Haberin Devamı

Kadın erkek ilişkileri ve bunun ötesinde insan ilişkileri okyanus kadar derin konu başlıkları içeriyor. Her gün bir yandan gözlem ve deneyimlerimi danışanlarıma aktarmaya bir yandan da öğrenmeye devam ediyorum. Ayrıca, her kim ben artık oldum derse yerinde saymaya mahkumdur, dolayısıyla yeni öğrenimlerin bir sonu yok. Kadın erkek ilişkileri ve bunun ötesinde insan ilişkileri okyanus kadar derin konu başlıkları içeriyor. Her gün bir yandan gözlem ve deneyimlerimi danışanlarıma aktarmaya bir yandan da öğrenmeye devam ediyorum. Ayrıca, her kim ben artık oldum derse yerinde saymaya mahkumdur, dolayısıyla yeni öğrenimlerin bir sonu yok. Öte yandan her zaman ilgimi çeken ve uzun yıllar yurtdışında kaldıktan sonra ülkemizde özellikle önemli bir başlık olduğunu fark ettiğim bir konu var ki, işte bu yazıda size bu konuda bahsedeceğim.

Konu son derece tanıdık: Eski Sevgili…

Eski sevgili başlığı altında binlerce alt başlık açabiliriz:
- Eski sevgilim geri döner mi?
- Eski sevgilim beni sevmiş midir?
- Beni hala seviyor olabilir mi?
- Onun dikkatini nasıl yeniden kendi üzerime çekebilirim?
- Eski sevgilim ile yeniden bir görüşme yapacağız fakat arkadaşça olacak, sizce bu görüşmede yeniden ilişkiye başlamak için ona nasıl davranmalıyım?
- Adil Bey sizce eski sevgilim bir başkasıyla mutlu olabilir mi?
- Şu anda bir başkasıyla olduğunu biliyorum çünkü sosyal medyadan onu gizlice takip ediyorum, sizce neden o kızı seçmiştir?
- Benimle ayrıldığı anda başka kızları takibe almış, sizce eski sevgilim bir adet sırtlan mıydı?

Ben bu listeyi sonsuzluk listesine doğru uzatabilirim ancak asıl amacımız bu değil.

Benim bu yazıdaki asıl amacım, yıllardır karşıma çıkan ve asla sonu gelmeyen eski sevgili konusunda yaptığım gözlemlerimi, sebepleri, sonuçları ve genel olarak analizlerimi sizlerle paylaşmak çünkü bu yazıyı okuyanlar ya da onların çevresindeki bazı insanlar hayatını eski sevgili başlığı altında geçiriyor olabilirler, onlara farklı bir pencere açabilirsem görevimi yerine getirmiş olacağım.

Bana kalırsa, hayatta en büyük kayıp ve asla geri getirilemeyecek olan zaman kaybıdır. Zaman son derece sınırlı olarak ellerimizden akıp gidiyor ve maalesef kimse bunun farkında değil. Öyle ki, maddi kayıplar insanları daha çok üzüyor ama zaman kaybettiklerini ve uzun yıllardır bir arpa yolu ilerleyemediklerini asla göremeyenler var. Oysa, hayat bize verilmiş büyük bir hediye ve şans, kendi hayatımızla ilgili doğru kararları vermek ve hayatımızı mutlu bir şekilde devam ettirmek tamamen bize bağlı bir konu. Yaşadığımız olaylardan elimizde kalan mutsuzlukları veya hayal kırıklıklarını başkalarına ihale etmek akıllıca değil.Geçmişte çalıştığım bir vakada, tam 16 senesini bir adama hibe etmiş bir kadın danışanımın şu sözlerini hatırlıyorum: “Beni tam 16 sene boyunca mutsuz etti, onu Allah’a havale ediyorum…”

Ona şunu sormuştum: “22 yaşında aşık olduğunuz bu adam, 16 sene boyunca hayatınızda bulunmuş, defalarca ayrıl barış bir ilişki olarak devam etmiş ve diyorsunuz ki size asla evlilik vaadinde bulunmamış. Peki neden onda bu kadar ısrar ettiniz?”
Enteresan bir cevap vermişti: “Hırs yapmıştım, onu başkalarına bırakamazdım…”

Eski sevgili konularında en çok karşıma çıkan başlık budur: Hırs yapan insanlar…

İlişkilerde hırs olur mu? Asla olamaz. İnsan hırs yaptıkça en çok kendine zarar verir ve ölçüsüz şekilde zaman, enerji ve motivasyon kaybı yaşamaya devam eder.

Güzel bir hikaye vardır: Boğa yılanı her şeyi sararak etkisiz hale getirebilen bir hayvan. Bir boğa yılanının geçtiği yerde dikenli teller varmış ve yılanı kesmiş. Yılan, bu duruma kızarak diğer herkese yaptığı gibi onu da sararak yok etmek istemiş, sardıkça daha çok dikenli tel ona batmaya başlamış ve sonunda neredeyse bir tonluk basınç uygulayabilen yılan dikenli telleri sardıkça delik deşik olmuş…
Boğa yılanı, mantıksızca davranıp duygularına kapılarak (!) aslında son derece etkili olan gücünü yanlış yerde kullanmış ve kendini yok etmiş. Mükemmel bir hikaye.

İşte hırs böyle bir şeydir, “Eski sevgilime sağlam bir ders vermek istiyorum” diyenlerin bu hikayeyi defalarca okumaları gerekiyor.
Öncelikle bir insana ders vermek bizim işimiz değildir, ayrıca o insanın ders alacak veya adam olacak kapasitesi yok ise, ona ders verme girişimleri boğa yılanı gibi kendini yok etmeye kadar gider.
Hayatta olgunlaşmış insanlar, bir takım acı deneyimlerden gerekli dersleri alarak yoluna devam edebilenlerdir, onların yolu aydınlıktır çünkü acı deneyimlerin iyi kullanıldıkları zaman çok önemli birer yol işareti olduğunu anlamışlardır.

Eski sevgili konularında bir diğer enteresan düşünce ise şudur:
“Adil Bey, dışarıdaki adamlarda milyon tane sorun var ve benim bu yaştan sonra yeni birini tanıyacak cesaretim veya zamanım yok. Dolayısıyla eski sevgilimi her ne kadar bir ruh hastası olsa bile onu geri döndürüp en kısa zamanda onunla evlenmek istiyorum!”

Şöyle sorarız:
“Eski sevgilinizin gerçekten de bir ruh hastası olduğunu düşünüyorsanız neden onda ısrar ediyorsunuz?”
“Size dürüst olacağım aslında onu artık sevmediğimi biliyorum ancak ailem evlilik konusunda bana öyle bir baskı uyguluyor ki nefes alamıyorum ve sadece bu baskıdan kurtulmak için bile dünyanın en büyük ruh hastası ile evlenebilirim…”

Yorumsuz…
Toplumumuzda öyle manzaralar ile karşılaşıyoruz ki, özellikle de bu aile baskısı konusunda, danışanlara hak veriyoruz. Boşanmaların temelinde büyük ölçüde bu şekilde aile baskısı ile yapılan evlilikler var, çünkü insanlar kendi başlarına karar verip kendileri açısından doğru zamanda evlenemiyorlar.

Bir diğer enteresan konu ise: “Eski sevgilim ile arkadaş gibi görüşmeye devam ediyoruz ve sürekli cinsellik yaşıyoruz ama ilişkiye dönmüyor, sizce nerede hata yapıyorum?”

Bir erkeğin, cinsellik yaşadığı ve sonrasında ayrıldığı kadına sadece ve sadece arkadaş gözüyle bakabildiğini hiç görmedim. Eğer bu yazıyı okuyanlar arasında, ben eski sevgilimle her türlü cinselliği yaşadım ve ayrıldıktan sonra onunla görüşmelerimizde cinsellik tek bir an olsun aklımdan geçmedi diyen erkekler var ise, lütfen aşağıdaki mail adresimden bana ulaşsınlar çünkü adeta Amerika’yı keşfetmiş gibi yeni bir insan türünü keşfeden bilim adamı kıvamında hissedeceğim. İmkansız. Böyle bir erkek türü yeryüzünde bulunmuyor. Biz erkekleri güdüleyen konu cinselliktir, kimisi bu güdülerine hakim olur ve sağlıklı bir yaşam sürebilir ama onlar bile eski sevgilileri ile görüşmelerinde eskiden o kadınla yaşadıkları cinselliği düşünürler. Belki dile getirmezler ancak düşünürler. İlkel dürtülerine hakim olamayanlar ise bu arzularını dile getirirler ve kadınla yeniden yatağa girebilmek için her şeyi yaparlar. Dolayısıyla buradaki amaç o kadınla yeniden ilişki yaşamak değildir, sadece yeniden yatağa girmektir. Hepsi bu.Hatta bazıları eski sevgililerini gördükleri zaman o kadar yoğun bir arzu yaşar ki neredeyse kadına yeniden aşık olduklarını düşünürler ancak birkaç defa yapılan seksten sonra bunun tamamen tensel bir arzu olduğunu fark edip bir süre sonra eski sevgilinin telefonlarına cevap vermemeye başlarlar.Neredeyse her erkek böyle deneyimler yaşamıştır, ancak kadınlar tamamen farklı bir duygu dünyasına sahip oldukları için erkeğin buradaki ilkel ve güncellenmemiş dürtülerini, ihtiyaçlarını algılayamazlar.

Eski sevgiliden arkadaş olmaz. Bu konuda çok ciddiyim…

Görüşmek üzere
Adil Yıldırım