Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEĞERLİ okurlarım, Abdullah Öcalan geçen hafta devleti temsilen bir heyetin İmralı’ya gelip kendisi ile müzakere ettiğini iddia etti. Öcalan’ın sözleri şöyle:
“Biz heyetle görüşmelere başlarken ölümler, tutuklanmalar olmayacak diye anlaşmıştık. Ölüm de olmayacaktı, operasyonlar, tutuklanmalar da olmayacaktı, taş da atılmayacaktı. Ancak bunlara uyulmadı. Hükümet bu kadar gözaltı, operasyonlar yapıyor. Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır.
15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran’dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar. Her ikisi de çok büyük olur. Müzakere olursa büyük ve anlamlı bir müzakere olur, savaş olursa da büyük bir savaş olur. Her ikisi de büyüktür, anlamlıdır ve kutsaldır.”

Ciddiye alınması gerekenler

Bunlar fevkalade ciddiye alınması gereken iddialar! Bu cümlelerden çıkardıklarımı sıralayayım:
1) Devlet bir heyet oluşturmuş Öcalan’la İmralı’da müzakere masasına oturmuş. Bu bir MİT görevlisinin Öcalan’la görüşmesini aşan bir olay. Devleti temsilen bir heyet Abdullah Öcalan ile müzakere’ye oturuyor. Bu heyet hangi tavizleri vereceğinin, karşılığında neler isteyeceğinin talimatını kimden alıyor? Hiç şüphe yok ki hükümetten. Yani hükümet, ya da Başbakan, temsilcileri aracılığı ile Öcalan ile müzakereye oturmuş. Abdullah Öcalan’ın 5 Mayısta yaptığı açıklama bu. Bu güne kadar da yalanlanmadığına göre doğru kabul etmek zorundayız.
2) Gene Öcalan’a göre müzakerenin başında kendisi şart koşmuş, Operasyonlar, Tutuklamalar, Ölümler duracak diye. Ona göre de heyet bu tavizi vermiş, ama sözünde durmamış. Öcalan bunun hesabını soruyor: “Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır” diyor!...
Burda üzerinde durulması gereken husus şu: Hükümet müzakere heyeti vasıtası ile böyle bir sözü gerçekten verdi ise, operasyonları yürüten Silahlı Kuvvetler Hükümet’in talimatını dinlemiyorlar mı? Dinlemiyorlarsa, Hükümet neden gereğini yapmıyor?
3) Öcalan bir adım daha atıyor. Bir de tarih veriyor. 12 Hazirana kadar anlamlı müzakereler yaptınız, yaptınız... Yoksa büyük, anlamlı ve kutsal bir savaş başlayacaktır!

Tamil Kaplanları

Ben öncelikle Öcalan’ın bu söylediklerinin gerçek olmamasını, devletimizin böylesine güçsüz bir hale gelmemiş olmasını diliyorum. Ama eğer bu söyledikleri gerçekse Türkiye, Hindistan’ın güneyinde, yüz ölçümü Türkiye’nin onda biri dahi olmayan Sri Lanka’nın başardığını başaramamış olacak! Sri Lanka’da da ülkenin kuzeyinde Tamil etnik grubunu temsil ettiğini söyleyen gerillalar ayaklanmıştı. Kendilerine Tamil Kaplanları diyorlardı. Bu konuyu 31 Ağustos 2010’da yazmıştım. Özetliyorum:
“Tamil Kaplanları, ülkenin dörtte birini fiilen kontrol ediyorlardı. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinden oluşan orduları, polisleri ve uluslararası düzeyde ciddi yapılanmaları ve parasal destekleri vardı. Ama 21 milyon nüfuslu, kişi başına geliri 3 bin 500 doların altındaki fakir ve küçük Sri Lanka, Tamil Kaplanları’nı Mayıs 2009 da, tam 33 yıl ciddi ve kararlı bir mücadele yürüttükten sonra mağlup etti. Tamil Kaplanları mağlubiyeti kabul etti. Silahlarını bıraktı ve teslim oldu.
Sri Lanka’da şimdi gerek sivil örgütler, gerekse devlet yaraları sarmak, mağduriyetleri gidermek için kurul ve komisyonlar kurdular. Barışı inşa ediyorlar. Kan durdu, silahlar sustu!...”
Bizde ise kan akmaya devam ederken, ne Kürt kökenlilerimizin ne de diğer etnik kökenlilerimizin fikri dahi sorulmadan kaderimizi belirleyecek gizli bir pazarlık yürütülüyor. Böyle demokrasi mi olur değerli okurlarım?!