Pazar "Yüksük" kadehlerdeki zarif ikram

"Yüksük" kadehlerdeki zarif ikram

22.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şeker Bayramı'nda konuklara yüksük kadehlerde likör ikram etmek eski bir İstanbul geleneği... İki-üç yudumcuk "meyve bombası" likör doğanın en güzel tatlarını damağınıza taşıyor

Yüksük kadehlerdeki zarif ikram

myalcin@turk.net Genç yaşta beklenmedik biçimde aramızda ayrılan yazar Yavuz Gökmen, bir yazısında bayramlardaki likör geleneğinden böyle söz etmişti. Gerçekten de bir zamanlar özellikle büyük kentlerimizde, bayramlarda konuklara likör ikram etmek, zarafet ve şehirlilik göstergesiydi.Kırsal kesimde daha çok hamur işleri yapılır ve ikram edilirken, kentlilerin evlerinde "yüksük" denilen, gerçekten de bir yüksüğü andıran ince camdan veya kristalden minicik kadehler rengarenk likörlerle doldurulur, reçel veya çikolatayla birlikte sunulurdu. Sırf bu ikramlar için, önde gelen pastaneler içi vişne likörlü çikolatalar bile yapar, likörlü çikolata diğerlerinden ayırt edilsin diye vişne rengi yaldızlara sararlardı.Kentlerin yoğun göçle birlikte taşralaşması ve toplumun hoyratlaşması bu geleneği hayli aşındırdı. Oysa meyve cenneti bir ülke olarak çok güzel, hakiki meyvelerden yapılan likörlere sahibiz, meyvelerin nefis rayihalarını çok uygun fiyatlarla yudumlama şansına da sahibiz.Tekel'i devralan özel sektör firması Mey, Bilecik'teki modern likör damıtımevinde portakal, ahududu, muz, vişne, acıbadem ve nane likörlerinin üretimini sürdürüyor, "Hare" markası altında bunları şık şişelerde piyasaya sunuyor. Bunlardan özellikle ahududu ile vişne, bu meyvelerin kokularını ve lezzetlerini çok güzel yansıtıyor, tatları damakta kalıyor. Bayram önceleri Melek Hanım mutlaka bir şişe muz likörü alırdı. Muz likörünün şişesi o kadar zarifti ki, unutulacak gibi değildi. Gümüş ve kristal likör kadehleri hazırlanır, enfes reçeller konuklara sunulmak üzere özel kaplarına konurdu. Bayram ziyaretine gelen konuklar, misafir odasına alınır, onlara başta turunç reçeli olmak üzere reçeller ve muz likörü ikram edilirdi." Piyasada bulunan konyak ve turunçla yapılan Grand Marnier, yine turunçgillerle yapılan Cointreau, rom ve hindistancevizi ile yapılan Malibu, papaya, mango ve yeşil limonla yapılan Safari ve limon kabuğundan yapılan Villa Masa limonçello gibi kaliteli uluslararası likörler de bu tür ikramlarda kullanılabilir ama en güzeli evde, kendi yaptığınız bir likörü ikram etmek... Çekirdekleriyle birlikte iri bir su damacanasında alkole veya votkaya yatırdığınız vişneleri, çubuk tarçın veya bir tutam karanfil de katarak en az bir hafta dinlendirdikten sonra bir tülbentten kristal bir karafa süzdürüyor ve içine su ile şekeri kaynatarak elde ettiğiniz şeker şurubundan ekleyip karıştırıyorsunuz.Vişnenin kekreliğini, vişne çekirdeğinin hafif acımsı, bademi andıran tadını ve içine koyduğunuz baharatın çeşnisini taşıyan likörünüz, misafirinize verdiğiniz önemi de gösteriyor. Hatta kimi hanımlar, likörlerinin nefasetiyle tanınıp etraflarında sükse yapıyor, onların tariflerini öğrenmek için herkes yarışıyor...Geçenlerde Ahmet Altan bir yazısında, "Ne oldu bize? Kaymaklı pilavı icad etmiş bir toplum, niye bu kadar kendine güvensiz oldu ve içine kapandı?" diye soruyordu. Sadece kaymaklı pilav gibi olağanüstü bir buluşunu değil, bayramlarda likör ikramı gibi, tamamen kendine özgü, çokkültürlü İstanbul kültüründen doğan geleneklerini de hayatından silmeye başladığı için olmasın? Ev yapımı likör daha makbul