterdiği muvaffakiyet neticesinde, Türkiye "tayininin" çıkartıldığı idi.
Bulgaristan’daki soydaşlardan da hakkında fazla malumat alınamadı. Çünkü Finli şef, ulusal Fin mönüsü somon balığı ve ahududu reçeli dışında bir şey yemiyor, ahududu likörü dışında bir şey içmiyordu. Sabahın ezanında kalkıp işe koyulan, gece yarılarına ve seherin ilk saatlerine kadar çalışan Kahkonen’in son bir huyu daha çıktı ortaya. Bir inat, bir inat ki sormayın.
Enflasyon hedefini gelecek yıl için, yüzde 20’nin altında belleyeceksiniz diye tutturmuş. Bizimkiler etme, tutma, al takke, ver külah, ikna edememiş.
Yahu, Yuha kardeş sekiz ayın sonunda, yüzde 70’e dayanmış enflasyon, seneye bu zaman yüzde 20 ve dahi altında olur mu?

İhracatçılar Ortadoğu yollarında Etrafımızdaki çember ısınırken, bizim ihracatçılarımız, bilhassa Doğu ve Güneydoğulu ihracatçılar, adeta birer kahraman Mehmetçik gibi kendilerini feda etmeye hazırlanıyor.
Bu hafta sonunda, otobüsler dolusu, ihracatçı, karayolu ile Antep - Halep - Şam - Beyrut seferine çıkıyor. Gaye, önce komşuyla, hısım - akraba ile ticaret, sonra Çin ve maçin. Burnunun dibindekine mal satamıyorsan, Şanghay’a gofret satsan ne yazar?
Her ne kadar sünnetçilerin "müslüman Çin rüyası" gördükleri, narenciyecilerin "her Çinliye bir portakal" gibi ihracat stratejileri oluşturduğu konuşulsa da, önce kapı komşuya mal satacaksın.
Kaldı ki, komşu komşunun külüne de muhtaçtır. Bu strateji iki yıldır netice vermeye başladı. Ama şu terörist saldırı olunca, tabi moraller yine bozuldu.
Yine de morali yüksek tutmak gerek. Kürşad Tüzmen önderliğinde, ihracatçılar heyeti, sefere çıkıyor.
Suriye ve Lübnan’da hem yeni dışa açılma, hem savaşın harabat ve tahribatını el birliğiyle silme ve de yanı başımızdaki bu ülkelerde, ticareti katlama çabası öne çıkıyor. Gidelim, görelim, dönünce anlatırız.




EKONOMİ