Kültür Sanat Yazar daha mı iyi yazar?

Yazar daha mı iyi yazar?

10.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Sayfalardan kanatlanıp TV ekranında hayat bulan hikâyeler dizilere hep güç kattı bazı dizilerse gücünü senaryo ekibindeki önemli yazarlardan aldı. Bu yazarlar arasında dünden bugüne pek çok isim var. Kimler mi? İşte o isimler!

Yazar daha mı iyi yazar

Seyhan Akıncı - Çoğunlukla fragmanını görüp heyecanla beklediğimiz TV dizileri o gördüğümüz fragmandan öteye gidemiyor. TV emekçilerinin ve oyuncuların zaman zaman seslerini yükselttikleri “Yerli Dizi Yersiz Uzun”luğun da bundan payı büyük elbette. Beş bölümde yayından kaldırılan da var “Arka Sokaklar” gibi 15. sezonunu kutlayan da... Dijital platformlar rol çalsa da hâlâ en büyük eğlence kaynağımız televizyon. TV dizilerinin kimi içinde barındırdığı kadına şiddet sahneleriyle tartışılıyor kimi klişe oluşuyla. İlk birkaç bölümüyle izleyiciyi ekrana kitleyen hikâyeler bir süre sonra tavsıyor, yerini uzun uzun bakışmalara ve müzik arşivimize yeni şarkılar eklediğimiz 90’ları aratmayan konulu kliplere bırakıyor. TV dizileri mi değişti izleyicinin beklentisi mi yoksa ikisi de mi? C şıkkı galiba. “Perihan Abla”, “Bizimkiler”, “Mahallenin Muhtarları”, “Kaygısızlar” gibi sıradan insanın olaysız “normal” hayatını anlatan ve uzun yıllar devam eden hikâyeler artık kendine pek yer bulamıyor beyazcamda. Sabah kahvaltısına abiyeyle inilen, birilerinin muhakkak yasak aşk yaşadığı, “Romeo ve Juliet”ten bu yana en sevdiğimiz klişe olan düşman ailelerin âşık çocukları ve sakin sokaklarda en fazla elinde horozuyla karşımıza çıkan “Katil”in yerini her bölüm bir düzine siyah takım elbiselinin öldürüldüğü diziler var ekranda. Dijital platformlar ciddi bir alternatif olarak karşımıza çıksa da hayranlık duyduğumuz ünlü isimler televizyona “iş” yapmaya devam ediyor. Son olarak ekrandaki yerini alan “Yalancılar ve Mumları” bunlardan biri. Dizinin görünmeyen bir diğer star ismi ise edebiyat dünyasının en çok okunan yazarlarından Nermin Yıldırım. Yıldırım, dizinin senaryosunu kaleme alıyor. İlk bölümden yarattığı gizem ve sürükleyici hikâye bu işte bir iş var dedirtti. Edebiyatın ekranlarla buluştuğu benzer hikâyelerde olduğu gibi ilk göze çarpan katmanlı öykü ve kartondan olmayan karakterler oldu. Bir yazar olarak TV dizisi kaleme almakla ilgili görüşlerini almak istediğimiz Yıldırım görüş vermek istemediğini iletti. Ekranlardaki yolculuğu uzun süremeyen “İkimizin Sırrı” da yine bir yazarın elinden çıkmaktaydı. Dizinin senaryosuna imza atan isim yazar Özen Yula’ydı...

Haberin Devamı

Kitaba götüren diziler...

Bir dönem TV’lerde esen Reşat Nuri Güntekin fırtınası pek çok kişiyi “Yaprak Dökümü” ve “Çalıkuşu” gibi unutulmaz romanlarla tanıştırmış kitapçılar bir süre Reşat Nuri’den yeni roman bekleyen “yeni” okurlarla meşgul olmuştu. Oğuz Atay’ın aforizmalar değil de “tuğla” gibi kitaplar yazdığını öğrenmek bahsi geçen yeni okuru pek mutlu etmese de “Poyraz Karayel”, İlker Kaleli’nin yıldızlaştığı performansıyla ekranlarda rüzgâr gibi eserken kimileri kalıcı okura terfi etti bu vesileyle.

Turgut Uyar’ın dizeleri Google’lanmaktan öte kitaplardan ulaştı insanlara. Edebiyatçıların kalemi alıp TV hikâyeleri anlattıkları işler hem tartışma konusu yarattı hem de çok izlendi. Ayfer Tunç, Murat Gülsoy ve Yekta Kopan’ın yazdığı “Binbir Gece” bir gece için teklif edilen 150 bin dolar ile fırtınalar koparmış, izleyiciyi ekrana kitlemişti.

Haberin Devamı

Elif Şafak’ın “Menekşe ile Halil”, Gaye Boralıoğlu’nun “Bıçak Sırtı”, Şebnem İşigüzel’in de “Asi”de imzaları olduğunu da hatırtalım.

“Mühim olan mecra değil uygunluk”

Güçlü yazar kadrosuyla ekrana gelen fakat ekran yolculuğu kısa süren “Kayıp Şehir” en sahici İstanbul hikâyelerinden biriyle buluşturmuştu izleyiciyi. Senaryo ekibine baktığımızda bile dizideki her bir karakterin neden bu kadar sahici İstanbul’un neden bu kadar bizim yaşadığımıza benzer olduğunu anlamamıza yetmişti. Murat Uyurkulak’tan Seray Şahiner’e, Hakan Bıçakçı’dan Leyla Olça ve Yıldırım Türker’e kimler yoktu ki... Görüşlerini aldığımız yazar Hakan Bıçakçı, edebiyat ve TV ilişkisi üzerine şunları söylüyor: “Ben hikâyelerin mecrasından çok içeriğine bakanlardanım. Bir öykü karşımıza kitap olarak, film, dizi, çizgi roman, video oyunu olarak çıkabilir. Mühim olan mecrası değil, oraya uygunluğudur bana kalırsa. Televizyon için yapılan işlerin tarihine baktığımızda, her dönem karşımıza edebiyatçılar da çıkar. Ve bu konuda bir genelleme yapamayız. Edebiyatçının kalemi o işin daha iyi veya daha kötü olacağının işareti olamaz. Bazı örnekler vardır, iyi ki bu yazar yer almış deriz, bazen de keşke hiç bulaşmasaymış.” TV’daki yemek programlarından tarifle yemek yapmayı öğrenmek mümkün belki ama izleyicinin neyin peşine takılacağının formülü hâlâ muamma? Kimbilir belki de hikâye en çok bu yanıyla ilgimizi çekiyor.”