Gündem Tarihi mirasın kadın doktorları

Tarihi mirasın kadın doktorları

20.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

İstanbul’un tarihi yapılarını restore eden ekibin yarıya yakını kadın uzmanlardan oluşuyor. Mimar, arkeolog, restoratör, mühendis, şehir plancısı kadınlar, tarihi mirası geleceğe taşıma mutluluğunu ‘Eserin çalışmasını bitirdiğinizde sizin artık çocuğunuz gibi oluyor’ diye özetliyor.

Tarihi mirasın kadın doktorları

Gülden Çoktan / İSTANBUL - Birçok medeniyete ev sahipliği etmiş dünyanın en büyük ve en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un tarihi yapıları kadınlara emanet. Kentin tarihini gelecek nesillere aktarabilmek için çalışan restorasyon ekibinin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Mimar, arkeolog, restoratör, mühendis, şehir plancısı kadınlar, Milliyet’e konuştu.

Haberin Devamı

Tarihi eserlerin ilgi alanı olduğunu ve bu alanda çalışmaktan dolayı kendini şanslı gördüğünü söyleyen saha koordinatörü Songül Çelik, Anadolu Hisarı, Rumeli Hisarı, Kadıköy, Taksim gibi İstanbul’un her yerinde bir yerlere dokunabiliyor olma hissinin çok güzel bir duygu olduğunu söylüyor. “Şehirde gezerken tahrip edilen bir eser gördüğümüzde ‘Bu vakte kadar nasıl koruyamamışız’ diyoruz. Bu hep dilimizde. Bu cümleyi kurmak çok acı bir şey. Bir tarihi eserin çalışmasını bitirdiğinizde sizin artık çocuğunuz gibi oluyor. Dönüp dönüp fotoğraflarına bakıyorum. Fedâkarlık gerektiren bir iş” diyor.

Tarihi mirasın kadın doktorları

‘Ulvi bir duygu’

Restorasyon uzmanı Serap Şahin de tarihi yapılara dokunup onları gelecek kuşaklara aktarabilmenin mutluluğunu yaşadığını söylüyor: “Biz tarihi yapılarla o kadar iç içe olduğumuz için bir bakıma çocuğumuz gibi. Tahrip edilen ve zarar verilen bir eser gördüğümüzde çok üzülüyoruz. İyi ki bu ekipteyim diyorum. Çok güçlü bir ekibimiz var. Özellikle kadın çalışanlardan oluşan, canını dişine takan, zamanının büyük çoğunluğunu burada eski eserlerle birlikte geçiren, onları çok seven bir ekip var.”

Haberin Devamı

‘Mutlu anne ve çocuk’

Beş aylık hamile Mimar Büşra Öztürk de ekibin üyelerinden. Hamile ya da çocuk sahibi olmanın kadının bir kenara çekilmesi anlamına gelmediğine vurgu yaparken “Hamile olmak ya da çocuk sahibi olmak kadının bir kenara çekilmesi, eksik olması demek değildir, aksine kendimizi gerçekleştirme adına farklı yönlerimizle sosyal hayata katkıda bulunma fırsatıdır. Mutlu bir anne mutlu bir çocuk demektir. Tarihi yapılara dokunmak en büyük mutluluk kaynaklarımdan bir tanesi” diyerek, yaptığı işten çok mutlu olduğunu ifade ediyor.

Rumeli’den surlara...

Rumeli Hisarı’nın restorasyon çalışmalarında da kadın ekibin yer aldığını söyleyen İBB Kültür Varlıkları Projeler Şube Müdürü Merve Gedik şu bilgileri verdi:

“İBB’de kadın çalışan sayısı yüzde 18 iken bizim ekipte yüzde 42. Miras alanlarında sahada çalışan kadın sayısı geçmişten bugüne hep daha fazla olmuştur. Çünkü hassasiyet ve özen gerektiren bir iş. Anadolu ve Rumeli Hisarları, Ceneviz, Kara ve Haliç Surları, Haldun Taner Sahnesi, Yerebatan Sarnıcı gibi şehrin geneline yayılmış sahalarımız var. Hepsinde kadın arkadaşlarımız aktif olarak çalışıyor. Rumeli Hisarı restorasyonunu da 3 kadın mimar Mualla Eyüboğlu, Cahide Tamer ve Selma Emler gerçekleştiriyor.”

İstanbul’un tarihinin gelecek nesillere aktarılmasında restorasyona el atan işinin uzmanı kadınlar, zarar gören eserlerin restorasyonunda yer almaktan çok mutlu olduklarını söylüyor.