Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli okurlarım, 2001 yılında 5 Oscar ödülü kazanan Gladyatör filmini anımsıyor musunuz?
Filmin kahramanı, büyük bir üne sahip kahraman Romalı General Maximus, İmparator Marcus Aurelius tarafından ülkeyi tekrar Cumhuriyet yönetimine kavuşturmakla görevlendirilir. Ancak, İmparator kendi oğlu Commodus tarafından katledilir. Maximus da, kendini kıskanan Commodus tarafından ölüme mahkum edilir. Maximus bir şekilde kaçarak ölümden kurtulur ama eşi ve çocukları Commodus tarafından katledilir... General, bir gladyatör grubunun sahibi olan Proximo tarafından yakalanıp gladyatör olarak dövüştürülmeye başlar.
Nihayet yolları Roma’ya gelir dayanır. Maximus, Marcus Aurelius’un ve kendi ailesinin öcünü almak ve Aurelius’un kendisine verdiği görevi yerine getirip, Roma’ya Cumhuriyet (Demokrasi) yönetimini getirmek istiyordur. Maximus’un gerçek kimliğini bilen Proximo ona şöyle bir öğüt verir: “Halka sahip ol, özgürlüğünü kazanırsın. Roma’ya sahip olmanın yolu da budur.”
Kendisi de eski bir gladyatör olan Proximo haklıydı! Ama sadece 2000 yıl öncesinin Roma’sı için değil! 2000 yıl öncesinden beri bir ükleye sahip olmanın yolu, yani iktidarın yolu, toplumun desteğini sağlamakla mümkündü.
Bu gün ise dünya bir değişim yaşıyor! Bir ülkeye sahip olmanın yolu artık elektroniğe sahip olmaktan geçiyor! Elektronik giderek daha etkili olarak herşeyi kontrol etme kudretine sahip oluyor! Ve de eğer elektroniğe sahipseniz herşeye sahip olabiliyorsunuz.
Bakın size dünyadan ve ülkemizden örnekler vereyim:
* Bir ülkenin gizli servisinin en gizli bilgilerin saklı olduğu dosyalara girilip internette yayınlanabiliyor (Wikileaks) Elektronik!
* Devlet başkanları, başbakanlar topluluğa konuşurlarken sağ ve sol önlerinde iki şeffaf cam ekranda neler söyleyeceği yazıyor.
Hatta dinleyicilerinin reaksiyonlarına nasıl cevap vereceği danışmanları tarafından sahne arkasından yazılıp anında ekrana aksettirilebiliyor! O yazılanları konuşmacı görüyor, dinleyicileri göremiyor!

Elektronik!
* Bir kişinin fotoğrafı canlandırılıp hareket kazandırılabiliyor! Yapmadığı şeyler sanki onun tarafından yapılıyormuş gibi monte edilip yayınlanabiliyor! Elektronik!
* Yüzbinlerce insanın katıldığı sınavlarda istenilen sorular istenilen öğrencilere yönlendirilebiliyor! Yükselip ilerlemesi istenen öğrencilerin etkili okullara yerleştirilebilmesi sağlanabiliyor! Toplum arzuya göre şekillendirilebiliyor. Elektronik!
* Bir davanın delilleri digital ortamda oluşturulabiliyor, uzaktan kumanda ile mahkum edilmek istenen insanların bilgisayarlarına yerleştirilebiliyor. Elektronik!
* Savcılar davalara bilgisayarda “Random” yani “rastgele” seçilme yöntemi le tayin ediliyor. Ancak bir suçlunun beraat etmesi arzu ediliyorsa, o suçlu ile aynı görüşe, inanca sahip savcıların o davaya bakmaları elektronik ortamda “ayarlanabiliyor”! Örneğin bir BDP’linin beraatı isteniyorsa BDP’ye yakınlık duyan bir savcının o davaya verilmesi, diğital yöntemlerle ayarlanabilmesi mümkün oluyor! Aynı şekilde örneğin Deniz Feneri davasına “Mütedeyyin” bir savcının verilmesi de mümkün olabiliyor!

Bütün bunlar da elektronik!
* Seçmen sayıları da elektronik yöntemlerle belirleniyor! Örneğin bir seçim döneminde ülkenin nüfusu yılda yüzde 1,7 civarında artarken, seçmen sayısı dört yılda yüzde 23’ün üzerinde arttırılabiliyor!
* Ve de eğer 52 milyonu aştığı bilgisayarlarca söylenen seçmenlerin oyları gene bilgisayar programları ile sayılıp toplanıyorsa, seçim sonuçları da elektronik azizliklere gebe değilmidir?
Burası 21’ci yüzyıl değerli okurlarım! Elektroniğe hakim ol, Romaya hakim olursun!