Milliyet Executive Cam tavan nasıl tuzla buz olur?

Cam tavan nasıl tuzla buz olur?

05.01.2022 - 15:17 | Son Güncellenme:

Kadınların iş yaşamında yükselmesinin, erkek çalışanlarla eşit şartlarda çalışmasının önündeki görünmez engellere ‘cam tavan’ benzetmesi yapılır. Kovid-19 salgınıyla birlikte kadın çalışanların zorlukları bir kat daha arttı. Kadınların işgücüne katılımını daha da artırmanın, erkeklerle eşit şartlarda ve eşit ücretle çalışmasının yollarını Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner ile konuştuk.

Cam tavan nasıl tuzla buz olur

AYLİN RANA AYDİN

Haberin Devamı

“Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece kadın hakları meselesinden ziyade kadın ve erkek fark etmeden tüm toplumun huzur ve refahını etkileyen bir demokrasi ve haklar meselesi”

‘Tek kanatlı kuş uçmaz’

Önce evde başlar

 “Toplumsal cinsiyet eşitliği öncelikle evde başlar” diyen Boyner, “Kapsayıcı bir ekonomik gelişme ve sürdürülebilir büyüme için kurumsal yönetişimde çeşitlilik ve kadın erkek eşitliğinin bir tercihten ziyade bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz. Ayrıca bu yaklaşımımızı kendi ekosistemimize de yaygınlaştırarak bu etkiyi çoğaltmak için de çalışıyoruz” dedi.

Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, ‘cam tavan’ kalıbının hep iş yaşamı için kullanıldığını fakat bu durumun aile ve toplum içine yerleşmiş durumda olduğunu dile getirdi.

Haberin Devamı

Kadınların mücadeleye ‘çalışmak’ ile başladığını aktaran Boyner, “Üstüne cam tavanlar, toplumsal cinsiyet rolleri tuz biber oluyor. Sabit ve tanımlı toplumsal cinsiyet rolleri ve kimlikleri bence erkekler için de insani gelişmeyi engelleyen bir tuzak. Kadınların iş hayatına katılması iş hayatını nasıl zenginleştiriyorsa, erkeklerin aileyi ilgilendiren günlük rollerde yer almaları, ev işleri, çocuk bakımı gibi konulara da katılımı sosyal hayatı çeşitlendirecek” dedi.

“Kadınların ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana herkesin sesini iletişime taşımayı sosyal sorumluluk olarak görüyoruz” diyen Boyner, şöyle konuştu:

“2009’dan bu yana iletişim kampanyalarımızla bilinç ve farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliğini sadece ‘kadın hakları’ meselesinden ziyade, kadın - erkek fark etmeden tüm toplumun huzur ve refahını etkileyen bir ‘demokrasi ve haklar’ meselesi olarak ele alıyoruz. Her yıl kadınla ilgili önemli bir gündemi öne çıkardığımız 8 Mart iletişim kampanyalarımızda en son ‘İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çektik.”

Toplum olarak en önce çözülmesi gereken konunun kadını sadece anne ve ev bakımından sorumlu kişi olarak etiketleme yanlışından vazgeçmek olduğunu kaydeden Boyner, “Erkek çalışanları nasıl baba ya da evin geçimini sağlayan tek kişi gibi geleneksel kalıplar dışında tutup iş performansını değerlendirebiliyorsak kadın çalışanlara da yaklaşımımız böyle olmalı. İş yerinde demokrasi, eşitlik kültürü ön planda tutulduğu zaman çalışma veriminin artacağına inanıyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı

Boyner, “TÜSİAD başkanlığı yaptığım dönemde kullandığımız tabir gibi ‘Tek kanatlı kuş uçamaz’. Bu yaşam dengesine aykırı. Toplumsal cinsiyet eşitliği dahilinde kadın ve erkek istihdamını eşit oranlarda içeren bir yapının daha verimli ve üretken olacağı bir gerçek” dedi.

McKinsey’nin pandemi döneminde cinsiyet eşitsizliğinin küresel ekonomiye etkilerini incelediği araştırmadan örnek veren Boyner, “Eğer iş hayatında cinsiyet eşitliği sağlanmazsa 2030 yılında küresel ekonominin kaybı 1 trilyon dolar olacak. Ancak eşitlik sağlanırsa kazanç 13 trilyon doları buluyor” ifadelerini kullandı.

İş birliği sağlanmalı

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Açığı 2006 raporunda Türkiye’nin 115 ülke arasında 105’inci sıradayken 2020 Raporu’nda 153 ülke arasında 130’uncu sırada yer aldığını söyleyen Boyner, bu raporda Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliğinin özellikle öne çıktığı alanların iş fırsatları, maaşlar, üst düzey pozisyonlarda kadınların azlığı ve kadınların kamuda aldığı görevler olarak sıralandığını ifade etti. Türkiye’de cinsiyet eşitsizliğinin azaltılması için iş birlikleriyle çalışılması gerektiğini dile getiren Boyner, “Özel sektörün sivil toplum ile iş birliği sadece gereklilik değil artık zorunluluk” dedi.