Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli okurlarım. Milletvekili aday listeleri açıklandı. Ortalık, her seçimde olduğu gibi toz duman!
Bu toz duman içinde ekonomiyi de kimsenin gözü görmüyor. Herkeste, özellikle de iktidara yakın çevrelerde “ekonomi iyi gidiyor” kanaatı hakim. Gerçekten de ekonominin büyüme, enflasyon, işsizlik rakamlarına bakarsanız “ekonomi iyi gidiyor” kanaatına varırsınız. Ben 8 Şubat tarihli yazımı şöyle bir uyarı ile bitirmiştim:
“Bu olumlu gelişmelere karşın, dış ticaret açığının 2010 yılında 71.6 milyar dolara ulaşması, ithalat için gerekli olan dövizin yıl bazında sadece yüzde 61.4’ünün, Aralık ayında ise yüzde 57,8’inin ihracattan elde edilen dövizlerle karşılanabilmesi önemli ve düzeltilmesi gereken bir olumsuzluktur. Bu açığın sıcak parayla karşılanıyor olması da ayrı bir tehlikedir.”
Bu tehlike artarak devam etmekte. Türkiye’nin global krizin etkisi ile yaşadığı son kriz hariç, ondan önceki tüm krizlerin nedeni döviz darboğazlarıdır.

Sıcak para bolluğu
70’li yıllarda petrol fiyatlarının OPEC tarafından yükseltilmesi ABD’nin büyük (ortalama yılda 700 milyar dolar) dış açıklar vermesine neden oldu. Bu açıklar dünya ticaret hacminin çok üzerinde bir “sıcak para” oluşmasına neden oldu. Bu büyük likidite önce 80’li yıllarda Batı borsalarını salladı. Ama daha sonra da 90’lı yıllarda IMF ve Batı’nın büyük Finansal Kurumlar bizi, eski Doğu Bloku ülkelerini, Güney Amerika ülkelerini, Uzak Doğu ülkelerini, borsalarını bu sıcak paraya açmaya ikna etti. Türkiye de döviz kontrollerini tamamıyla kaldırdı. Böylelikle Batı kendi ekonomilerini sallayan likiditeyi ve krizleri bu zavallı ülkelere ihraç etmiş oldu. O günden itibaren bu ülkeler her şey yolunda gibi gözükürken peş peşe ani patlayan krizlerle sarsıldılar.
Sıcak para Türkiye’de de 1994, 98, 2000 ve 2001 krizlerini yarattı. Bu para borsalarda spekülasyon yapmak için girerken aynen bu gün olduğu gibi herşey yolunda gidiyor görüntüsü verdi. Elin emanet dövizlerini harcadık: Kurlar düştü. İthalat hızla arttı. Milli Gelir arttı. Piyasalarda ucuz ithal malları bollaştı. Tüketici güven endeksleri yükseldi. Batı basını ve IMF yetkilileri Türk ekonomisini göklere çıkarttı. Herşey yolunda gibi giderken, birden hiç beklenmedik şekilde krizler geldi. Ekonomi alt üst oldu. Nedeni ise giren sıcak paranın etkisi ile oluşan dış ticaret açıkları idi. Bu dönemlerde ihracat dövizleri, ithalat için gerekli olan dövizin yüzde 60’ını dahi karşılayamaz duruma geliyordu. 94’de, 98’de 2000 ve 2001’de, hepsinde böyle olmuştu! Bu açıklar sıcak parayı ülkemize getiren büyük finans kurumlarını paniklettiyor. Onlar da Türkiye’deki paralarını aniden yurt dışına çekiyorlardı. Kurlar patlıyor, faizler fırlıyor, harcamalar duruyor, fabrikalar duruyor, işsizlik atrıyor, milli gelir küçülüyordu.

Açık 107 milyar dolar
Bu gün de Ekim, Kasım, Ocak ve Şubat aylarında ihracatımız gene ithalat için gerekli dövizin yüzde 60’ını karşılayamaz durumda. Şubat ayında aylık açık 8,9 milyar dolara ulaştı. Bunu 12 ile çarptığınızda yıllık açık 107 milyar dolar mertebesine ulaşıyor!
Bu gün sıcak para hala kaçmamış ve bir kriz çıkmamışsa nedeni, Batı ekonomilerinde hala sorunlar olması, sıcak paranın kaçacağı güvenli limanların bulunmamasıdır. Onların kendilerini toparlaması ile bizim krizler de geri gelebilir.
Çok dikkatli olmalıyız değerli okurlarım!