Hafta sonunu keyifli geçirmenin dayanılmaz hafifliği...

Herkese merhabalar,

Bugünlerde şunu anladık; hayattaki en büyük zenginlik sağlık ve bunun ötesi yok. Bu sürecin bize getirdiği sıkıntıların yanı sıra belki de tek olumlu tarafı bu farkındalık duygusu olabilir.Bu köşeden sizlere ulaştırdığım yazılarımla ilgili olarak mail adresimden bana gönderdiğiniz mesajları ve yorumları dikkatle okuyorum, bunlar benim için son derece önemli. Değinmemi istediğiniz bazı konular var ve hafta sonuna girmeden önce keyifli başlıklara yer vermeyi planladım;Öncelikle, yasaklar kapsamında hafta sonunu evde geçireceğimiz için benden aşk ve ilişkiler konulu film önerileri isteyen okurlarıma güzel bir liste sunuyorum:

1) Kadın Aklı Erkek Aklı – Bu filmi izlerken dünyanın neresinde olursa olsun erkeklerin bakış açılarının son derece sınırlı ve bize özgü olduğunu göreceksiniz. Hikaye Amerika’da geçse de bir erkeğin yaşadığı olaylar karşısında verdiği tepkiler, düşünce biçimi ve beden dili hep aynıdır, dolayısıyla erkek davranış biçimini anlamak isteyenlere önerim bu filme bir göz atmalarıdır. Filmden aklımda kalan sahnelerin başında erkek karakterin, erkekleri anlamak isteyen kadın karaktere söylediği şu cümle var: “Bir erkeği kendine bağlamak istiyorsan kural 1; onu asla eleştirme çünkü hiçbir erkek eleştiriden hoşlanmaz ve değişime kapalıdır, erkekler değişmezler.”

Haberin Devamı

2) Çölde Çay – Bu filmi erkekleri anlamak için değil, romantizm için öneriyorum. Geçtiğimiz yıllarda göçüp giden efsane yönetmen Bernardo Bertolucci imzalı film aynı zamanda Paul Bowles tarafından yazılmış Esirgeyen Gökyüzü romanının sinemaya uyarlamasıdır. Nedense ülkemizde pek tanınmayan ve fanatik aşk bağımlılarının bile film listesinde en başlarda yer almayan bu filmi kesinlikle listemde ikinci sıraya koyuyorum çünkü umutsuz bir aşk ancak bu kadar etkileyici ve yoğun sahnelerde dile getirilebilirdi. Aşk, genelde insanlara mutluluk getirmez ve işte bu sebeple yani mutlu etmediği için mücadeleye ve yoğun tartışmalara açıktır. Bu durum adrenalini hep ayakta tutar ve insanların bir arada kalmak için deliler gibi çarpışmalarına neden olur. Aşk imkansızdır ve bu sebeple unutulmazdır. Bertolucci bu şaheser niteliğindeki filmde Ryuichi Sakamoto imzalı müziklerle seyirciyi gözyaşlarına boğuyor.

Haberin Devamı

3) Notebook – Aşktan bahsederken bu filmin adını geçirmemek olabilir mi? Filmi izleyenler ne kadar mendil tükettiklerini hatırlayacaklar, çünkü her sahnesinde yoğun duygular barındıran bu filmin duygu yoğunluğu açısından bir benzeri daha bulunmuyor. Bana kalırsa başka özelliklerinin yanı sıra bu filmi diğerlerinden ayıran ve izleyen kadınları en çok etkileyen farkı, bir erkeğin hayatının sonuna kadar aşkına sahip çıkmasıdır çünkü genelde sinemada ve gerçek hayatta aşkı ayakta tutmaya çalışan kadın karakter oluyor…

4) Ruhlar Evi – İsabel Allende’nin çok satan romanından sinemaya uyarlanan bu filmin kadrosu adeta şampiyonlar ligi gibi; Oscarlı kadro filmde asla unutulmayacak bir performans sergileyerek hafta sonu öneri listeme girmiş bulunuyor fakat asıl önemli olan filmdeki hikaye anlatım tekniği çünkü farklı hayatların gün gelip nasıl birbirine dokunduğunu görmek ve aşkın gölgesinde hayattaki iniş çıkışlara şahit olmak izleyenleri etkiliyor. Hem sağlam bir aşk filmi hem de hayat üzerine derin felsefeler içeren bir film izlemek istiyorsanız sizlere öneriyorum.

Haberin Devamı

5) 9,5 Hafta – Bana kalırsa bu filmin modası asla geçmeyecek. Yıllar sonra devamı çekildi ancak asla ilk filmin başarısına ulaşamadı. Başrollerde hem dönemin erkek ilahı Mickey Rourke hem de efsane kadın oyuncu Kim Basinger yer alıyor. İzlemeyenlere ve aşk filmlerini sevenlere bu filmi önermemin sebebine gelince; biliyorsunuz ben sırtlan erkeklerden bahsediyorum ve bu tabir zaman içerisinde ilişkiler denince ilk akla gelen tanımlardan biri haline geldi. Kadınlar alfa erkeklerden daha çok sırtlan erkekleri çekici buluyorlar çünkü sırtlan erkek hem daha çok ilgi gösteriyor hem de kadını mutlu etmek için her yolu deniyor. Sırtlan erkek bu ilgiyi cinselliği yaşayana kadar kesmiyor ve hatta bir süre daha ilgi göstermeye devam ediyor. Bu filmde ise Mickey Rourke tarafından canlandırılan karakter hem sırtlan hem de alfa erkek özellikleri taşıyor, yani izlerken siz karar vereceksiniz. Sizce bu adam bir sırtlan mı yoksa alfa mı? Eğer bana soruyorsanız ben sırtlan diyorum çünkü 9,5 hafta bir kadını resmen göklere çıkartıp ardından sıkılan ve asla ciddi bir ilişki düşünmeyen bir erkek tam olarak sırtlan tanımına uyuyor; ancak filmde bazı sahnelerde adam tam anlamıyla alfa imajı çiziyor ve izleyenlerin kafasını karıştırmayı başarıyor. Benim bu filmi birlikte izlediğim kadınlardan aldığım tepki genelde aynıydı: “Hayır, bu adam kesinlikle sırtlan değil, tam olarak alfa!” Bana kalırsa Mickey Rourke gibi bir efsaneye özellikle de gençliğindeki fiziksel özellikleri sebebiyle sırtlan demek istemediler… Şaka bir yana, sizlere bu filmle ilgili küçük bir tüyo daha vermek istiyorum; bu filmi çekildiği günden bu yana efsane haline getiren ve izleyen kadınları en çok etkileyen gizemin ne olduğunu çok düşündüm ve sonunda buldum; filmde başrolde Kim Basinger gibi efsane bir hatun kişi yer alıyor, döneminde ortalığı duman etmiş bir kadından bahsediyoruz. İşte bu kadın sırtlan erkek karakter tarafından terk ediliyor… İzleyen hangi kadın şunu düşünmemiştir: “Bu kadar güzel bir dünya starı bile terk ediliyorsa…” Bence bu yönüyle izleyen kadınlara sübliminal olarak sakinleştirici etkiler sunan bir film, ne dersiniz?

Film tavsiyelerim bu şekilde, gelelim mail adresimden bana ulaşan diğer sorulara:

1) “Hocam evlenmek için uygun yaş nedir?” 
Emin olun böyle bir yaş yok, sizin için doğru insan ne zaman karşınıza çıkarsa işte o zaman evlilik doğru bir karar olacaktır. Bu arada önemli bir bilgiyi sizlerle paylaşıyorum, ben evli çiftlerle de çalışıyorum ve boşanmadan döndürmeyi başardığım her evli çift beni mutlu etmiştir. Yüzlerce evli çiftle çalıştım ve şunu gördüm, evliliklerinde sorunlar yaşayan insanların çözmekte en çok zorlandıkları problemler evlilik öncesi döneme dayanıyor. Öyle ki, evlendiğimiz zaman bunları çözeriz diye düşündükleri konular evlilik süresince daha da büyüyor ve gün geliyor artık çözülemez bir hal alıyor, mesela erkeğin cimri olması ya da annesine çok düşkün olması vs… Bu konular eğer nişanlılık döneminde dikkatinizi çekiyorsa ve henüz evlenmediyseniz iyice düşünün çünkü evlenince bu özellikler değişmeyecek, erkekler değişmezler.

2) “Adil Beycim paranoyak ve aşırı kıskanç bir sevgiliyi nasıl iyileştirebilirim?”
Bu soruya bu köşede özellikle yer vermek istedim çünkü sıklıkla bu ve benzeri sorular karşıma çıkıyor. Bakınız bu tip sorunlar ciddiye alınması gereken psikolojik rahatsızlıklardır ve mutlaka bir uzman psikolog veya psikiyatrist tarafından teşhis ve tedavi edilmelidir. Kıskançlık konusu toplumda genel olarak hafife alınıyor ancak aşırı kıskançlık pek de hafife alınacak bir mesele değildir, sizi sahiplendiğini düşündüğünüz insan yarın size zarar veren bir seviyeye gelebilir. Bu konuda dikkatli olunuz, hayatınıza ciddi müdahaleler yapmaya başlayan bir insanın aklından neler geçtiğini asla bilemezsiniz.

3) “İletişim sorunlarının en büyük sebebi nedir?”
İletişimi engelleyen birçok sorun vardır ancak ben en baş sıraya varsayımda bulunma hastalığını koyuyorum. Evet bana kalırsa bu bir çeşit hastalık çünkü bir insan sevgilisine ulaşamadığı zaman hemen paniğe kapılıyor ve sonra zihninde “Bana bir saattir cevap vermediğine göre artık benimle eskisi kadar ilgilenmiyor” gibi düşünceler geçirip bir de bunlara inanıyorsa ve sonrasında sevgilisine hiçbir şey söylemeden zihninden geçen kötü ihtimallere inanarak ondan uzaklaşıyorsa burada ciddi bir sorun var demektir. Kadın erkek ilişkilerinde ve genel olarak evliliklerde iletişimi engelleyen en büyük sorun budur: Bir şey istediğiniz gibi olmadığında bu konuda kötü varsayımlarda bulunarak bunlara inanmak. Ben danışanlarıma “Peki sevgilinize sordunuz mu size neden bir saat geç cevap vermiş?” sorusunu yönelttiğimde “Hayır sormadım çünkü o esnada ne yaptığından eminim” dediklerine pek çok defalar şahit oldum ama sordukları zaman aldıkları cevaplar aslında düşündükleri ihtimallerin hiç de gerçekleri yansıtmadığını gösteriyordu.

Umarım harika bir hafta sonu geçirirsiniz,
Bana bu adresten ulaşabilirsiniz: yazaradilyildirim@gmail.com
Görüşmek üzere
Adil Yıldırım