Pazar Kadın sağlığı ve tüp bebek uygulamaları hakkındaki sorularınızı doktorlar yanıtlıyor

Kadın sağlığı ve tüp bebek uygulamaları hakkındaki sorularınızı doktorlar yanıtlıyor

12.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Kadın sağlığı ve tüp bebek uygulamaları hakkındaki sorularınızı doktorlar yanıtlıyor

Soru: Dört kez tüp bebek tedavisi denedik. 36 yaşındayım ve eşimin spermlerinin hareketi bozuk. Dördüncü denemeden de sonuç alamadık. Şansımız kaldı mı? Öneriniz ne olabilir?(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Cem Demirel) Gerçekten de yorucu bir tedavi sürecinin ardından sonuç alınmaması ümit kırıcı olabilir. Fakat şunu bilmeniz lazım ki eşinizin sperm hareketini arttırmak için herhangi bir tedaviden beklentimiz yok. Bu açıdan benim veya modern tıbbın önereceği, sonuca götürücü bir yaklaşım yok. Tekrar tüp bebek tedavisinin denenmesi gerekecek fakat bu denemede tekrarlayan tutunma başarısızlığı olan olgularda uygulanacak bazı farklı yaklaşımlar denenmesi gerekebilir. Dördüncü denemeden sonra gebelik oluşmayan çiftlerde sonraki denemeler ile hala gebelik şansı mevcut olacaktır. Buna rağmen az önce de değindiğim gibi sizin gibi tekrarlayan tutunma başarısızlığı yaşayan hastalarımızda tutunma şansını arttırdığını düşündüğümüz kurtarıcı yaklaşımlar denenebilir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları Menopoza teslim olmayın.... testleri yaptırmalıyım?Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Birgül Karakoç ve Dr. Deniz GökalpMenopoz döneminde doğurganlık çağı bitmekte ve overler fonksiyon bakımından saf dışı olmakta, kadın için doğurganlığın ortadan kalktığı yeni bir çağ başlamaktadır. Genelde olayın ortaya çıkmasının nedeninin overin yaşlanması olduğu kabul edilmektedir. Sonuçta kadın östrojen metabolizmasında azalma görüldüğünden, bu sürede görülen belirtilere "östrojen yetersizliği sendromu" da denilmektedir. Genellikle bu devre 40 ile 60 yaş arasındadır. Menopoza girme yaşı toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Gelişmiş toplumlarda çeşitli çevresel etkilerin bu yaşı etkilediği kabul edilmektedir. Ülkemizde bu yaş 46,5-47 civarındadır. Kadınların yaşamını 1/4, 1/3'lük kısmı menopozda geçmektedir. Ortalama yaşam süresi tüm dünyada uzamış olduğundan bu dönemde koruyucu hekimliğine çok iş düşmektedir. Kadınlarda 40 yaştan sonra her 5 yılda bir tam fiziki muayene, yıllık meme ve jinekolojik muayene, pap-smear testi, gerekirse cinsel yolla bulaşan hastalıkların taraması yapılmalıdır. 40'lı yaşlarda bir TSH ölçümü yapılmalı ve 60 yaştan sonra 2 yılda bir tekrarlanmalıdır. 50'li yaşlardan sonra gaitada gizli kan bakılmalıdır. Yine 40'lı yaşlarda mammografik tetkike başlanması önerilmektedir. Menopoz tanısı ağırlıklı olarak klinik açıdan konulmaktadır. Menopoza yakın dönemde adet kanamalarının karakteri değişik şekillerde olabilir. Hastanın adeti tamamen kesilebilir. Adet kanamasının hem süresi hem de miktarı kademeli olarak azalabilir ve bu en sık rastlanan tiptir. Bazı kadınlarda kanama miktarı artar ve düzensiz olabilir. Bu durumda özellikle jinekoloğa başvurulmalıdır. : Menopozun belirtileri nelerdir? Öncesinde hangi Soru: Ne zaman erken doğumdan söz edilir ve önemi nedir?Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yüksek Riskli Gebelik Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Arda Lembet Normal gebelik süreci 37-42 hafta arasındadır.Doğumun ister ağrıların başlaması veya suyun gelmesi isterse de başka bir nedenle 37.gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılır. Toplumdaki sıklığı %10-12 arasındadır, ancak erken doğum için yüksek risk oluşturan hasta gruplarında bu oran çok daha yükselmektedir.Anne karnındaki bebek ve yenidoğan (ilk 28 gün) dönemindeki tüm ölümlerin %80'i erken doğumlardan kaynaklanmaktadır. Yaşayan bebeklerin yakın dönemde karşı karşıya olduğu risklerden en önemlileri arasında yenidoğanın solunum problemleri, beyin içi kanamalar, yenidoğan retinopatisi (körlük), zeka ve motor fonksiyon bozuklukları ve barsak problemleri sayılabilir. Çok düşük ağırlıklı (750 g) altındaki bebeklerin yaşama şansları günümüz modern tıp imkanlarıyla sağlanabilse de bu grup bebeklerin bir kısmında ileride düşük okul başarısı, görsel motor fonksiyon bozuklukları ve çeşitli sosyal uyum bozukluklarının ortaya çıkabildiği bilinmelidir.Rahim içi ve dışı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, amniyon mayiinin fazla olması, rahmin yapısal anormallikleri, rahim iç tabakası içinde kanamalar, genetik faktörler, doğumu başlatan fizyolojik mekanizmaların erkenden tetiklenmesi erken doğumun başlıca nedenleri arasında sayılabilir.Anne yaşının 17'nin altında veya 35 'in üzerinde olması, önceki doğumun erken doğum ile sonlanması, vajinal kanama, stres, düşük sosyo ekonomik durum, sigara ve diğer kötü alışkanlıklar, anne adayının aşırı zayıflığı, çalışma şartlarının ağırlığı ve gebeliğe eşlik eden iyi kontrol edilmemiş sistemik hastalıklar (diyabet, kalp, böbrek ve tiroid hastalıkları vb..) erken doğum açısından risk faktörlerini oluştururlar. Erken doğum nedenleri Soru: Endometriozis kisti cinsel hayatımı etkiler mi? Tedavisi nasıl yapılır?(Acıbadem Hastanesi Bakırköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Cemal Tamer Erel)Endometriotik kistler günümüzde kadınların cinsel hayatını en olumsuz etkileyen kitleler. Kistlerin oluşturduğu ağrılar kadının cinsel ilişkiden kaçınmasına hatta bazı kadınlarda vajinusmusa neden olacak kadar şiddetli boyutlara ulaşabilir. Endometriozis koyu kahverengi, kan dolu, sıvı çikolatayı andıran görünümde sıvı içeren kistik oluşumdur. Özellikle yumurtalık ve rahim içi boşluğunda oluşur. Bunun dışında vücudun diğer organlarına da yerleşebilir. %33 hastane hiçbir belirti vermezken, diğer hastalarda özellikle ağrılı adet ve cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilir. Genellikle laparoskopik cerrahi yöntemle tedavisi yapılır. Çok büyük kistler karın açılarak ameliyat edilebilir.Tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarılı sonuç alma oranı o kadar yüksektir. Hastalık uzun süre tedavi edilmezse başta genital organlar olmak üzere ve yerleştiği diğer organlarda o kadar çok hasar verir. Soru: Normal doğum hakkında bilgi alabilir miyim?(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Tolga Ergin) Anne ve baba adaylarını 9 ay boyunca en çok düşündüren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı gelmektedir. Normal (vajinal) doğum, anne adaylarını en sıklıkla yaşanacak ağrı, sürenin uzunluğu, epizyotomi (doğumda vajina girişine yapılan kesi) bebekle ilgili doğabilecek problemler, ağrılar başladığında doktorunu bulamama veya ulaşamama yakınlarının ve arkadaşlarının doğumla ilgili olumsuz deneyimlerinden etkilenme gibi nedenlerle korkutmaktadır. Oysa unutulmaması gereken en önemli nokta, normal doğumun milyonlarca yıldır bütün memeli varlıkların soylarını devam ettirmekte kullandıkları en doğal ve fizyolojik yol olduğudur.Normal doğumun hem anne hem bebek için sezaryenle doğuma göre üstünlükleri vardır. Normal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal aktivitelerini yapabilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmekte, gebelik öncesi yaşantısına dönmesi çok çabuk olmaktadır. Normal doğum sonrası vücudun (özellikle karnın) eski şekline dönmesi sezaryana oranla daha kolaydır. Sezaryenle doğan bebeklere "yeni doğanın geçici takipnesi" ve "ıslak akciğer" adı verilen solunum sıkıntıları vajinal doğuma oranla 5 kat daha sık görülür. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce isteğe bağlı "elektif" sezaryen ile doğurtulan yani prematüre dünyaya getirilmiş bebeklerde sık görmekteyiz. Sezaryen ile doğum, solunum problemleri dışında genellikle bebek için risk taşımamasına karşılık, anneye, majör bir ameliyat olması itibariyle getirdiği bazı problemler mevcuttur. Bunlar, anesteziyle ve cerrahiyle ilgili komplikasyonlardır; enfeksiyon, doğum sonrası kanama ve "amnion sıvı embolisi" ve "tromboemboli" gibi durumları ne yazık ki sezaryen doğumlarda daha sıklıkla görmekteyiz. Soru: Bazı meme ve over kistleri riskleri önceden saptanabilir mi?Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Fuat DemirkıranKadın sağlığını tehdit eden hastalıkların başında gelen meme ve yumurtalık kanserlerinde bir bölümü ailevi kanserlerdir. BRCA 1-2 gen testleri ile ailesinde meme ve yumurtalık kanseri olan sağlıklı kadınlarda bu hastalıkların gelişme riski önceden belirlenebilir. Kadınların yaklaşık %10 kadarında meme, %1,4'ünde ise yumurtalık kanseri oluşuyor. Bu kanserlerin yaklaşık %5-10'unu ailede kuşaktan kuşağa geçen genetik hasarlar sonucu meydana gelir. Bu hasarlar sağlıklı bireylerde belirli kurallarda yapılan genetik araştırmalar ile saptanabilir. Öncelikle bu testlerin sadece risk taşıyan kadınlara yapılması gerekiyor. Test yapılması önerilen kadınlar şu şekilde sıralanıyor: Ailesinde 50 yaşından önce 2 veya daha fazla akrabada meme kanseri olanlar Ailesinde 50 yaşından önce bir meme kanseri ve bir veya daha fazla over kanseri olanlar Ailesinde 50 yaşından sonra bir veya fazla over kanseri ve ailede 2 veya fazla over kanseri olanlar Ailesinde erkek meme kanseri ile birlikte over ve meme kanserleri olanlar Normal doğum sezaryene tercih edilmeli Soru: Adetlerimin düzensiz olduğunu düşünüyorum. Adet düzenini izlemek için nelere dikkat etmem gerekiyor?Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ümit Kaya Adet görmeyle ilgili düzensizliklerin ihmal edilmemesi gerekiyor. Aksi halde erken tanıyla tedavi edilebilecek birçok hastalık ilerleyebiliyor, kanser gibi erken tanısı çok önemli olan hastalıklar da atlanabiliyor. Üreme çağındaki kadınlarda görülen adet düzensizlikleri, başta hormonal bozukluklar olmak üzere miyom, polip, kist gibi iyi huylu oluşumların habercisi olabildiği gibi enfeksiyon ve kanserin de belirtisi olabiliyor. Hastalar genellikle 28-30 günde bir adet görüldüğünü belirtiliyor. Bazı kadınlarda bu düzen 1 hafta önce veya 1 hafta geç olarak görülür ki bu da normal sayılmaktadır. Adet düzenini izlemek için son adetin ilk günü ile gelecek adetin ilk günü arasındaki zaman dilimine dikkat edilmesi gerekiyor. Üreme çağında bir kadının yumurtalıkları her ay bir yumurta üretir. Eğer kadın o ay gebe kalmazsa (ki bu yaklaşık geçen adetin birinci gününden itibaren 14.-16. günler civarıdır) gebeliğe hazırlanmış rahim içi zarı adet kanaması olarak dışarı dökülür. Bu dökülme kanaması 4-5 gün sürer ve adet kanaması olarak adlandırılır. Eğer bir kadın 22 günden erken ya da 40 günden geç adet görüyorsa düzensizlikten söz edilebilir. Adet düzensizliğinin nedeninin belirlenmesinde kanamanın miktarı da büyük önem taşıyor. Adetlerin hiçbir düzeni yoksa, sürekli kanıyor veya uzun süre hiç kanamıyorsa bu durumu düzensizlik olarak değerlendirmek gerekmektedir. Miktar olarak çok az veya aşırıysa bu da bir düzensizliktir. Kanamanın çok olması 7 günden uzun süren ve gün içinde aşırı pet değişimine sebep olan, parçalar içeren adetleri kapsar. Bu tip kanamalar genellikle hastalarda kansızlığa da sebep olur. Az adet kanaması bir gün süren ve pet değiştirmeye bile gerek bırakmayan kanamalardır. Hormonal nedenlerle olabileceği gibi enfeksiyona bağlı da olabilir. Kürtaj veya bazen sezaryen ameliyatı sonrası da ortaya çıkabilir. Kadın sağlığı ile ilgili çok önemli birkaç nokta Soru: Hamileliğim sonrasında kilo vermek için nelere dikkat etmem gerekiyor?Acıbadem Hastanesi Bakırköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sennur Zorer Gebelik dönemi başlar başlamaz anne adayının fazla kiloları varsa veya aksine zayıfsa,beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilip,bazen de diyet uzmanlarının kontrolünde kilolarının ideal sınırlarda tutulması hedeflenmelidir.Gebelikte alınması gereken kilo her hastada farklı olabilmektedir. Normal kiloyu alan annelerin doğum sonrası zaten fazla kilo sorunları olmayacaktır.Özellikle doğum sonrası bebeklerini etkin bir şekilde emziren annelerin (6 ay süreyle bebeğin sadece anne sütüyle beslenmesi etkin emzirmedir) günlük 500 kalori kadar bir enerji harcadıkları ve bunun da yaklaşık 1 saat tenis oynamaya ya da 1 saat boyunca aralıksız yüzmeye denk geldiğinin bilinmesi gerekir.Bunun yanında dengeli beslenerek ve biraz da fiziksel aktiviteyi arttırarak ilk 1 yıl içinde doğum öncesi kiloya dönmek çoğu zaman mümkündür.Ancak diyabet, tiroid hastalığı gibi bazı hastalıkları olanların ilgili uzmanlar ve diyet uzmanlarıyla beraber kilo sorunlarını halletmeleri gerekmektedir.Soru: Rahim ağzında miyom olduğu belirlendi. Miyomlar iyi huylu tümör olarak değerlendirilebilir mi?Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cem Öncüloğlu ve Dr. Aylin Aker Miyom, rahmin kas tabakasından köken alan ve zaman içinde menopoza kadar büyüyebilen iyi huylu tümör olarak nitelendiriliyor. Ender olarak miyomlar kötü huylu değişiklik geçirebiliyorlar. Genellikle yavaş yavaş büyüse de hamilelik döneminde ve östrojen içeren hormon tedavisi gören kadınlarda miyomların büyümesi hızlanabilir. Her dört kadından birinde gelişen miyomlar sıklıkla rahimde, ender olarak da rahim ağzında ortaya çıkıyor. Çoğu zaman birden fazla sayıda miyom gelişiyor. Toplu iğne başı kadar küçük olabildiği gibi bazen tüm karın içini dolduran karpuz büyüklüğüne de ulaşabiliyor. Miyomlar genellikle herhangi bir belirtiye yol açmıyorlar. Miyomlar en sık , fazla ve uzun süren adet kanaması, ara kanamalara , kasık ve karın ağrısı , cinsel ilişki sırasında ağrı, kasıkta ve karında dolgunluk ile basınç hissine yol açıyor. Ağrı, basınç hissi, düzensiz ve aşırı kanamadan yakınmayan hastaların düzenli kontrollerinin yapılarak boyutları izleniyor. Çeşitli yakınmalara neden olan ve hızlı büyüyen miyomlar ise cerrahi yöntemlerle çıkartılabiliyor.Soru: Yıllık jinekolojik muayene kontrollerimi ne sıklıkta yaptırmam gerekir?Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Habibe SeyisoğluYılda bir kez smear testi ve jinekolojik muayene, kadınları jinekolojik kanserlerden koruyup, erken tanı sağlayabiliyor. Yapılan tetkikler kadının yaşına göre farklılık göstermektedir. Genç yaş grubundaki üreme çağındaki kadınların cinsel aktivitenin başlangıcından itibaren yılda bir jinekolojik muayene, vajinal smear tetkiki, meme muayenesi, ultrasonografik muayene ile rahim yumurtalık ve rahim içi zarı değerlendirilmesini mutlaka yaptırması gerekiyor. 40 yaş üzeri hastalarda ise bunlara ek olarak mammografi ve gerekirse meme ultrasonografisi, kan biyokimyası (kan lipidleri, açlık kan şekeri, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri), gaitada gizli kan tetkiki yılda bir kontrol ediliyor. Rutin sağlık taramalarında kadınlardan özgeçmişe ait detaylı sağlık bilgileri alınarak mevcut risk faktörleri belirleniyor. Takiben ultrasonografik değerlendirme eşliğinde jinekolojik muayene yapılıyor ve bu esnada vajinal smear alınıyor. Gerek üreme çağında ve gerekse menopoz sonrası dönemde kadınlarda en sık yapılan tarama testi vajinal smear tetkikidir. Vajinal smear testi rahim ağzı kanserlerinin erken tanı ve taramasında kullanılan bir testti