Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEĞERLİ okuyucularım, Milliyet’te gördüm. İngiltere’de bir resepsiyon. Kraliçe Elizabeth de orada. İngiliz milletvekillerinden biri Kraliçe’ye tanıştırılıyor. Milletvekili, eşinin Türk olduğunu söylüyor. Kraliçe, “Prens Philip ile birlikte resmi bir ziyarette bulunmuştuk!” diyor.
Görüşmenin geri kalan bölümünü haberden aynen aktarıyorum:
“Elizabeth vekil ve eşiyle tanıştıktan sonra Avrupa Birliği’nin durumundan diğer konuğuna dert yanarak ‘AB, 28 ülkeyle gereğinden fazla büyüyor’ dedi. Bu sırada davetlilerden birisi AB’de 27 ülke olduğunu belirterek ‘Ama yakın zamanda Türkiye’nin üye olmasını umut ediyoruz’ dediğinde Kraliçe’nin cevabı kısa ve sert oluyor ‘Aman, Türkiye’yi uzunca bir süre daha AB’de görmek istemiyoruz’.”
Peki halk ne diyor?
Kraliçe’nin refleksi bu!...
Peki kraliçenin tebası ve de diğer Avrupalılar’ın görüşü ne? Vision Critical adlı kuruluşun yaptığı kamu oyu yoklamasından çıkan resim de şöyle. Türkiye’nin AB’ye katılmasını isteyenlerin oranı: Fransa’da yüzde 20, Almanya’da yüzde 24, Belçika’da yüzde 32, Hollanda’da yüzde 33, İngiltere’de yüzde 43, İtalya’da yüzde 44, İspanya’da yüzde 49.
Avrupa’daki Türkiye karşıtı bu refleksi hiç sorgulamıyoruz. Türkiye Avrupa Konseyi’ne 1949 yılında katılan ilk üyelerden biri idi, OECD’nin ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Organizasyonu OESC’nin kurucuları arasındaydı, NATO’nun 1950’li yıllardan bu yana üyesi. Senelerce doğu blokuna karşı Avrupa’nın ileri karakolu. Son 60 yıldır tüm Batı tezlerini desteklemiş!

Türk’ü çarmıha ger!

Ama hala Avrupa ülkeleri halklarında Yaşlı Kraliçe’nin ağzından kaçırıverdiği refleks var!
“Aman Türkiye’yi dha uzunca bir süre AB’de görmek istemiyoruz!”
Almanya’da yaşayanlarınız belki duymuşlardır, belki de Türk oldukları bilindiği için yanlarında söylenmemiştir. Bir Alman’ın canı yandığı zaman söylediği “Allah Kahretsin” ya da “Hay Allah” gibi ünlemlerden biri “Türkü çarmıha ger!” (Kreuz ein Türke) deyişidir. Almanca’da bir işe yalan dolan karıştı, hile yapıldı demenin kısa yolu “Herşey Türk işi!” (Alles Geturkt) sözcükleridir.
Ülkemizde bu nefreti, bu peşin hükümleri, bu ayırımcılığı inceleyen tek bir araştırma, tek bir doktora tezi, tek bir kitap neden yayınlanmamıştır?
Bu konuda tek ciddi bilimsel araştırmayı yapanın bir Türk değil, bir Alman bilim kadını, Margret Spohn, olması bizi acaba neden hiç rahatsız etmez? Margret Spohn bu peşin hükümlerin kökeninin yüz yıllara dayandığını yazıyor.

Gerçek çok farklı

Bizim Tarihçilerimiz, sosyologlarımız, iktisat tarihçilerimiz Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini böylesine olumsuz etkileyen, Türkiye’nin her konusunda toplumların Türkiye karşıtı bir tavır almasına neden olan bu dürtü’nün kökenlerinin nerede yattığını nasıl olur da merak etmezler. Bu “yüzlerce yıllık nefreti”, ırk ayrımcılığını anlamaya çalışmazlar.
Belki çoğunluğumuz, kolayca, “Anlamayacak ne var, Osmanlı senelerce bu ülkeleri işgal etti, canlarına okudu!” ya da “Dinimizin farklı olması bu nefreti doğurdu!”, ya da kendi peşin hükümlerimiz ve yukardan bakma alışkanlığımızla, “Almanya’da yaşayan Türkler’in farklı yaşayış biçimleri buna neden oldu!” diye düşünüyoruzdur.
Ama gerçeğin bunlardan hiç birinin olmadığını söylüyor Margret Spohn! Başka bir yazımda bu konuyu tekrar ele alacağım, değerli okurlarım!