Gökhan Türe

Gökhan Türe

gture@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçeli ve Galatasaraylı bayanlar arasındaki basketbol finali, iki kulüp arasında henüz birkaç gün önce oynanan futbol derbisiyle birbirine neredeyse “tıpatıp” benzerlikler taşıyordu...
Bir tarafta, zengin kadrosuyla sahaya “sezon içinde üç kez kazandım, nasıl olsa yine kazanırım” edasıyla çıkan Fenerbahçe... Diğer tarafta kısıtlı kapasitesini müthiş mücadele gücü, motivasyonu ve azmiyle yamayıp, elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalayan, şutun değerini, savunmanın önemini kavrayıp, bir an olsun direncini ve inancını kırmayan Galatasaray...
Saynur Tozlu’nun 7,5, Didem Sarıca’nın 6 dakikalık katkısını bir kenara bırakırsak, Galatasaray’ın, ezeli rakibi karşısında 40 dakika süren beş kişilik savaşımı, kaybetseler bile alkışı fazlasıyla hak ediyordu...
Yegane pivotu Ujhelyi, “forvetten bozma” power forveti Young ve Johnson ile Fenerbahçeli uzunların hem içerden, hem de dışarıdan “tozunu atan” (29/45 isabet) sarı - kırmızılılar, 40’ar dakika sahada kalıp çoğu erkek oyuncunun bile kolay kolay üstesinden gelemeyeceği süreyi nefesi tükenmeden tamamlayan Işıl ve Esra ile oyuna sürekli hükmettiler... Işıl - Esra ikilisi, ürettikleri toplam 33 sayıdan fazlasını savunmadaki inanılmaz eforlarıyla artı hanesine yazarlarken, coach Cem Akdağ’ın her geçen gün giderek daha oturan takım olgusuna “savunmacı” apoleti takan isimler oldular...
Fenerbahçe ise sadece ikinci yarısında, yorulan rakibe karşı hücumda gerçek yüzünü gösterse de, defansif anlamdaki sıkıntıları aşamayıp, rakibinin ikili oyunlarına neredeyse 40 dakika izin verince, oyunu bir türlü lehine çeviremedi. Saha avantajını yitirmiş olmasına karşın, Galatasaray’ın bu zorlu seriyi beş kişilik oyunla sonuna kadar götürmede karşılaşacağı doğal fiziksel sıkıntılar, her şeye rağmen Fenerbahçe adına kalan maçlar için “avantaj” olmaya devam edecek...